İstanbul / Tuzla
Yıl: 1995
Usulca boyalarını yerinden çıkardı. Her zaman yapması gereken şeyi yapacaktı. Tuval karşısında duruyordu. Elinde ki fırça bir an önce tuval ile birleşmek , onunla beraber olmak istiyordu. Gün boyu resim çizmekten hiç bir şey yapamayan aptal bir ihtiyar olmuştu. Ahmet bey , bugün doğan torunu Vasilka'yı ziyaret bile etmemişti , edememişti. Çünkü onlar izin vermiyordu.
Ahmet'in korkulu rüyasıydı onlar. Çizdiği resimler...
Ahmet bey babasından kalan bu eve yerleştiğinden beri , ona verilen emirlere karşı durmakta zorlanıyordu. Ona emiri verenler ise , insan bile değildi.
Çizdiği resimler , her zaman büyük gözlü ve korkunç olurdu. Ahmet bey düşüncelerini bir kenara bıraktı. Bu düşünceler onu her zaman üzerdi. Akan göz yaşlarını silmeye çalıştı ve tuval'e odaklandı karanlık odada. Odayı aydınlatan tek ışık , tuvalin üzerinde duran küçük bir lambaydı.
Fakat akan göz yaşları durmak bilmedi , elleri titredi. Ellerinin arasından kayıp düşen fırça eşliğinde dışarı da yağan yağmur şiddetlendi.
O anda çakan şimşeğin etkisi ile arkasında bir el hissetti.
Arkasına döndüğü sırada suratına koca bir yumruk yemişti.
Ahmet bey ağlamasını durduramıyordu. Yere yığıldı. Yumruğu ona atan kişi , dün çizdiği bir kız resmiydi.
Tablonun içinden çıkmıştı ve gecenin karanlığına korku saçıyordu. İncecik bacakları , kocaman gözleri vardı. Saçları kısacıktı.
Yüzünde koca bir gülümseme oluştu. Kafasını iki yana salladı ve söze girdi.
''Bugün doğan torunun , o mükemmel bir yetenek küpü. Senden bile iyi resim çizecek. O yeni kişi olacak.''
Ahmet bey duyduğu sözler karşısında ayağa fırladı. Çizdiği resime dokundu. Fakat onu hissedemedi. Belki de o sadece deli bir adamdı. Kim bilebilir?
Karşısında dikilen küçük kızın arkasında duran karanlıktan sesler yükseldi.
''Yeni kişi belli oldu , torunu.!''
Ahmet bey karanlığa bakmamaya çalıştı. Çünkü bakarsa , çizdiği tüm resimlerin korkunç yüzlerini görecekti.
Aniden çakan şimşek ile irkildi. Çizdiği küçük kızın portresine baktı. Söze girdi.
''O küçük kıza dokunmayacaksınız. Size her gün resim yaparım. Ama o kıza zarar gelmeyecek.''
Çizdiği resim omuz silkti. Onaylamamıştı.
Ahmet bey akan göz yaşlarını sildi. Doğan küçük torunu Vasilka'nın kaderi söz konusuydu. Sandalyesine oturdu ve tuvaline baktı.
Birden karanlıktan gelen sesler yükseldi. Arkasına döndüğünde , çizdiği tüm resimlerin ona doğru yaklaştığını gördü.
Aralarından biri , elinde kağıt ve kalem tutuyordu.
Ahmet bey'e yaklaştı ve söze girdi.
''Vasiyetini yaz bakalım bunak herif. Vasilka'ya miras bırakacaksın bu evi!''
Ahmet bey birden sinirle kükredi ve;
''Asla! asla! Torunumun kaderi benim gibi olmayacak!''
Çizdiği resimler birden gülümsedi.
Hepsi hep bir ağızdan konuştu.
''Kaderi aynı senin gibi olacak. Senin gibi!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vasilka
ParanormalO anda dedesinin yıllar önce çizdiği resim , gözlerinin önünde kan ağlamaya başladı. Tablodan akan kanlar Vasilka'nın korkusunu uyandırmıştı. İliklerine kadar hissetti o korkuyu. Çığlık atmaya çalıştı ama olmadı. Bir an önce bu eski , korku dolu evd...