•Anlayacaklar!•
"Son bir, iki, üç aynen böyle devam!"
Hoseok hyung'un yorgun olmasına rağmen enerjik çıkan sesi kulaklarıma dolduğunda hiç bir şekilde kendimi bozmadan dans hareketlerini doğru bir şekilde yapmış ve son olarak yedimiz aynaya bakıp bitiş hareketimizle sonlandırmıştık. Yarın ki ödül töreni için hepimiz fazlasıyla çalışmıştık ve bugün de son olarak üstünden geçmiştik.Kendimi tahta zemine attığımda nefesimi düzenlemeye çalıştım bir kaç saniye, bir an önce yurda gidip duş almak istiyordum fazla terlemiştim ve kendimi aşırı pis hissediyordum. Taehyung yanıma uzandığında elinde telefonuyla beni çekmeye başladı gülümsedim ve bilerek ifadesiz bir şekilde poz verdim.
"Yah gülümsemeliydin Jimin, ama bu da tatlı çıktı baksana."
Fotoğrafı bana gösterdiğinde gözlerim yarı açık, saçlarım dağılmış ve terden yüzüme yapışmış bir şekilde 'tatlı' göründüğümü savunuyordu. Yerimden doğrulduğumda Jungkookun karşımda su içtiğini gördüm ve sinsice sırıtıp elinden hemen alıp ayağa kalktım.
İçmeye başladığımda Jungkook da ayağa kalkmış elimden almaya çalışmıştı sanki sadece bir tane su varmış gibi birbirimizle uğraşıyorduk neden bilmiyorum ama aşırı eğlenceli geliyordu onunla uğraşmak."Hep benimle uğraşıyorsun hyung bu haksızlık."
Sevimli bir isyandı bu dudakları büzülmüş ve gözleri kısılmıştı. bu haline gülmeden edememiştim sudan biraz daha içtikten sonra geri uzattım."Tamam tamam uğraşmıyorum sonra ağlıyorsun hiç çekilmiyorsun."
Alayla söylediğim şeye kaşlarını çatıp üzerime atladığında ikimiz de yere düşmüştük kendisi bir kas yığını olduğu için üstümden itemiyordum da. Kemikli elleriyle boynumu, karnımı gıdıklamaya başladığında kahkahalarla gülüyor gülüşüm boş salonda yankılanıyordu."Ah gerçekten ne içiyorsunuz siz nereden geliyor bu enerji anlamıyorum. Hadi herkes toplansın gidiyoruz!"
Yoongi hyungun sesiyle ayrıldığımızda salondan çıktım ve hazırlanma odamıza girip üstüm de ki terli tişörtü çıkartıp çantama sıkıştırdım ve yeni tişört geçirdim üstüme. Bizimkiler hemen çantalarını alıp dışarıya çıktığında ben hâla çantamı topluyor eşyalarımı bulmaya çalışıyordum, toplandıktan sonra çantamı koluma astım ve çıkmak için arkamı dönmüştüm ki Namjoon hyungu görmemle yerimde durdum."Gözlük kutumu bulamıyorum Jimin sen gördün mü?"
Gülümsedim ve onunla birlikte etrafa bakmaya başladım, koltuğun yastıklarını kaldırıp aralara baktığımda yana sıkışmış olduğunu gördüm."Buldum hyung!"
Kutuyu elime aldığımda ona uzattım ve hazırlanmasını bekledim birlikte aşağıya inmek için."Gerçekten çok yorulduk bu ay ama iyi iş çıkardık değil mi?"
Üzerin de ki beyaz bol tişörtü üstünden bir çırpıda çıkarttığında istemsizce gözüm bedenine kaymıştı, virüs çıktığından beri her gün spor yapıyordu ve gerçekten de bariz bir kas yapmıştı. Her zaman vücudunu beğeniyordum ama bu haliyle fazla tehlikeli olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perestiş 𖥸 NamMin✔️
FanfictionPerestiş: Tapınma, Delicesine sevme, Tutkunluk. Park Jimin kendi için de, hayallerin de yaşadığı aşkı herkesten saklayıp belli etmek istemezken oynadıkları bir oyunda kendini ele verdiğini düşünür ve olaylar gelişir. (Bu hikaye de +18 sahneler, kirl...