Kapıda ki öpüşmelerinden sonra 1 gün geçmişti ama ikisi de hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.Aslında Mingi öyle davranınca Yeosang da ona uymaya başladı.
Bugün ise Yeosang Wooyoung ile dışarıya çıkacaktı.Aslında parka gideceklerdi oradan da pamuk şeker,donduma ve benzeri şeyler isteyecekti Woodan.Yataktan en sonunda çıkıp odasında ki banyoya girdi.Kısa bir duşun ardından bornozunu giyip dolabına ilerledi.
Uzun kollu sarı ve önünde beyaz papatyalar olan tshirtünü giyip altına da beyaz şortunu giydi.Yeşil askılarını pontolonuna sabitledikten sonra makyaj masasına gidip çekmeceyi açtı ve Wooyoungun geçen sahile gittiklerinde aldığı papatya tacını çıkardı.Saçına iyice yerleştirdikten sonra yüzüne fondoteni yedirip lipbalm da sürdükten sonra son olarak Woonun en sevdiği parfümü sıktı.Tamamen hazır olduğunda telefonunu cebine koyup aşağıya indi.Ama unuttuğu bir şey olduğunu fark edip koşarak yukarıya çıktı.Yeşil taşlı kolyesini de taktıktan sonra işte şimdi tamamdı.Heyecanla aşağıya indi ve anahtarını alıp kapıyı kilitledi.Karşı kaldırımda bekleyen arkadaşını gördüğünde heyecanla yerinde zıpladı.Yolu kontrol ettikten sonra koşarak arkadaşının yanına gitti ve sıkıca sarıldı.
"Yeo görende günlerce hatta haftalarca görüşmemişiz sanar.Daha 6 saat önce burdaydım."
"Bir kere o 6 saat bana 6 yıl gibi geldi!"
"Abartma bebeğimm~"
Ikili biraz güldükten sonra parka ilerlediler.
Yeosang Wooyoungun koluna girip salıngaçlara doğru sürükledi.Boş olan salıncağa koştu ve oturdu,arkasından gelen genç gülerek salıncakta oturan sarışın çocuğu sallamaya başladı.Parkta kimsenin olmaması onlar için en iyisiydi.Sarışın olan her ileriye gidişinde kahkaha atıyordu.Diğer çocuk sarışın olanın bu denli eğlenmesini seviyordu.
Telefonu çaldığında cebinden çıkarıp arayana baktı,sevgilisinin aradığını gördüğünde heyecanla telefonunu açtı.Yeosangın sesi telefona gelmesin diye parktan biraz uzaklaştı. Sarışın olan olayı anlayıp kıkırdadı.Güya appası olan San aramıştı.Bu iki deli ona anne baba olmuşlardı.Sarışın olan gülümseyerek kendi kendine sallanmaya devam etti.Aklına gelen melodiyle sallanırken melodiyi dıştan söylemeye başladı. Başıni kaldırıp Woo'nun nerede olduğuna bakacakken ileride gördüğü kızıl saçlı çocukla o tarafa doğru gözlerini dikti.Fazla uzak değillerdi ama Yeosangı fark edemeyecek kadar uzaklardı.Salıncaktan inmeden o tarafa baktı.Gözlerini kısarak kızıl saçlı çocuğa baktı. Tam karşısında uzun,sarı saçlı beyaz tenli bir kız vardı.Kızın vücudunu süzdü Yeosang. Kendisinden kat be kat iyiydi.Beli incecikti ve gögüsleri ile kalçaları dolguluydu.Yeosang kalbinde ki hissettiği acıyla gözlerini yumdu. Ilk kez böyle bir şey hissetmiyordu. Bir çok kez okuldaki insanlar bunu onun yüzüne zaten vurmuşlardı.Başını tekrar kaldırdığında birbirlerine çok yakın olduklarıni fark etti ve sonrasında sarışın kızın kızıl saçlı çocuğun yanağını öpmesi...
Yeosang gözlerinin dolduğunu hissettiğinde salıncaktan inip koşarak Wooyoungun yanına gitti.Arkasından sıkıca sarıldığında Wooyoung ilk şaşırsa da burun çekme sesleri ve hıçkırıkları işittiğinde korkuyla arkasını döndü."San telefonu kapatıyorum."
Telefonu kapatıp küçük bebeğine sarıldı.
"Bebeğim ne oldu neden ağlıyorsun?"
"E-eve *hıck* eve gidelim."
"Peki bebeğim sen nasıl istersen.Kucak ister misin?"
Sarışın genç hızlı bir şekilde başıyla onayladı. Yeosangı kucağına alıp eve ilerledi diğeri. Bebeğinin aniden bu şekilde ağlaması onu şaşırtmıştı.Eve gider gitmez konuşacaktı bu konuyu.Telefonunu çıkarıp sevgilisini aradı.
"San acilen Yeosangın evine gelmen gerek,ne olduğunu sorma sadece bir kaç paket bebek bisküvisi iki kutu süt ve şeker çikolata al gelirken."
Telefonu kapattığında eve varmıştı.Kapıyı açıp Yeosangın odasına ilerledi.Kucağındaki bebeği yavaşça yatağa bıraktı.
Sırtı yatakla bulusan sarışın hızla yorganınin altına girdi.Wooyoungun onu soru yağmuruna tutacağını biliyordu."Konuşmak ve anlatmak istemiyorum lütfen beni yalnız bırak."
"Yeo bebeğim ama anlatman gerek."
"Anlatmak istemiyorum dedim!"
"Peki bebeğim sen nasıl istersen."
Ayağa kalkıp odadan çıktı diğer genç.Bir kaç dakika sonra kapı çalmış ve sevgilisi gelmişti.Salona oturduklarında sıkıca sevgilisine sarıldı.
"Onu en son lisedeyken bu şekilde gördüm San...Omu bu kadar harap eden şey ne bilmiyorum ve asıl korkutucu olan bunun durduk yere olması.Şuan yanında beni bile istemiyor."
"Güzelim biraz yalnız kalsın tamam mı o seni çok seviyor ve değer veriyor.Biraz kafa dinledikten sonra kendi ayaklarıyla yanına gelecek.Eminim."
Saat gece 11'i gösterdiğinde sarışın olan yavaşça odasının kapısı açtı.Sabahtan beri yorganın altında ağlamıştı.Boğazı acıyordu ve gözleri yanıyordu.Aşağıya inip mutfağa girdi, kendine bir bakdak su doldurup içtiktan sonra mutfaktan çıkacakken kapıda duran uzun çocuğu gördü.
"Yeosang daha iyi misin?"
Uzun olana yaklaşıp sıkıca sarıldı.
"Sannie siz gitmediniz mi?"
"Woo seni bu şekilde asla bırakmazdı biliyorsun."
"Haklısın..."
Kısa süren bir sessizlikten sonra sarışın olan oradan ayrıldı.Odasına girip tekrar yorganın altına girdiğinde gözlerinin önüne o manzara gelmişti.Lise de denilenleri hatırladığında ağlamaya kaldığı yerden devam etti.
"Sen bu vücuda vücut mu diyorsun?"
"Git bir kilo ver öyle gel okula."
"Cidden bu halinle seni sevecek biri olduğunu mu düşünüyorsun?"
"Sen aciz bir yaratıksın Kang Yeosang."
Aklına gelen anılarla daha kötü ağlamaya başladı.Açılan kapı sesini duyduğunda başını kaldırmaya cürret bile göstermedi lakin etrafına sarılan kollar onun kim olduğunu açıkça belli ediyordu.
"Bebeğim sakin ol lütfen ağlama."
"K-keonhee,soojin,Minho...hepsi haklılar Woo."
"Ne demek hepsi haklı?"
Hiçbir şey söylemeden ağlamaya devam etti. Diğer genç ise sarışın çocuk agladıkça içinde kopan parçaları umursamadan sadece sarılip öptü.Kapıda onları iç çekerek izleyen bir de siyah saçlı genç vardı tabii...

YOU ARE READING
Görücü Usulü //MinSang
Fanfiction●TAMAMLANDI● Romantik komedi tadında Minsang çifti Yarı texting