Bölüm Şarkısı: Karsu
~Siyah~Umarım bölü seversiniz. Şimdiden oy verin de unutmayın sonra.
🐘🐘🐘
Genç kız üstündeki beyaz ince uzun elbisesini çamura bulayarak ağır adımlarla yol aldı. Elindeki küçük çiçek demetini ufak ufak koparıp parmaklarının uçlarıyla yere bıraktı. Bedenindeki yara izleri anne karnındaki bir bebekmiş gibi genç kızın kıpırdanmasını sağlıyordu. Canının yandığı belliydi ama o buna aldırmıyordu. Ağır ağır aldığı yolda durdu. Kendine ve ufak yavrusuna bir masal anlattı.
'Gerçek ve yalan bir gün buluşmuşlar. Yalan bir doğruluk sergilemiş ve gerçeğe dönüp "Bu gün hava çok güzel demiş." Gerçek etrafına bakınmış, nergis kokusu bedeninden geçmiş, güneş ise ışığını, bir peri masalıymışçısına yer yüzünde süzdürmüş. Yeni açan kiraz çiçeklerinin beyazımsı ve pembemsi tatlılığının narin rengini görünce de kendince içten içe 'Yalan doğru söyledi' demiş. Bu şaşkınlığını içinde saklamış.
Umudun şeffaf mavisi altında oldukça güzel vakitler geçirmişler. Bu hoş vakitlerini bir kuyunun önünde de devam ettirirken Yalanın iki hain dudağı arasından bir kez daha doğru dökülmüş. Ellerini kuyudaki suyun içinde hafifçe gezdirmiş. 'Su çok güzel.' demiş. Gerçek bunun bir kötülük olduğunu düşünmüş fakat yine de tedirgin bir biçimde elini suya doğru uzatmış. Narin beyaz teninin altından kayan ılık su dudaklarını gülümsetmiş. İçten içe tekrar şaşırmış ve ' Yalan doğruyu söyledi' demiş. Şaşkınlığı içinde tutmuş. Yalana güvenmiş ve soyunup kuyunun içine girmişler. Belli bir süre güzel vakit geçirmişler.
Birden bire Yalan kuyudan çıkmış ve Gerçeğin kıyafetlerini alıp hızla kayıplara karışmış. Gerçek Yalana karşı hissetmiş oldu güven duygusundan pişmanlık duymuş ve kızgın bir biçimde kuyudan çıkmış. Gerçek, Yalanı bulmak ve kıyafetlerini geri almak için her yerde bir arayış içerisine girmiş. Dünyada çıplak Gerçeği gören insanlar onu hor görmüş ve ona öfke dolu gözlerle bakmışlar. Hiç bir suçu olmayan zavallı Gerçek kuyuya geri dönmüş ve bir daha asla ordan çıkmamış.
O günden beri Gerçek gibi giyinen Yalan dünyanın her yerinde dolanmış ve içimizdeki yaşamını sürdürmeye devam etmiş. Dünya ise hiç bir zaman çıplak gerçeği görmemiş ve kabul etmemiş.' Ardından "Artık kuyumuza dönmenin vakti" dedi bir fısıltı gibi çıkan sesiyle. Beyaz tenli genç kızın kuruyan dudakları kapandı ve ağır atan adımları tekrar harekete geçti. Rüzgar kızılımsı saçlarını geriye doğru püskürttü, içini ürpertti. Genç kız soğuk tenini yakan, kendine ince bir yol çizen göz yaşlarını narin elinin tersiyle sildi.
Çiçeğinin avuçlarının içinden kaymasına izin verdi. Ağır ağır ilerleyen adımları boşluğun ucunda durdu. İnce kollarını her iki yanına doğru açtı. Kafasını geriye doğru attı. Kurşuni ay ışığının yağmur damlalarıyla dansını izledi. Göz yaşlarını tutmadı. Bıraktı ki onlarda dans etsin, ilkin son başlangıcı gibi. Durdu. Bekledi. İçindekileri kül etti ve dumanını bağıran dudaklarından çıkarttı.
"...Sesim yoktu. Karanlığın karnında yitirdim
sesimi. Kör bir kuyuda unutulan Yusuf'tum belki..." ***Sırtını boşluğa doğru çevirdi. Uçurumun diğer ucundaki bedenin sahibi koşmaya başladı, genç kız ölüm yatağına narince kendini bıraktı. Adam koştu koştu, suya düşen bedenin sesi duyuldu...
Sudan çıkan iki beden. Kız uykusundaki rüyasında dans etti, adamın feryadındaki gizli müzikle...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senfoni
RandomYağmurun kesik bileklerinden ne kan aktı ne de acı. Acı, annesinin kahve gözlerinde kaldı...