[3] 7 Eylül ²⁰¹⁷

948 141 206
                                    

Mektup eline ulaşalı 27 gün olmuştu.

İçki bardağını kafasına dikip odağını bozmadan masaya sertçe bıraktı. Gülümseyerek odanın bir ucundaki Mori ve Elise-chan'ın boyama saatini izleyen Kouyou bardağın çarpma sesiyle irkilip gülüşünü bozdu ve gencin bitirdiği 4. bardağa şaşkınlıkla baktı. Chuuya'nın eli tekrardan Kouyou'ya daha yakın duran içki şişesine uzanınca orta yaşlarına dayanan kadın "Hayır." dedi sertçe, "Daha fazla içmeyeceksin Chuuya. Bu kadar yeterli."

"Sen benim annem değilsin Ane-san." diye homurdandı Chuuya. Sesi boğuk çıkıyordu. Alkol ona hızlı vuruyordu. Kadın kaşlarını çatıp şişeyi masanın altına, sandalyesinin yanına, bıraktı ve tekrardan Elise-chan'ın sadece elini sertçe iki yana kaydırarak yaptığı boyamayı izlemeye başladı.

Uzun bir sessizlik sonunda Chuuya şapkasını yüzüne indirip sıkıntıyla ofladı. Kouyou bu hareketiyle bilincinin hâlâ yerinde olduğunu anlamıştı. Bedenini Mori'nin odasındaki küçük yuvarlak masada karşılıklı oturdukları gence çevirip sıcak gülümsemesiyle "Dazai..?" diye başladı fakat Chuuya ismini duyduğu anda keskin bir "Evet."le konunun açılmasına müsaade etmeden kapatmıştı.

"Büroda çalışmaya başlamış." diye mırıldandı sessizce kadın. Anlaşılan o ki bu gece için Chuuya'yı rahat bırakmayacaktı. "Seni görmeye geldi değil mi? Mutlaka gelmiştir."

Bağırdı diyebileceğimiz bir ses tonuyla "Evet." dedi Chuuya. Sesiyle beraber Mori ona bakıp elini avuç içiyle zemin arasında sallayıp sesini alçaltmasını istemişti. Belli ki Elise-chan'ın özellikle burada olmasını istedikleri misafirlerinin küçük kızı rahatsız etmesini istemiyordu.

Mori'nin işaretini gören Kouyou sesini biraz daha kısarak fısıltı halinde "Ne dedi? Barışmayı düşünüyor musun?" diye sordu. Chuuya sadece sandalyesi kulak tırmalayıcı bir sesle geri kayacak şekilde ayağa kalkıp cebinden çıkardığı, buruşuk olmasına rağmen düzgünce katlanmış kağıdı Kouyou'ya uzatmakla yetinmişti.

"Sende kalsın Ane-san." Arkasını dönüp genişten alarak attığı, gevşek adımlarla odadan çıkarken Kouyou sadece onu izlemişti. Chuuya kapıyı kapatıp çıktıktan sonra kağıdı dikkatlice açıp okumaya başladı.

《🥃》

Dazai elleriyle dizlerini sıkıp hafifçe öne eğildi. Uzun sayılabilecek saçları tutam tutam önüne düşüp yüzünü kapattı.

27 gün.

İç çekerek kafasını geriye attı. Başı tekli koltuğun sırtının boyunu geçtiği için saçları bu sefer geriye dökülmüş, tavanla yüz yüze gelmişti.

Görüş alanına giren kristal avizeye yandan bir bakış atıp oturuşunu düzeltti. Uzun zaman boyunca kendisine arkadaşlık etmiş şöminesi de beklemekten sıkılmış olacak ki ateşi yavaş yavaş söndü. Oda, çıtırdayarak yanan son odun parçası gibi siyaha bürünmüştü. Dazai kalkıp ışığı yakma gereği bile duymadı.

Sonuçta Chuuya gelmediği sürece ışığa ihtiyacı yoktu.

《🥃》

Sevgili Chuuya,

Ben bu satırları çok büyük bir heyecanla yazmış olsam da eminim ki sen heyecanımı anında gölgede bırakacak kadar yoğun bir sinirle okuyacaksın. Bu yüzden, seni daha fazla sinirlendirmemek için, kelimelerimi dikkatlice seçeceğim.

Sen ara verelim dediğinde aslında kast ettiğin şey oldukça açıktı. Ayrılmak istiyordun, çünkü değişemeyeceğimi biliyordun. Ben soğukkanlı, samimiyetsiz, sinir bozucu, aptal, bencil, kendini beğenmiş bir adamdım. Bu halde olmamım sebebi ise hiç şüphesiz bulunduğum ortam, yetiştirildiğim konum, zorunda bırakıldığım olaylar ve beni kötü etkileyen koşullardı. Kısacası kaybetmekten gerçekten fazlaca korktuğumuz Liman Mafyası...

Ben de değişmek için kendime bir süre tanımaya karar verdim. Kendimi sana kanıtlayacaktım. Ben değiştim, senin için değiştim diyebilecektim. Seninle güzel ve temiz bir sayfa açıp izlediğimiz filmlerdeki emekli hayatları gibi huzur dolu bir gelecek kuracaktım. Seni mutlu edecektim Chuuya, seni çok mutlu edecektim.

Vedasız, haber vermeden gidip seni endişelendirdiğim için özür dilemek isterdim ancak basit bir kalemle, basit bir kağıda yazılmış özrün hiçbir amlam ifade etmeyeceğinin farkındayım. Bu yüzden uzun uzun konuşup hasret gidermek, birbirimizi iyice anlamak, güzelce konuşmak için seni akşam saat 7'de eski suitimde bekleyeceğim.

Beni seviyor olmana gerek yok, nefretle yanıp tutuşuyor olsan bile hatırım için lütfen gel Chuuya. Yanım bırakılmış pek çok meselemiz var.

Sevgiler, Dazai

Kouyou mektubu katlayıp masanın üstüne bıraktı ve uzun zamandır önünde öylece duran içki bardağına uzandı. Yüzünden besbelli rahatsızlık akıyordu. Bardağın ağzı dudaklarına değdiğinde midesinin ağır içkiyi kabul edemeyecek kadar kasıldığını ve boğazının düğümlendiğini fark etti. Bardağı tekrardan masaya, kağıdın tam yanına, bırakıp uzun kemikli parmaklarıyla oynamaya başladı.

Chuuya, Dazai'nin yanına gitmemiş miydi? Dazai ne haldeydi? Buna dayanabilir miydi?

Alt dudağını ön dişlerinin arkasına aldı. Eli istemsizce mektuba gitmişti. 4'e katlanmış A4 kağıdını parmakları arasında döndürürken Mori'nin kendisindeki değişimi fark edip yanına geldiğinden habersizdi.

"Neyin var Kouyou?" Biraz endişe, biraz merak ancak bunu ustaca örtecek bir adam...

Normalde Mori gibi duygu gizleme konusunda usta olan kadın kafasını kaldırıp "Dazai..." dedi. "Chuuya'yı benden almaz değil mi?"

Mori sorunun ne olduğunu anladığında karşısına oturup kadının gözlerinin içine baktı, "Sevgili Kouyou... Onları kardeşin- hayır. Çocuğun gibi görüyorsun değil mi?"

Kadın hiçbir şey söylemeden içine birkaç küp buz atılmış içki bardağına odaklandı.

"Görmemelisin. Onlar eli kanlı katiller. Biz de öyleyiz. O kadar da masum değiliz. Yaşadığımız her şeyi hakkederiz."

Kouyou'nun bu gerçekle teni bembeyaz kesilmiş, gözbebekleri büyümüştü.

Mori bakışlarını kadından uzaklaştırıp Chuuya'nın boş bardağına baktı,. "Burada duyguları yaşayan yenilir Ozaki." Dudağını hafifçe bükerek ekledi, "Ve yenilenler, doğru yola sapar."

Kouyou, Mori'nin ona ilk ismiyle seslenmesine şaşırmış olsa da söylediği şeyler üzerine kafasını kararlılıkla kaldırıp "Haklısın." dedi, "Chuuya kendi yolunu kendi seçecek."

"Ve sen de..."

Kouyou bu kadar sohbetin yeterli olduğunu düşünmüş olacak ki ayağa kalktı. Mori ve Elise-chan'a veda edip odadan çıkmadan önce "Ve ben de buna saygı duyacağım. Aynı Dazai'ye duyduğum gibi." diyerek yarıda kestiği cümleyi tamamlamıştı.

İçimde Öyle Güzelsin ki [soukoku]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin