TEN | Sadece kendini tatmin etmek için mi?

730 69 17
                                    

İyi okumalar♡

Ten | Sadece kendini tatmin etmek için mi?

Güneşin güçlü sıcağı camdan içeri yansıyıp çıplak göğsünü ısıtırken, huzursuzca kıpırdanıp gözlerini araladı. Gözlerini açmasıyla çıplak olduğu gerçeğini fark ettiğinde, geçen gece olanlar aklına tek tek düştü ve sol tarafına dönerken, uykulu gözleri onu aradı ancak, o yoktu. Uykusu bir anda açıldı ve yatakta doğruldu. "Jungkook?" Hiç düşünmeden konuştuğunda bir anlık afallamıştı. Cevap alamayınca hızlıca yataktan çıkıp, çıplaklığını umursamadan, odanın içindeki banyoya doğru hızlıca yürüdü ve kapıyı açtığında, orada da olmadığını gördü. Giyinme odasına da baktı fakat nafileydi.

Hızlıca iç çamaşırımı giyip, odadan çıktı ve merdivenin başında durup, yine bir umut ona seslendi.
"Jeongguk? Burada mısın?" Sustuktan sonra bir sessizlik kaplamıştı her tarafı. Yüzüne küçük bir hayal kırıklığı oturmuştu. Evde değildi. Hiçbir şey demeden erkenden gitmişti. Bir mesaj bile bırakmamıştı ona. Dün hiçbir şey yaşamamış gibi defolup gitmişti bu evden. Kendisini seks düşkünü olan paralı babaların yerine koymuştu.
Tek fark parayı ona vermemişti. Öyle olduğunu düşününce çenesini kasmıştı. Sadece seks için kullanılıp bir kenara atılmış olmasını geçirmek istemiyordu aklından. Dün ikisi de fazla istekli, kafası kıyak ve azgındı. Yanlış bir şey yaptığında düşünmüyordu. Hemen bir sonuca karar vermeden bir şey yapmayacaktı.

Kafasını iyice bir toplayıp dışarı çıkmak için hazırlanmaya başladı. Bugün okula uğrayacaktı. Belki Jeongguk'u orada bulur ve onunla konuşabilirdi. Orada olmasa bile evinin adresini mesaj olarak atmıştı dün gece. Evine gidebilirdi. Her ihtimali iyi niyetli bir şekilde düşünürken bir an duraksadı. Neden Yoongi'yi aramıyordu ki? Sonuçta onlar arkadaştı ve nerede olduğunu illa ki bilirdi. Pantolonunun kemerini de bağladığında eline telefonunu alıp Yoongi'yi aradı fakat meşgule verdi. Bir kaç saniye sonra ondan mesaj gelmişti.

"Şu an müsait değilim. Ne istiyorsun?" Yazıyordu. Cevap olarak Jeongguk'un nerede olabileceğini sordu. Aldığı cevap onu biraz şaşırtmıştı. Mesajda "Yine bir yerlerde sızmıştır. O kadar endişelenme." Yazıyordu.
Taehyung bu durumu cidden anlamıyordu. O çocuğun tek arkadaşı olmasına rağmen bu kadar önemsememesi tuhafına gitmişti. Bu durum Jeongguk'u daha çok anlamasına sebep olmuştu. Onu fazlasıyla önemsemeye başlamıştı. Bir fikir değişikliği yapıp direkt evine gidecekti. Yolda ise telefonla birkaç kez arayacaktı.

Saçlarını düzeltip, parfümünü sıktı ve arabanın anahtarlarını kapıp evden çıktı. Evine gidene kadar birkaç kez onu aramayı denemiş ama telefonunun kapalı olduğunu anlamıştı. Yol boyunca sinirini bozmamaya çalışıyordu.
Yine ıssız olan o semtte girdiğinde evinin önüne park etmiş ve arabadan aşağı inmişti. Olduğu sokağa gelişi güzel bir inceleme yaptığında kapıya yürüyüp birkaç kez çalmıştı. Uzun bir süre hiçbir ses gelmemişti.
Elini saçlarına atıp biraz karıştırdı. Bu durumda eli kolu bağlı ne yapabilirdi ki? Ya evde yoktu, ya da kapıyı açmıyordu. Arkasını kapıya yaslamış, ne yapacağını düşünürken bir kilit sesinin kulağına gelmesiyle heyecanlanmış ve hızla arkasını kapıdan çekip dönmüştü. Jeongguk'u gördüğü an gözlerini sonuna kadar açmış ve bir adımdan sonra duraksamıştı. Ona neden burada olduğunu soracaktı. Buraya gelmeden önce ne söyleyeceğini planlamıştı fakat Jeongguk'un şu an ki hali, aklındaki her şeyin uçmasına neden oldu. Saçı başı dağılmıştı ve her zaman ki halinden daha halsiz ve bitmiş gözüküyordu. Yüzünde solgunluk, gözlerinin altında morluk vardı. Dün akşam birlikte uyuduğunu hatırlıyordu. Uykusunu iyi almış olması gerekirdi. Ne olup bittiğini öğrenmek istiyordu.

"Jeongguk! Sabah haber vermeden gittin. Başına bir şey geldi diye merak ettim. Bir sorun mu var?"
Jeongguk, bu aşırı tepkinin ardından kaşlarını çatmıştı.
"Sorun sensin şu an. Ne istiyorsun?" Sesi boğuk çıkmıştı. Her an halsizlikten yere yığılacakmış gibi bir hali vardı ve bu Taehyung'u endişelendirmişti.
"Neden habersiz çekip gittin onu merak ettim."
Jeongguk burun kemerini sıkıp iç çekti. "Senin sevgilin değilim, bunu biliyorsun, değil mi? Dün gece beni eğlendirdin ve bitti. Tek gecelik bir ilişki bu demek. Şimdi ben kendi hayatıma devam ediyorum. Sen de öyle yap." Kapıyı tam kapatacakken aklına bir şey gelmiş ve tekrar açmıştı. "Bu arada bu sabah değil, gece yarısı gittim. Mâlum, paraya ihtiyacım vardı ve bir ilişkiye daha girdim. Başka bir sorun var mı? Kapıda daha fazla beklemek istemiyorum." Taehyung duydukları karşısında kaş çatmıştı.  İçeriye adım atıp kapıyı arkasından kapadı.
"Ne yapıyorsun, Taehyung?! Yapmam gereken işler var."

"Seni anlamıyorum!" Siyah saçlı sesini yükselttiğinde Jeongguk'un kolundan tutmuş ve ikisi de geriye doğru sendelemişti. Genç çocuk bir anlık şaşırmış ve susmak zorunda kalmıştı.
"Seninle o kadar konuştum, sohbet ettim. Sonucunda birlikte olduk ve sen bir gün geçmeden bile, beni sikine takmayıp, başkasının altına mı girdin? Bu kadar mı önemsizdi senin için? Sadece kendini tatmin etmek için mi benimle beraber oldun?" Sesi sonlara doğru biraz daha alçalmıştı. Belki de şu an bütün hissettiği şeyler söylediği için rahatlamıştı. Sinirle üzüntü duygularını karmakarış etmişken karşısındaki çocuğun konuşmasını ve bir cevap vermesini bekliyordu.

"Sana söylemiştim aptal. Bu yüzden hayatımda kimse yok benim. Ben iyi ve masum biri değilim. Beni ne kadar değiştirmeye çalışsan da benliğimi bir yere atamam öylece."

"Neden peki?! Neden sana yardım etmemi istemiyorsun? Bu işi yapmayabilirsin. Bedenini artık o pisliklere satmak zorunda değilsin."

"Zorundayım! Zorundayım çünkü beş parasızım, aptal! Evden atılmak üzereyim. Bir haftaya kalacak hiçbir yerim olmayacak. Bunu Yoongi hyung'a bile söylemedim. Bana yardım edeceğini biliyorum ve ben sırtımı ona yaslamak istemiyorum. Bu o olsun ya da başkası. Bu dünyada bana acısalar bile kimseye kefil olmayacağım! Ben sadece bu lanet dünyada hayatta kalmaya çalışıyorum. Şimdi evimden git artık."

Bağırışları bitip nefes nefese kaldığında, Taehyung'un bakışları, gözünden firar edip yanağından çenesine doğru süzülen bir gözyaşını takip etti. Bakışlarını tekrar gözlerine çıkardığında, ne kadar kırgın olduğunu fark edebilmişti. Umutsuz, üzgün, ve öfkeli. O an kendisinden daha kızgın olduğunu, kendisinden daha üzgün olduğunu gözlerinden görebilmişti.

Birkaç gözyaşı daha yanağından süzülürken burnunu çekti. "Defol git." Az önceki bağırışlarının aksine, çok sessiz ve çaresiz bir şekilde konuşmuştu. Karşısındakinin gözlerine bile bakamıyordu.
Kollarını ona sarmak istedi Taehyung. Sımsıkı sarıp bir daha bırakmayacak bir şekilde sarılmak istedi. Dudaklarına kadar süzülen göz yaşlarını teker teker öpmek istedi.

Yavaşça başını kaldırdı. Bakışları kızgın değildi, veya üzgün. Boştu. Bomboş bakıyordu. Hiçbir şey hissetmiyormuş gibi.
Birkaç adım atıp aralarındaki mesafeyi kapattı ve gözlerini birkaç saniyeliğine kapatarak derin bir iç çekip, bakışlarını tekrar buluşturduğunda, kendinden emin bir tavırla konuştu.

"Bundan sonra sadece benimle sevişmeni istiyorum."

*****

Bölüm biraz kısa oldu ama bugün bölümü atmak istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm biraz kısa oldu ama bugün bölümü atmak istedim.
Diğer bölüm yakında gelecek.

Okuduğunuz için teşekkür ederimm♡

𝐃𝐢𝐫𝐭𝐲 𝐁𝐨𝐝𝐲 | 𝙏𝙖𝙚𝙠𝙤𝙤𝙠 ⚣︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin