şimdi her yer bembeyaz ama insalar kirli,bastıkları yer kirlemiyor.gözümün önünden kar tanesi zihnimden şarkının sözleri geçiyordu.
''Eskiye dalıyor gözüm dalmasın da ne yapsın.''
onu özledim ve bunu uzun süredir kendime itiraf edememiştim.
''Bugün günlerden o gün sanki döndün ayaktasın.''
keşke dönebilseydi keşke..
ve kafamı kaldırdığımda mezarlığa geldiğimi fark ettim. buraya her geldiğimde istemsizce
ürperirdim. üstüne bastığım toprağa gömülü bedenler garip hissetmeme sebep oluyordu. belki de bedenleri gömülü ama ruhları etrafamızı sarmıştır ha?
elimdeki papatyalara bakmam hafifçe tebessüm etmeme sebep oldu. severdi papatyaları hem de çok..
mezaranın başına geldiğimde gözlerim dolu dolu olmuştu yine ama hayır sözümde duracaktım.
papatyaları mezarının üzerindeki diğerlerinin yanına koydum.
bu karlı havada aklıma gelen ilk şey onla karların üzerine yatıp kurduğumuz hayallerdi
gerçekleştiremediğimiz hayaller..
telefon zil sesim etrafta yankılandığında arayanın babam olduğunu gördüm
yeşil tuşa basıp basmamak konusunda kararsızdım ama istemesemde açtım
-efendim
-nerdesin deniz kaç saattir ulaşamıyorum sana
-mezarlıkta
-bir arkadaşın gelip seni sordu bende onu içeriye aldım bekletmeden gel
- t-tamam
ve telefon yüzüme kapandı. iyi de son 2 aydır ben hiç bir arkadaşımla konuşmamıştım ki kim neden gelsin.
eve dönmem 15 dakikamı aldı.
evin önündeki siyah ayakkabılara gözüm takıldı acaba kimdi..
tam anahtarı deliğe sokucakken kapı açıldı, bu ani hareket irkilmeme sebep oldu.
ve karşımda ki kişi..
h-hayır bu bu gerçek olamazdı değil mi
vote atmayı unutmayın
eleştirilerinize açığım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
med'in melekleri
Romanceellerime batan camlar sanki ruhuma batmıştı ruhunu kaybetmiş bir kızdan halliceydi halim Hayata karşı dik durmaya çalışan bir kız çocuğunun sevgiyi yanlış insanlarda aramasıyla başlar her şey belkide sandığımızdan daha da karmaşık bir düzenin içinde...