Gökyüzünün Efendisi

4 2 0
                                    


Geri dönmeyi düşünmediğim bi hayattan kaçarak geldim.

Sürüklendiğim bir boşlukta acizce yaşam savaşını sürdürüp durdum oysa ne için? Neye hizmet ediyordu? Mavi bi gökyüzünün tüm sorunları çözebileceğini anlatmıştın bana. Geniş bir açıklık özgür kuşlar ve yer yüzüne bağlanmış bizler. Esen rüzgarın havada asılı dolaştırdığı minik gıcık kum taneleri. Hep bir düzen   Evren'in düzeni derdin.  Denge. Her şey bir dengeye varınca sonlanır. Anlattığın masalları hep böyle bitirirdin.  Mutlu ya da mutsuz bi son yoktu. Bazen kaybetmek mutluluk getirir.Bu kıyammetten öncesiydi.

Öyleyse nerdesin şimdi? Bana mutluluk getirmeyen bu kayıp, masalımın sonu olmamalı. Açıkta bıraktığın bir boşluk var, dolduramıyorum. Bir türlü sağlayamadığım bir denge.  Her bir seçimde seni red eden  bir düzen. Nasıl tamamlayacağımı bilmediğim bir sonla karşı karşıya bıraktın beni.

Gökyüzünü Demir tellerle kapattılar kuşların kanatları kesik. Rzügar artık daha da gıcık bizse, bizse zincirlerden  kurtulmuş ama alıştığımız hayali zincirlerimiz var kıramıyoruz. Ellerimiz yara bere içinde, toprak akan kanımızla sulanıyor ama bırakamıyoruz. 

Hangi diyara göç ettin? Söyle, bulayım seni.  Tenine değen rüzgar nereden  esiyor? kafanın üstündeki yıldızlar hangi sırayla dizilmiş? Söyle geldiğimde bozulacak bir denge mi seninki? Eğer öyleyse geride kalmayı tercih edeceğim. 

Benim bu halim, bazılarımızın bu boşlukları, geri kalanlarımızın mutluluğu için feda edilen parçalarımızsa eğer ne zalimce böylesi. Gökyüzünün bizi koruması gerekirdi. Ait olduğum bu vatan, bu krallık, bu bulut tarlaları bizim ekinlerimiz, sağanaklarımız bir bir delmeliydi varoluş ilkelerini. Bana miras edilen bu diyarın tutumu bu olmamalıydı. Tamamlanamayan binlerce boşluğu yaratabilirdi bizler için.  Yapmalıydı.

Beni yeryüzünde tutsak eden halkım ve onlara hayranlık duyan sen. Uzaktan sana bakmakla yetindiğim asırlar. Kafamı gökyüzüne kaldırma, toprağın altında acıyla beslenen bi ruhum varken yağan yağmurlara, parlayan yıldızlara, saçma sapan çocuk oyunlarıyla araba  yaptığınız şu bulutlara hayranlıkla bakmamı isteme benden. Engelleyemeyecepim bir kıyametti bizimki. Görebildiğim hissedebildiğim ama senin için bir şey yapmayı red ettiğim kıyamet. Birlikteliğimize adadığım adaktım kendim. Söyle ben mi bozuyorum bu dengeyi? iki farklı diyarda da olmaması gereken benşm varlığım mı! Gidersem geri dönecek misin? Ortak bir noktada bulunamayacak olanlar bizler miyiz? Yoksa denge bazılarının bir arada bulunmaması gerektiği mi? Neden hep azınlıkta yer alıyoruz. Diğerleri gibi normal olsaydık ne güzel olurdu değil mi!

Kaçmak zorunda olduğum bir diyar ve sana sığınmak için can atmam.  Oysa gelişim seni parçalara ayırıyor. Yaptığım bencillik. Mutluluk bazen bencillikse söylesene buna hakkımız olması gerekmez mi?

Geri çekiliyorum. Kabul ettiğim şey yenilgi değil. Denge.  Gitmem gerektiğini biliyorum ve kıyamete teslim oluyorum. Gidersem geri geleceğini biliyorum. Ben havaya sen toprağa aitsin. Aksi halde gıcık bir rüzgar hatta daha kötüsü bir kasırga olacağız. Efendisi olduğum vatana dönüyorum.

Eve geri dön.

Açık bir gökyüzü kuşlar hep olduğundan daha yükseklere uçuyor.  Bulutların bahşettikleri baharın ilk Yağmur damlaları Toprakta daha öncekilerden farklı bir kokuyla birleşiyor. Anlaşılamayan bir huzur bir mutluluk tamamlanan dengenin ufak kırmızı çizgisi. Rüzgarla kopan zincirler ufalıp rüzgarla savruluyor. 

Birden çalan bir siren. Dikkatlice inşa edilen denge, sallanıyor. Yere çakılan kuşlar. Gözlerinde ufak yaş damlaları. Yağmurdan çok azı fark ediliyor. Uzaklarda dağların arasında ince bir doğrultuda yayılan gizem dolu parıltıyla birlikte her şey yeniden can kazanıyor. Daha güçlü bir denge. Gizemin açığa çıkarttığı genç adamda hafif bir hüzün dalgası, sisle dolmuş kirpikler, süzülen ufak yaşlar.  Narin dudaklardan dökülen aciz hisler ve yok oluşların açığa çıkarttığı yeni varoluşlar.

"Geri dönmeyi düşünmediğin bir vatandan kaçarak geldin. Ben yeryüzünün sen gökyüzünün efendisiydin. Bazı şeyler zıtlarıyla anlam kazanırdı. Ve denge bazen ayrı olmayı gerektirirdi. Yanıma sığındığın ben, rüzgarınla gıcık kum tanelerine ayrılıyordum. Hakkın olan bencilliği red ettin."

Kenara kıvrılan küçücük bir gurur.
"Eve döndüm küçük kardeşim."

Bazılarımız huzurla hayatı kucakladı bazılarımıza son anında bile acı eşlik etti. Küçük kalplerle göğüslenen büyük sorumluluklar kavuşmalar için araya koyulan sınır çizgilerinin büyüklüklerini ifade etti.

Efendisi olduğum vatanda katledildim. Bazı sonları kimimize başlangıç olarak hediye etmeliydik fakat bu kimilerinin yitip gittiğini değiştirmeyecekti. Benim dengem...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Senfoni Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin