benim bağırmamla etraf sessizleşti. bir süre yere bakarak bekledim. sonrasında, "şey.... benim gitmem gerek." diyerek arkama bakmadan koştum. bir yabancıyla konuşup, ona evimin yerini göstermek iyi bir fikir değildi. nefes nefese eve girdim. hizmetçiye selam verip direkten odama çıktım. kimdi o ? o bir sapık... iyi ki hemen eve dödüm. ama okulumu biliyor. çok gerizekalıyım ben, neden onunla konuştum ki ? normal de böyle şeyler asla yapmam. yani, tanımadığım insanlarla fazla konuşmam. okuldakilerle bile. her neyse, bana hiç bir şey yapamaz. onu bir daha görmeyeceğim nasıl olsa.
üstümü değiştirdim ve mutfaktan akşam yemeğine kadar beni tutacak birkaç atıştırmalık aldım. mesaj kutuma bir mesaj düştü. yakın bir kız arkadaşım. beni ders çalışmaya kendi evine çağırıyor. ilk başta ret etmeyi düşündüm. yorgundum ama hem arkadaşımla zaman geçirebilecektim hem de biraz kafamı dağıtacaktım. mesajına cevap verdim;
+ hemen yola çıkıyorum.
- seni bekliyorum <3
hemen hazırlanmaya başladım. zaman kaybetmek istemiyordum o yüzden sandiviçimi elimde yiyerek evden çıktım. arkadaşımla evimin arası çok uzak değildi, yürüyerek gidebilirdim. yolumun üstünde bir kedi gördüm. bana yaklaşıp sürtünüyordu. onu birazcık sevdikten sonra aç olduğunu düşünerek sandiviçimden birazcık verdim. sonrada hepsini. kedi ben yürürken hala peşimden geliyordu. sanki bir insan gibiydi. arkadaşımın kapısına geldiğimde kediyi koymaya çalıştım. miyavlayıp adeta içeri girmeye çalışıyormuş gibi davranıyordu. kediden başımı kurtarıp içeri girmeyi başaradım.
arkaşımın evi çok güzeldi. güzel bir bahçesi varadı ve evin dizaynını çok beğeniyordum.
arkadaş: merhaba, hızlı geldin. aç mısın ? atıştırmalık bir şeyler hazırladım.
Nisa: evet, teşekkür ederim.
salona doğru gittik. görünüşe göre ailesi evde yoktu.
arkadaş: sen otur, bende atıştırmalıkları getireyim.
başımla onay verdim.
etrafa bakınıyordum. arkadaşım bu gün oldukça sakin ve sessizdi. ondan beklenmedik bir şey. bir tepsiyle yanıma geldi. tepsiyi masaya koydu. yüzü ruh gibi bem beyazdı. otururken yere bakıyordu. mutlaka bir sıkıntı olmalıydı.
Nisa: bir şey mi oldu ?
bunu dememle aniden irkildi. terliyordu ve titriyordu.
Nisa: sen iyi değilsin. hasta mı oldun ?
yanına yaklaştım. birden üstüme atladı. o anda boynundaki ısırık izini gördüm, bir vampirin ısırık izi. onun altında kalmıştım. beni ısırmaya çalışıyordu. bağırdım, ona adeta yalvardım. çok güçlü.... daha fazla dayanamam. onu saf kan bir vampir ısırmış, o da vampir olmuş. daha fazla dayanamıyordum. boynuma kadar yaklaşmıştı. ben hala bağırıyordum. " LÜTFEN YAPMA, BUNU HALLEDEBİLİRİZ" aniden durdu. ağlamaya başladı. beni de bıraktı. ellerini yüzüne koyup çılgınlarca ağlamaya başladı. çantamı aldığım gibi evden koşarak çıktım.
ne olmuştu öyle. önüme yine o kedi çıktı... yani insan ? o-o bir insan oldu. aahhh... okuldaki üst sınıf bir çoçuk. yüzüme bakıp gülümsüyordu. bir çok kız ondan hoşlanıyor, yakışıklı ve sempatik bir çocuk. ama onun benden hoşlandığı ile ilgili söylentiler duymuştum.
korkmuştum. bu olanlar çok fazlaydı. bağırarak kaçtım. ağlamaya başlamıştım. arkamdan onun da koştuğunu fark ettim....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk
Fantasy"ya bir ay içinde kurtulursun, ya da o korktuğun canavarlardan birine dönüşürsün."