MULTİMEDİA- BORA
Yaşadığım küçük şokla hâlâ kendime gelmeye çalışıyordum. Bora neden gelmişti. Kendimi toparlayıp -hoşgeldiniz. Buyrun içeri geçelim. Murat amcayla nagihan teyze ve bora içeri geçerken canı durdurdum. -bora'nın burada ne işi var?!
Can bana niye gibisinden bakarken bana cevap verdi. - Bu aksam bizde kalacaktı. Bende bizde olduğu için getirdim. Hem sen buna niye bu kadar kızdın?! Sana hesap vermekte zorunda değilim. Son cümleyi bastırarak imalı bir şekilde söyledi. - burcu burada. Can bana gözleri pörtlemiş bakıyor du. Sonra - sana bir şey anlatmadı değil mi?! Hayır anlamında kafamı salladım. Sonra bu da nerden çıktı diye düşünmeye.. -konumuz bu değil burcunun burada olması sana bir şey anlatmıyormu!? O sırada Canı içeri aldım. Merdivenlerden neşeyle inen burcuya gözüm kaydı. Borayla göz göze gelince yüzündeki gülüş şaşkın bir hâl aldı. Can içeri giderken burcunun yanına gittim kulağına -sadece güçlü ol. Dedim kafasıyla onay verince içeri geçip herkese sakin bir şekilde -hoşgeldiniz. Dedi. Kapı yine çaldı. Kim olduğuna bakmak üzere kapıya gidince babam olunca rahatladım. Ablam evde olmayacaktı zaten. Annem mutfaktan çıkıp -buyrun sofra hazır. Diyince masaya geçtik. Nasıl bir şansa bora&burcu karşı karşıya oturmuşlardı. Herkes yemeği bitirince Burcu ben ve annem masayı topladık. Annem -hadi siz gençler yukarı. Deyince tamam deyip içeridekileri çağırdım 4 kişi yukarı çıkarken ortam gergindi. Odanın kapısını açıp onları buyur ettim. Canla ben yatağa geçtik burcu ve borada tekli koltuklara. Sonra aklıma bir şey geldi . -hadi doğruluk-cesaretlik oynuyoruz. Burcu ne kadar istemese de onu oyuna soktuk. Şişenin ucu kime gelirse soru ,cevap arkasıydı. Şişeyi çevirdim döndü döndü döndü...... Ucu Burcuya arkasıda Can'a denk geldi. Burcu heyecandan ellerini çırptı. -doğruluk mu cesaretlik mi?! Diye sorunca can/-doğruluk. Dedi burcu hiç düşünmeden - öyküyle konuşacağın konuyu şimdi ona söyle... Can isyan ederek bağırdı - HAYIR BURCU BURADA OLMAZ HAYIIIR... Burcu -hiç şansın yok. Can kafasını tamam anlamında salladı ve ban döndü derin bir nefes aldı - Öykü seninle uzun zamandır konuşamadığım konu şu. Bak iyi/kötü güzel şeyler oldu aramızda ama benim sana söylemek istediğim konu şu. Öykü galiba ben se- telefonunuma mesaj gelince özür diler gibi baktım tanerden gelmişti "ne'yapıyorsun." mesajı görünce geri cevap yazma gereği duydum " bizimkilerle takılıyorum. Sen?!" sonra cana döndüm dinliyorum dedim. Can bana üzgün gözlerle bakıyordu. -söylemesem. Zaten söylemek saçma bence. Burcu hayır diye isyan edince can yeniden derin nefes aldı. - seni seviyorum öykü. Bunu duyunca gözlerim fal taşı gibi açıldı. Nediyeceğimi bilemedim. Zorla gülümsedim.-peki yaa sen öykü?! Ben ne yapmıştım. Taner'i baştan beri teklifini kabul etmemeliydim. Ne yapacağım bilmiyordum. Ben bu duygulardan kurtulmak için elimden geleni yapmıştım. Ama şimdi can karsıma geçmiş bana seni seviyorum diyor. Birden kapı açıldı. Ablam içeri girmişti bize bakıp -selam millet. Hoşgeldin can. Cana özel can teşekkürler anlamında kafasını salladı. Sonrada ablam gitti zaten. Can bana tekrar baktı -peki yaa sen öykü?! Sen beni seviyor musun?/ soruyu tekrar sorunca sadece bakmak geldi içimden. Derin bir nefes aldım. -bak can ben seni seviyor-dum ama simdi bilmiyorum. Oyuna dönelim. Can bana bakıp - ozaman bu akşam iki şey düşün "can'ı seviyor muyum?!" "can'nın çıkma teklifini kabul etmeli miyim?!" kafamı tamam anlamında sallad ım. Şişeyi alıp çevirdim. Soru tarafı bana cevap tarafı boraya geldi. Ben daha sormadan bora -doğruluk. Dedi bende soruma geçtim -burcuyu neden bıraktın. Bora yine düşünmeden cevap verdi. -çünkü: onu sevmiyorum. Bunu duyunca burcu yıkıldı resmen. Ama bu doğru değildi. Burcu ayağa kalkarak -daha oynamayalım. Veya ben gidiyorim. Kapıyı çarpıp gitti. Boğaya tekrar döndüm -asıl gerçek ne bora. Bora derin bir nefes aldı. - aslında onu çok seviyorum. Ama babamın şirketten ortağı. Salim bey.. Babama harika bir teklifi var.... Bunun için kızı Arzuyla evlenmem lazım...
★ BURCU'NUN AĞZINDAN★
bir süre onları dinleyince boranın ne kadar zor bir durumda kaldığını anladım. Ama beni bırakmasada olurdu daha fazla dinleyemeden dış kapıya koşup kapıyı carptım. Yürümeye başladım. Bora'nın evine doğru... Annesi ve babasıyla konuşmam gerekenler vardı. Bayağı yürüyünce geldiğimi anladım ve kapıyı caldim. "Dindandong..."
( bir bölüm sonuna da geldik. Okuyanlarımız var ama vote veren veya yorumlarımız yok... Yeni gelen okuyucularımıza hoşgeldin derim.... :-)
BASIMIN TATLI BELASI kitabınıda öneririm. kitabımı seviyorsaniz arkadaşlarınıza okumak için önerirmisinizm!? Sizleri seviyorum...)