sabah her gün kalktığım saatte kalktım, saat 7'de. elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. okul kıyafetlerimi giyip, aynanın karşısına geçip şaçlarımı taramaya başladım.
çok güzel bir kızım ben. kibar, tatlı ve zarifim. her erkeğin arzulayacağı bir kızım. benim hiç sevgilim olmadı. hiç kimseye aşık olmadım. bunu kafama takmıyorum. sevgili, aşk, evlilik delisi bir manyak değilim ben.
hizmetçi kapımın arkasından bana seslendi. " çıkma vaktiniz geldi efendim." kapıyı açtım. hizmetçi çok güzel, genç bir bayandı. işine sadık, saygılı ve oldukça iyi biriydi. mervidenlerden inerken babamın sesini duydum. "iyi günler." dedi. teşekkür edip evden çıktım. şoförün kapısını tuttuğum arabaya bindim. bu arabayı her zaman sevmişimdir. şık ve huzur vericiydi.
okula vardığımızda şoför inip kapımı açtı. iyi günler diledim ve okulun ana kapısına çıkan mervidenlerden çıkmaya başladım. çok fazla arkadaşım yoktu ama bir kaç tane sıkı arkadaşım vardı elbette. okulum oldukça büyük, prensibli, iyi tanınmış bir yerdi. okulun kurallarına veya görgü kurallarına uymayan herkes ağır ve bazen de insan dışı cezalar alırlardı. en önemlisi, okulda insan dışı varlıklar da öğrenci olarak da okuyordu. insan dışı demişken, insan gibi görünen vampirler, kurt adamlar, hortlaklar, cadılar ve bunun gibi bir sürü tür. bundan oldukça anormal bir şey gibi olabilir. lütfen komik olmayın, onlar biz insanlara hiç bir zarar veremez. artık çoklu türlerin beraber yaşaması bu evrende oldukça normaldir. fakat bir aşk ilişkisi, çoçuk, evlilik gibi şeyler çok ağır bir şekilde yasaktır. bu ilişkide bulunan kişiler öldürülür, sürgüne gönderilir veya işkence edilerek ölüme mahkum edilirdi. bu ilişkilerden doğan çocuklar ise eğer 10 yaş altında ise öldürülür, 10 yaşından büyük ve nufüsa kayıtlı bir şekilde yaşıyorsa kontrol altında tutulurdu. çocuğun 10 yaşından büyük ve nufüsa kayıtlı olmaması biçiminde çocuk ya ağır biçimde çalıştırılır yada öldürülür. ben saf kan bir insanım. kanım da asla bir yaratığın geni yoktur ve olmayacaktır.
sınıfımın olduğu koridorda her şey normaldi, zira sınıfımda da öyle. sessizce sırama oturdum. dersler artık canımı daraltıyordu. kendimi aşırı derecede bunalmış ve bitkin hissediyordum.
okulun sonunda söforü arayıp eve kendim geleceğimi söyledim. ev yolumun üstünde kalan bir kafe vardı. kendimi ne zaman mutsuz ve yorgun hissetsem oraya gider kahve içerken kitap okuyarak kendimi rahatlatırdım. kafeye her zamanki gibi güler yüzle girdim. her zaman oturduğum deniz manzaralı masama oturdum. en sevdiğim kahveyi ve en sevdiğim kitabı aldım. kahvemi yudumlayarak satırları yavaşça okumaya başladım ;
"yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı."ben kitabımı okurken yanıma birinin oturduğunu fark ettim. umursamadan kitabımı okumaya devam ettim. bir kaç dakika sonra;
(???): buraya hep geliyor musun ?
Nisa: evet, gelirim.
(???): öyleyse, bana içmem için bir kahve önerebilir misin ?
Nisa: ne tür kahvelerden hoşlanırsınız ?
(???): daha çok yumuşak içimli ve tatlı olanlardan.
açıklamasına uyan kahveleri menüde gösterdim. adam siparişini verdikten sonra beklemeye başladı. göz altı morluklarından birkaç gündür uyumamış oldu açıktı. ayrıca oldukça yorgun gözüküyordu. yaklaşık 5 dakika sonra kahvesi geldi. sıcak kahvesini üfleyerek içmeye çalışırken;
(???): teşekkür ederim.
Nisa: birşey değil.
(???): okuyor musun ?
benimle konuşmak istediğini anlayabiliyordum. aslında konuşmayı olabildiğince çabuk kapatmak istiyordum çünkü kitabıma odaklanıp kafamı böyle dağıtmak istiyordum. ama böylede kabalık olurdu.
Nisa: evet, ******** lisesinde okuyorum.
(???): adınızı sorabilir miyim ?
Nisa: ben Nisa. siz de-?
(???): ben-.. ben Cemal.
Nisa: ah, memnun oldum Cemal bey.
biraz arkadaşça sohbet ettik. birbirimizi yakın ve sanki yıllardır tanıyan iki arkadaşın sohbeti gibi. havanın karardığını fark ettim.
Nisa: şey, benim artık gitmem lazım. hava kararıyor. babam merak eder.
Cemal: doğru ya, babaları küçük kızlarını merak eder.... isterseniz size evinize kadar eşlik edebilirim.
Nisa: gerek yok, kendim gidebilirim.
Cemal: size korumalık teklif etmiyorum hanımefendi. sadece eşlik etmek dedim.
biraz sessiz kaldım. sonra da teklifini kabul ettim. yürümeye başladık. bir yandan da konuşmamıza devam ediyorduk.
Cemal: okuluna gelmemi ister misin ? yani orada okumamdan bahsediyorum.
Nisa: bunu benim karar vermem yanlış olur.
Cemal: ama ben senin karar vermeni istiyorum.
bana "sen" demişti, yani beni kendine yakın hissediyordu. bana söyledikleri iltifat veya bana direkten söylenen sevgi cümleleri olmasada hoşuma gidiyordu.
Cemal: ne dersin ?
Nisa: GELME ! SAKIN GELME !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk
Fantasía"ya bir ay içinde kurtulursun, ya da o korktuğun canavarlardan birine dönüşürsün."