Sayın okuyucular sizlerin yapmış ve yapacak olduğunuz beğeniler ve yorumlar bana ayrı bir şevk veriyor. Bu konuda sizden yardım bekliyorum iyi okumalar.
Güzel sesli bir askerin ezan okuyuşuyla uyandım.
- ALLAH-Ü EKBER ALLAH-Ü EKBER....
Hemen kalkıp abdestimi aldım ve toplu bir şekilde namaz kıldığımız alana doğru yöneldim. Sabah namazı sonrası sabah yemeği yiyecektik. Grubumun yemek yediği alana doğru gittim. Soframızda ; bir tas sıcacık tarhana çorbası, yarım ekmek, 2 dilim koyun peyniri vardı.
Yemek yediğiniz çadırdan çıktım. Grubumdaki askerleri dışarı çağırdım. Herkesten sıraya girmesini istedim. Bu günkü eğitim de karşımızda bir okçu vardı. Okçular oku, uçan güvercini kafasından vurabilecek kadar iyi askerlerdir.
Savaşta okçularınızı iyi konuşlandırırsanız savaşın seyrini değiştirebilirsiniz. Aynı zamanda okçular çok hızlı, çevik ve zekidir. Çoğu okçu, okun dışında kılıç kullanamaz. Ancak öğrendiğime göre bizi test edecek usta kılıç kullanmayıda çok iyi bilirmiş.
Yine grup lideri olarak ilk ben teste girecektim. Üzerime örme bir zırh vermişlerdi bu sefer. Uzancada bir kılıç zırhın üzerinde duruyordu. Hemen silahımı ve zırhımı kuşandım. Talim alanına girdim.
Okçu uzakta durmuştu. Dünküne göre bu sefer alana , siper olarak kullanabileceğimiz tahta engeller koyulmuştu. Okçu oklardan birini yanıma yakın bir yere atmıştı. Heralde oku görmemi istiyordu. Yerden söküp aldım. Ucu siviri idi ama normal oklardan farklı olarak ucu bakır değildi sadece tahtası inceltilerek yapılmıştı. Ancak bu batmayacak anlamına gelmiyordu.
Hazır olduğunu işaret ettim. Okçu da beni kırmayarak oklarını üzerime yağdırmaya başladı. Hemen bir tahta engeli kendime siper ettim. Kalkanım yoktu bu yüzden dikkatli olmalıydım. Bir an çıktım ve koşmaya başladım. Amacım bu şekilde bir iki engel aşmaktı. 1. engeli aşmış 2. ye doğru koşuyordum ki Sol kolumda bir sızı hissettim.
Koluma baktığımda okun teki derin bir şekilde sıyırarak beni yaralamıştı. Karşıdan bizi test eden hoca bağırdı :
- Yanlış düşünce başka bişi bul!
Ben onu dinlerken açıkta öylece duruyordum. Birden okun biri sağ ayağıma yakın bir şekilde yere saplandı. Çok açık verdiğimi anladım hemen bir engelin arkasına sığındım. Gömleğimden bir parça yırtarak kolumun yaralı kısmına baskı uygulayacak şekilde sardım. Bu şekilde az da olsa kanamayı engelleyecektim.
Acil olarak bir şey bulmam gerekiyordu her ne olursa olsun farketmeyecekti çünkü çok zor bir durumdaydım.
Aklıma çılgınca bir fikir gelmişti. Hemen pantalonumun düşmesini engelleyen ipi çıkarttım. Yerden aldığım bir okun 2 ucunada bağlayarak bir yay yapmaya çalıştım. Tabi düşündüğünüz gibi derme çatma bir yayla o adamı deviremezdim. Zaten amacımda o değildi.
Yerden birkaç ok topladım. Ok atışının kesildiği bir an çıktım ve bir kaç ok atmaya çalıştım. Ilk ok adamın 2 metre önüne, 2. si ise adamın gerisine düşmüştü. Adam ne yapmaya çalıştığıma bir anlam veremedi. İşte onun bir anlık gafletinde olanca gücümle koştum ve ona en yakın bir engelin arkasına attım kendimi.
Artık aramızda 5 metre vardı ve mecburen kılıç çekecekti. Kılıcını çekti ve :
- Tamam ilk aşamayı sen kazandın. Gel hadi şimdi sıra kılıç tokuşturmada bakalım bunda ne kadar iyisin.
Ben : EvelAllah bundanda sağ çıkarız emmi sen merak etme.
Doğruca üzerine koştum. Onda 2 tane kısa kılıç bende ise 1 tane uzun kılıç vardı. Uzun kılıç ile savunma yapması çok zor idi bu yüzden ona yıkıcı ağır darbelerle saldırmam gerekiyordu.
Kılıcımı havaya kaldırdım oda kendi kılıçlarını çattı ve saldırımı engelledi. Zaman kaybedersem yenilirdim. Hemen karnına doğru bir tekme attım. Sendeledi ama düşmedi. Kılıçlarını indirdiğini farkettiğimde, kılıcımı boynuna dayadım.
Ben : Yetti mi emmi?
Usta : Helal sana onbaşı tam da senden beklenen gibi.
Ben : Nasıl yani?
Bu sırada konuşmamızı bir asker bölmüştü.
Asker : Onbaşım, binbaşım sizi otağına çağırıyor.
Ben : Peki, hemen geliyorum.
Otağa doğru yöneldim. Acaba çağırılma sebebim neydi diye düşünüyordum içten içe. Otağa gelmiştim.
Ben : Binbaşım beni emretmişsiniz.
Binbaşı : Tebrik ederim onbaşı bu eğitimi geçebilen sayılı askerlerdensiniz.
Ben : Sayılı derken ne gibi?
Binbaşı : Bu eğitimi geçen askerler, kurulacak olan özel bir birliğe katılacaklar. Geçemeyenler ise tekrar girmeyecek ve savaşa katılabilecekler. Bu özel birlik, talim alanında 2 hafta daha kalacak ve atlı olarak özel bir şekilde eğitilecekler.
Ben : Peki Komutanım bu birliğin ayrıcalığı, görevi ne olacak?
Binbaşı : Bu birlik yaklaşık 150 atlı askerden oluşacak ve savaş zamanı düşmanın erzak ve mühimmat yollarını kesecek. Bu yüzden de bize çevik akıllı ve güçlü askerler lazım. Bu talimin amacı işte bu.
Ben : Geçenler dolaylı, geçemeyenlerse doğrudan katılacak yani savaşa. Nasıl emrederseniz komutanım.
Otaktan çıktım ve doğruca baksıların otaklarına gittim. Kolumu sardırdıktan sonra otağıma gidip güzel bir uyku çektim. Akşama doğru uyandım. Bizim gruptan 3 kişi daha özel testi geçmişti. Talim ustası da onları bildirmem için benim otağıma göndermişti. Gelenlerin arasında Emre de vardı.
Emre : Yav kardeş hayırdır usta bişiler söyledi sonrada bizi senin yanına gönderdi. Hem binbaşıyla ne konuştunuz?
Ben : Binbaşı bana bu testin özel bir test olduğunu ve tek seferde geçebilenlerin özel birliğe katılacağını anlattı.
Gelenlerden biri :
- Ne yani biz bu özel birliğe mi katılacaz?
Ben : Evet.
Emre : Peki kardeşim de bu birliğin görevi neymiş ki?
Ben : Bu birlik savaş sırasında düşmanın erzak ve mühimmat takviyesi yapmasını engelleyecek. Yani kuşun konacak dallarını biz kıracaz. 2 hafta buradayız atlı olarak özel bir eğitim görecekmişiz.
Emre : Hımm... Peki kardeşim sen dinlen yarın görüşürüz.
Dedi ve çıktı diğerleride ona katıldılar. Acaba ertesi sabah bizi neler bekleyecekti? Eğitim nasıl geçecekti? Eğer bir özel birlik kurulacaksa, bu birliğin komutanı KİK olacaktı? Yorgundum ve bu düşünceler içinde uykuya daldım.
Talimler nasıl geçecekti? Özel birliğin komutanı kim olacaktı? Hepsi ve daha fazlası 6.bölümde.
Arkadaşlar bahsettiğim gibi oylarınız ve yorumlarınız bana şevk veriyor. Bu konuda destek olmanız dileğiyle...
... Esen kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUHARALI VAMPİR
VampirBen, 956 yılında Buhara da doğdum. 24 yaşımda savaşta ki yeteneklerim sayesinde Gazne ordusunda yüzbaşı oldum. Emrime verilen askerler ile düşman ordusunun mühimmat ve erzak yollarını keserdim. Ta ki Bizans komutanlarından biri ile teke tek yaptığım...