-Harry Potter
"Yemin ederim elimin tersiyle bir tane koyacağım şimdi-" Kafasına gelen kağıt rulosu ile susmak zorunda hissetti. Ellerini hafifçe sızlayan başına götürürken kaşlarını çattı. "Şunu yanında taşımayı ne zaman bıraksın sen ya? Ben can güvenliğimiz geri istiyorum!"
Elindeki ruloyu sırasına bırakan kız gözlerini devirdi. "O çenen azıcık yerinde durursa emin ol bu şiddete hiç gerek kalmayacak."
"Hı... Çok komiksin." dedi kızıl saçlı çocuk sinirle gözlerini devirerek.
Hermione ise oğlanın attığı tribe oflamıştı. "Pekala koca bebek tribünü sonra atabilirsin." dedi Ron'un dikkatini çekerek. "Öncelikle önümüzde sorununu çözmemiz gereken depresif bir ergen var."
Ardından kızıl saçlı arkadaşının bir şey söylemesine izin vermeden hemen önlerindeki sırada, başını kollarına gömmüş, yuvarlak gözlüğü ise masanın kenarında öylece duran oğlanı gösterdi.
Ron iç çekti. Her zaman neşeli ve muzip halde dolanan Harry'nin şimdi neden bu kadar durgun ve neşeden yoksun birine dönüştüğünü anlamıyordu. Kesin bir şeyler olmuştu.
"Harry." diye seslendi sakince.
Karşılığında ise kafası kollara gömülmüş Harry'den boğuk bir "Hı?" almıştı. Başını kaldırmaya tenezzül bile etmemişti.
Hermione hafifçe kaşlarını çatarak işaret parmağı ile oğlanın siyah saçları arasından kafasını dürttü. "Harry!"
"Ya ne var?" diye sordu seslendikleri oğlan kızgınlıktan uzak, yorgun sesi ile. Hala başını kaldırmamıştı.
İkili birbirine bakıp iç çekti. Arkadaşlarının ne derdi olduğu bir öğrenebilselerdi her şey mükemmel olacaktı.
"Çok bir şey değil, boş ver..." dedi Ron ellerini cebine sokup önündeki sıraya oturdu. "Sadece neden zombi gibi etrafta dolandığını öğrenmek istiyoruz."
Buna karşın Harry, cevap vermeden önce biraz bekledi. "Sadece uykum var." dedi en sonunda. "Biraz dinlenebilirsem bir şeyim kalmaz."
Hermione gözlerini devirdi ve işaret parmağı ile kafasını yeniden dürttü. "Yemiyoruz artık boşuna uğraşma Harry. Neler dönüyorsa söyle."
Harry yorgun bir iç çekti en sonunda başını kaldırdı. Göz altları morarmış, dağınık saçları daha da dağılmıştı. Gerçekten bitkin görünüyordu. "Yok bir şey diyorum Hermione. anlatabiliyor muyum?"
Hermione gözlerini devirdi. "Evet evet. Ben de sınavdan önceki gece 'Yüzüklerin efendisi' maratonu yapmak istiyorum."
Harry, gözlüklerini burnuna otururken iç çekti. Kabarık saçlı arkadaşının sorgulayan bakışları ile karşı karşıya gelmesinin ardından otuz iki dişini de gösterecek şekilde gülümsedi. "Oldu mu Hermione?"
Kabarık saçlı kız kağıt rulosunu neden sırasının üzerinde bıraktığını merak ederken arkadaşının kafasına hafifçe vurdu ve yüzünü ovuşturdu. "Hıyar." diye mırıldandı.
Ron ise pis pis sırıtmakla yetinmişti. "Üstüne gitmesen Hermione." dedi sakince. "Belki de aşık olmuştur da acı çekiyordur."
Pekala...
Ron Weasley sırf eğlence olsun diye söylediği bu cümle için daha farklı tepkiler almayı bekliyordu.
Harry'nin koluna vurup "Ha ha çok komik Ron." deyip göz devirmesini ya da bön bön bakıp "Zekana... Başlamayayım şimdi." demesini beklerdi. Ya da bir şeye sinirliyse kızıl saçlı oğlanı bütün okulun içinde kovalayabilirdi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm in love with an angel | hinny
Fanfiction❝ışıktan korkan bir meleğe aşığım ben...❞ ©MinnieMcGonagall » Tamamlandı » Harry Potter fanfiction çalışmasıdır » Harry Potter × Ginny Weasley » muggle au alert » 06.01.2021 / 05.05.2021 #2 music [13.02.2021] #1 piano [1...