B19

(2) Tesisteki Casuslar

Multimedya: Berrak

İyi okumalar dilerim..

Sancarla beraber tesise geldiğimizde yollarımızı ayırmıştık.
O kendi odasına gitmişti. Bende şuan gurubumun olduğu bölüme yürüyordum. Tesis evimizin arka tarafında ve yer altındaydı. Evimizin arka tarafına gittiğinizde arka kapıdan içeriye giriyordunuz. Ve direk bodrumla karşılaşırdınız. Ama bodrumda tesise giden geçit vardı. İçerde köşede duran sandığı ittiğinizde geçidin kapısıyla karşılaşırsınız. Şifreyi girdiğinizde aşağıya inen merdivenleri görürdünüz. Ayrıca solunum için içerde oksijen tüpleri vardı. Tesis' in uzunluğu gerçekten çok büyüktü. İçerisinde herkese yetebilecek kadar oda vardı. 

Tesiste bir sürü gurup vardı. En iyi gurup benim ve Uhsan diye   görmediğim bir adamın gurubuydu. Gerçi tanımamam doğaldı. Sonuçta pek kimseyle konuşmuyordum. Ayrıca aynı yerde yaşamamıza rağmen birçoğunu bu güne kadar görmedim. Çünkü birçoğu kendi gurubu ve görevleriyle ilgilenirdi. Ve bende bunlardan biriydim.

Grubumuzun ismi B19'du

Ve ayrıca B19 benim lakabımdı. Bu yüzden grubumuzun ismini B19 koymuştum. Burada bana B19 diye seslenirlerdi. Sancar, Zinar ve Şirin dışında az kişi ismimi biliyordu.

Hem ben öyle istiyordum hemde bu üçlü dışında kimseyi kendime o kadar çok yakın bulmuyordum. Bu üçlü benim gözüm kapalı güvenebileceğim kişelerdi.

Gurubumuzun toplantı odasının önüne geldiğimde beklemeden içeriye girdim. Beni gördüklerinde oturdukları sandalyelerden hemen ayağa kalktılar. Hepsinde gözlerimi gezdirdim. Herkesin burda olduğunu gördüğümde konuşmaya başladım.

"Öncelikle rahat olabilirsiniz arkadaşlar" dememle yerlerine geri oturdular.

"Biliyorsunuz ki göreve gittim. Ayrıca tek başıma gittim çünkü basit bir görevdi. Zaten kısa sürede hallettim. Şimdi sorusu olan varmı?"

Hayır anlamında başlarını iki yana salladılar. "Bu konuyu da hallettiğimize göre şimdi dağılabilirsiniz."

Zinar ve Şirin dışında herkes çıktığında ikisinin karşısındaki sandalyeye oturdum. Şirin hemen masada ellerini birleştirip öne doğru eğildi. "Nasıl bir görevdi? Ve gerçekten sadece tek başına mı gittin?" dedi hızlıca. Bıkınca bir nefes verdim.

"Allah aşkına gurubun önünde sorusu olan varmı dediğimde niye sormadın da şimdi soruyorsun?" Omuz silkip;

"Ne yapayım ya! Sen gelmeden önce kimin yanına gitsem benden ya uzklaşıyor ya da konuşmama izin vermiyorlardı! Neymiş efendim
'bugün çok konuşuyormuşum'! O yüzden de onların yanında konuşmadım!"

Sabır dilercesine yukarı baktım.
"Kızım az nefes al. Kız daha yeni geldi zaten, hemen soru yağmuruna tutuyorsun." Adam zihnimi okudu yemin ederim. Şirin mahcupça
yüzüme baktı.

"Şey özür dilerim ya. Kendimi tutamadım o yüzden hemen söyleyiverdim."

"Sorun değil. Dediğim gibi basit bir görevdi ve kolayca hallettim zaten. Ayrıca evet tek başıma gittim." Anladım anlamında başını aşağı yukarı salladı.

"Peki öldürdüğün adam kimdi? Ve suçu neydi?" Bu sefer soruları soran kişi Zinardı. Adamın suçu aklama gelince sinirlendim. Dişlerimi sıkıp;

"Kadın ticareti" dedim âdeta tıslarcasına. Yumruklarını sıkıp
devam ettim. "O şerefsiz ve adamları kimsesiz kızları ve kadınları kaçırıp yabancı ülkelere satıyorlardı! Tabi kaçırılan kadın ve kızların kimsesi olmayınca arayıp soranları da olmuyordu! Bu yüzden çok rahat hareket ediyorlardı!" Cümlemi bitirdiğimde sakinleşmek için derin
bir nefes aldım.