normal olarak ne okula gitmek ne de başka birşey yapmak istiyordum. belki de şimdilik dinlenmek benim için en iyi karar olucaktı.
herzamanki gibi sabah saat 7'de elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. okul kıyafetlerimi giyip, aynanın karşısında saçlarımı taramaya başladım. herşey normal. tıpkı diğer normal günler gibi. her lanet gün aynı olayları yaşıyorum. hizmetçi kapımın arkasından seslendi. "çıkma vakt-"., bağırarak "kes sesini, evden ne zaman çıkılması gerektiğini biliyorum.". tabiki bunu beklemiyordu, aslında bende. kimseyle konuşmadan evden çıktım. arabanın yanına gittiğimde şöför binmem için arabanın kapısını açtı. sakince arabaya bindim. sonunda okuluma vardım.
ne kimsenin yüzünü görmek istiyordum, ne de kimseyle konuşmak. direk olarak sınıfıma çıktım. adeta dersler bitsin de eve gideyim diye dua ediyordum. oysaki okulu çok severdim ben, derslerime önem verirdim. tenefüslerde sadece oturdum. kimseyle konuşmadan. sınıfın kapısının önünden geçen birine gözüm takıldı. onu anımsar gibi oldum. sanki kafede karşılaştığım o çocuk gibi. meraklandım, kim olduğunu tamamen görememiştim . sıramdan kalktım. koridora çıktım. koridorun sonunda onu dönerken gördüm. kahretsin, sadece arkasını görebiliyorum. ama yinede bu onu kafede tanıştığım o çocuğa benzetmeme yetiyordu. ona asla okulumu söylememliydim. o sapık dediği dibi buraya gelmiş.
nisa : umarım beni görme-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk
Fantasy"ya bir ay içinde kurtulursun, ya da o korktuğun canavarlardan birine dönüşürsün."