"Taehyung?"
Hepsi birden tavşan gibi acil servise üşüştüğünde, Taehyung, annesinin çıkış işlemlerini yapmasını bekliyordu. Tek başına sedyenin üzerinde oturmuş, acil servisin boş olmasından ötürü sorun yaratmayacağını düşünmüştü.
Onlar geldiğinde alnındaki küçük pansumanın kenarıyla oynuyordu. Karşısındaki böyle dehşet içinde suratlar göreceğini düşünmemişti. "Ne yapıyorsunuz burada?"
"Telefonun nerede?" Jungkook kaşlarını çatarak ilerlemişti ona, bantla oynayan eline vurmuş ve dik dik bakmayı da kesmemişti. Karşısına geçtiğinde onun kazağının kollarını yukarı çekiştirip başka bir yarası var mı diye yokladı, elleri sonrasında da kazağın boynuna çıkmış ve aynı şekilde telaşla incelemeyi sürdürmüştü. Ta ki Jin eliyle onun eline vurup başını yavaşça iki yana sallayana kadar. Jungkook anca o an transından çıkıp sorduğu sorunun cevabını beklercesine Taehyung'un gözlerine bakmıştı.
Taehyung sorduğu şeyin farkındalığıyla ceplerini yokladı. Telefonunu son koyduğu yer aklına gelince boş ceplerinden çektiği eli, düşünceli şekilde çenesini kaşımıştı "Çıkarken almadım galiba, annemi aramıştım en son"
"Ya ben?" Jungkook kendini göstererek sorduğunda Jin gözlerini devirerek Yoongi'yle bakışmıştı. Aktif türlerin alınganlığı, kendisine hafakanlar basmasına neden oluyordu. "Bana haber verseydin ya"
"Düşünemedim, sana haber versem ne olacaktı, annem geldi işte."
"Yanlış cevap" Jin pes eder gibi ellerini kaldırıp konuşmanın devamını duymamak adına koridora yürüdü. Yürürken bir eli Jimin'in yakasını yakalamış ve küçük bir çocuk misali onu sendeletip peşine takmıştı. Böylece diğer çocuğu da minik Omeganın peşine düşerek Taehyung ve Jungkook'u başbaşa bırakmıştı.
"Ne?" Jungkook sesinin yükseldiğini fark etmemişti, hala endişeli çıkıyordu sözleri. Sinirlenememişti bile. İnsanlar aniden ikisine dönünce ve Jungkook da türü nedeniyle fazla ilgi çekince sesinin tonunu hemen indirdi. Annesinin yanında duran bir çocuk panikle kadına sokulmuştu.
Jungkook Taehyung'a bir adım daha sokulup başını ona eğerek devam etti "Aramızda bir şeyler olduğu benim şizofrenik eserim değil, değil mi?"
"Aramızda bir şey var. Bu seni babam ya da korumam yapmıy-"
"Ah, tahmin bile edemezsin" kısaca yapıyor demek istemişti, gözleri kısık bakıyordu Taehyung'a. Yoongi onları uzaktan izlediği sırada bir an, onun dövmek ve ısıra ısıra sevmek arasında gelgit yaşadığını düşünmüştü bu yüzden.
Taehyung daha ılımlı yaklaşmayı denemişti bu sefer. "Herkesin evine hırsız giriyor. Endişe edecek bir şey değildi"
Jungkook sadece bu kayıtsızlığına göz devirmişti. "Gündüz vakti ve sahibi evdeyken giren hırsızlar." Jungkook dişlerini sıkınca çenesi kasıldı. Taehyung'a zarar gelmiş olmasını ve bu konuda hiçbir şey yapamayışını öylesine kendine yedirememişti ki düşüncesi midesini bulandırıyordu.
Taehyung'un annesi gelince Jin, Jimin ve Yoongi o tarafa yürüyüp kadına selam vermiş ve önceki endişelerinden bir gram kaybetmeden ne yapacaklarının düşüncesine dalmışlardı. En azından Jin, Jungkook'un bu kadarına ikna olmayacak kadar akıllı olduğunu biliyordu.
"Benim bir yere kadar gitmem lazım ama Yoongi zaten etrafta olacak" Jungkook, Yoongi'nin anladığına emin olmak için göz ucuyla ona bakmıştı. "Bir şey olursa beni ya da onu hemen ara olur mu?" Sorusu Taehyung'a yönelikti ve cevabını da istiyordu.
Jin, kendi telefonunu Taehyung'a verip iç çekti. "Telefonun yanında değil, bu sende dursun"
Taehyung karşı çıkmanın bir yararı olmayacağını fark ettikten sonra Jin'in telefonunu aldı ve iki elinin arasında tuttu.
Jungkook telefona baktıktan sonra gözlerini Taehyung'a çıkarmış ve bir şey söyleyemeden çıkışa yürümüştü.
"Kırıldı, değil mi?" Jimin başını yana eğerek Jungkook'un ardından bakaldı. Yoongi, kendisine yönelen soru karşısında başını sallıyordu.
***
Taehyung, çaldığı kapının açılmaması üzerine çimenlerin üstüne yürüyerek camlardan içeriye bakmıştı. Jungkook'un bu kadar saat nerede olduğunu bilmiyordu, kendisini de aramamıştı.Evden aldığı kendi telefonunu cebinden çıkarıp Jungkook'un numarasını buldu ve arama simgesine basarak kulağına götürdü.
Telefonun sesi tam arkasından gelince az daha yerinden sıçrayacaktı.
Jungkook çalan telefonunu kapatıp arkasından Taehyung'a sarıldı ve başını omzuna koydu. "En azından beni aramayı biliyormuşsun"
"Tam bir baş belası oluyorsun" Taehyung onun elleri üstüne kendi ellerini koyup sıktı. "Ama şimdi kapıyı açan bir baş belası olmalısın çünkü üşüyorum"
Jungkook gülüp onun yanağını öptü ve kapıyı açmak için öne geçti. Taehyung onu beklerken etrafa bakıp, normalden daha sessiz olan mahallede huzursuzlanmıştı.
"Gir hadi, postalara bakıp geliyorum" Jungkook kapının önünden çekilip posta kutusuna yürürken Taehyung onun dediği gibi içeri geçti. Jungkook'un posta kutusunu karıştıran ellerinin yanı sıra, gözleri de sokağı turluyordu çünkü kendisi de fazlasıyla huzursuz hissediyordu.
Gazete ve faturaları kutudan alıp temkinlice etrafı izleyerek evine girdi. Taehyung'un montunu çıkarmadan koltuğa sinişini izlemek biraz da olsa yüzünü gülümsetiyordu.
"Ev çok sıcak, montunla oturma" elini, montu almak için uzatmıştı ama Taehyung onun elini yakalayıp kendine çekti ve gülümsedi. Jungkook'un boşluğuna gelmişti, düşmeden önce dengesini bile toparlayamadı.
"Olmaz Bay Kim, bu gün size trip atmam gerektiğine oldukça eminim"
"Bence atamazsın çünkü zaten yaralı bir insanım, bak" Taehyung parmağıyla alnını göstererek ona sokulmuştu, Jungkook'un hassas noktadan vurulduğunu biliyordu çünkü çocukken Taehyung dizini bile çizdirse Jungkook ondan fazla dertlenirdi.
Jungkook gözlerini devirerek tek elini ona sardı ve diğeriyle telefonunun kilidini açtı. Yemek sipariş sayfasını ona gösterip fikrini sorar gibi bir süre beklemişti ama Taehyung sadece sessizce başını salladı. Gerçekten fikrinin alınmasına ihtiyacı yoktu çünkü ne olsa yerdi.
***
"Ne yapıyorsun burada?" Yoongi Jin'in yanına diz çöküp ne düşündüğünü anlamaya çalıştı. Taehyung'un evinin önünde bir şey bulmayı umuyordu belli ki, dahası bulmuştu da.Elindeki çanta aksesuarını Yoongi'nin gözü önünde salladı. "Tanıdık mı?"
Yoongi başını yavaşça iki yana sallamıştı. "Taehyung'u da hiç böyle şeyler kullanırken görmedim. Çok kızsı değil mi?" Ardından omuz silkerek gözlerini devirdi. "Belki de onundur, ne zamandır görmüyorduk, değişmiş olamaz mı?"
"Bu omega birinin Yoongi" sinirle burnuna kadar sokmuştu bu sefer aksesuarı Jin. "Bir de alfa olacaksın, baksana kokusu sinmiş"
Yoongi onun elini yüzünün önünden itekleyip yüzünü buruşturdu. "Senin kokun sanmıştım"
Jin gözlerini devirip ayağa kalkarken aksesuarı da yumruğu içinde sıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I See You Across The Street | Omegaverse Taekook (Yoonmin&Namjin)
FanfictionJungkook, eşi olması gereken Vita'nın, birlikte kardeş gibi büyüdükleri arkadaşı olduğunu öğrenince aralarında duygusal bir şey olamayacağını düşünmüştü. * En sevdiğin mevsim geri döndü İlk tanıştığımızdaki gibi, Seni caddenin karşısında görüyorum...