altı,,

657 96 85
                                    

🧸🧸🧸

Kalemi bırakıp arkama yaslandığımda saat 6'ya geliyordu. Jaemin bir saat önceden uyuyakalmıștı bile.

Bana edebildiği kadar yardım etmişti, fazla ses de çıkarmamıştı ama benden önce uykuya dalmıştı, oysaki günlerdir uykusuz olan bendim. Gerçi o da yorulmuş olabilirdi, işleri ile ilgilenmiş olabilirdi ama yine de benim kadar yorgun olamazdı. Evet evet, olamazdı. 

Sandalyemi geri ittim ve masamın dibinden ayrıldım. Jaemin'i uyandırmadım, dolabımı açıp kalın bir hırka aldım ve sırtına örttüm. Başını kollarına yaslamıştı ve kolları da masada çaprazlama bir şekildeydi. Büyük ihtimalle beli ya da boynu tutulacaktı ama uyandırırsam bir daha uyumayabilirdi.

Odamın kapısını yavaşça kapattım ve odamdan çıktım. Güneş batmaya başladığı için evin içinde turuncu renk hakimdi ve bunu seviyordum. Özellikle salon daha güzel gözüküyordu. Mutfağa girip yediğimiz yemeğin çöplerini masadan aldım ve çöpe sıkıştırdım. Evde yiyecek hiçbir şey yoktu, en azından buraya kadar geldiği için ve yemek yiyip yardım etme zahmetinde bulunduğu için teşekkür borçlu olmalıydım. 

Kurabiye yapmak için malzemeleri çıkarırken Jaemin'in uyanmaması için ekstra sessiz olmaya çalışıyordum ama elimden gelen bir şey yoktu. Kurabiyeye şekil verip tepsiye dizerken Jaemin'in çikolatalı sevip sevmeyeceğini düşünüyordum. Çikolatayı herkes severdi, kim sevmezdi ki? Kurabiyenin yanında süt de güzel giderdi, illa kahveye gerek yoktu ki. Zaten sürekli kahve içiyordu, umarım ki kafein krizine girmezdi.

Yarım saat sonra kurabiyeleri fırından çıkardığım gibi Jaemin sırtındaki beyaz hırkayla beraber mutfağın kapısında belirmişti. ''Günaydın.'' dedim dalga geçerek. Burnunu kırıştırarak mutfağa girdi ve sandalyelerden birine oturdu. ''İyi uyudum.''

''Öyle oldu.''

''Ne zaman uyandın?''

''5 dakika oldu olmadı.''

Başımı salladım, ardından da tepsideki kurabiyelerden alıp tabağa koydum. ''Şansına küs, bu sefer sütle yiyeceğiz.''

''Fark etmez.'' Yanında gidip tabağı önüne koydum ve bardağa doldurduğum sütü yanına bıraktım. Ben de tabağımı alıp karşısına otururken kurabiyeler sıcak olduğu için birkaç saniye beklemişti. Sonunda kurabiyeden bir ısırık aldığında yüzüne baktım yavru köpek bakışlarımla. Umarım ki güzel olmuştu çünkü rezil olmak istemiyordum. 

''Nasıl?'' Cevap vermedi. Kötü olsaydı söylerdi ama güzel olsa da söylerdi, neden konuşuyordu? ''YA, CEVAP VERSENE! UMUTLARIMI YIKIYORSUN!'' Sütten bir yudum aldı ve gözlerini bana dikti. ''Güzel. Ne kızıyorsun ya?''

''Kötü olsaydı rezil olurdum.'' diye konuştuğumda güldü. ''Hayır, gerçekten güzel.''

''Afiyet olsun o zaman.'' İkimiz de önümüzdekileri bitirip arkamıza yaslandık. Ona baktığım anda gülmeye başladığımda kaşları çatıldı. ''Ne?'' 

Konuşmadan önce gözlerimle dudaklarını işaret ettim. Kaşları çatılırken gülmemek için gözlerimi başka yere diktim. ''Süt bıyığın olmuş.'' Anında eliyle dudaklarını silerken ayağa kalktı. ''Ben de bir şey oldu sandım.'' 

''Tavşana benzemiştin.''

''Pamuk şekerden sonra seviye mi atladım?'' Ellerini yıkarken başını bana çevirip konuştuğunda başımı salladım. ''Aynen öyle.'' Güldü.

''En azından tatlı bir tavşan.''

🧸🧸🧸

BOYFRIENDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin