Çağatay Erdenet, yaptığı işi en iyi şekilde yapan bir adamdı. Her işinde daima kusursuzluk arardı. Ve her zaman da aradığı kusursuzluğu bulurdu bulamazsa,yaratırdı. Şimdi ise ilk kez bir işi kusursuz yapmadığını öğrenmişti. Bu durumdan ötürü bir hayli kızgındı. Aşağıda olan kardeşini çağırttı. Bugün bir iş birlikçisi ile görüşecek, yakın zamanda eline almış olduğu Çukur mahallesi hakkında bilgi edinecekti.
Kapının çalmasıyla Kulka'nın elini kolunu sallayarak girmesi bir oldu.
"Tabiki girebilirsin Kulkancım" dedi Çağtay, önce izin istemesi gerektiğini ima ederek.
"Ooo Çağatay Bey bugün pek bi keyifsizsiniz?"dedi Kulkan alay edermişçesine.
Çağatay ise duruşunu dahi bozmadan yanıtladı genç adamı.
"Yok, sadece beceriksizin birine verdiğim işin bitmediğini öğrendim."dedi. Kulkan bu cümledeki 'beceriksiz' kişisinin kendisi olduğunu hissetmişti. Halbuki işini hallettiğine emindi. Bir adımı atlamış olabilir miydi?
"Evet Kulkan...ben sana ne iş vermiştim?" dedi Çağatay son derece sakin bir şekilde.
Kulkan yavaştan soğuk terler döküyordu. Çağtay'ın bu derece sakin olması, fırtına öncesi sessizlik gibiydi.
"Şöyle ki Çağatay Bey.. Bana söylenen,Koçova evine ninja arkadaşla bir bomba düzeneği kur, sonra hepsini patlat gitsin."diyerek yanıtladı Kulkan.
"Ama birşey daha dedim. Tüm Koçovalıları öldür demiştim değil mi?" dediğinde. Kulkan başıyla onayladı.
"Ama benim aldığım duyumlara göre Karaca ve Damla Koçovalı hala hayattaymış? Bir cevabın var mı?"
Kulkan içinden bir küfür savurduktan sonra konuşacağı kelimeleri düzgünce seçmeye çalışıyordu. Herkesin öldüğüne emindi oysa. Nasıl iki kadın yaşıyor olabilirdi?
"Aaa vallahi senden duydum. Ben herkesin öldüğüne emindim. Bu ikisi nasıl yaşıyor acaba aman neyse iki kadın işte, bize bi zararı olmaz. Ha olacak olursa bakarız icabına."dedi Kulkan. Çağtayın sesi hafif tonda yükselmişti.
"O iki kadın! Koçovalıların eli silah tutanlarından Kulkan... Umarım bir dahaki sefere beni hayal kırıklığına uğratmazsın." dediğinde. Kulkan başıyla onaylayıp kapıya yöneldi. Tam kapıyı açacakken, kapı dış taraftan açıldı. Karşısına polis kıyafetleri olan renkli gözlü, kumral saçlı çok güzel bir kız çıktı (medya). Ve Kulkan kardeşine dönerek cevap verdi.
"Ooo Çağataycım bu kadar güzel bir misafirimiz olduğunu bilseydim hazırlıklı gelirdim." Çağtay ise hafif bir gülümsemeyle yanıtladı.
"Yalnız Kulkancığım karşındaki hanım efendi, ortağımız olan bir baş komiser. Kelimelerine dikkat et."
Genç kız kafasını onaylarmışçasına salladı ve Kulkan'ı itip Çağtayın masasının karşısına oturdu. Ve konuşmaya başladı.
"Eveet Çağatay Bey,çağırdınız geldik. Ne isterdiniz?"
Kulkan,kızın konuşma tarzına bakarak sert ve alaycı bir karakteri olduğunu anlamıştı. Kızı ilk kez görmesine rağmen bir etki almıştı. Gözüne gerçekten çekici gelen sınırlı kadınlardandı komiser hanım. Onunla konuşması gerektiğini düşünüyordu genç adam.
"Ah çok pardon komiser hanım isim neydi sizin?"dediğinde.
Kız ise gözlerini devirerek soğuk bir sesle yanıtladı.
"Alara Yüksel, Özel harekat baş komiseri."dediğinde Alara, Kulkan ciddi anlamda şok olmuştu. Özel harekatta baş komiser olan kişi bir kadındı. Hemde güzel ve güçlü bir kadın. Git gite daha da ilgi duyuyordu Kulkan genç kıza. Çağtay ise artık olayın aslına gelmek istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF
FanficErdenetler tüm Koçovalıların işini bitirmişti. Ya da öyle zannediliyordu. Ama Akın Koçovalı hala yaşıyordu. Tüm pişmanlıklarına, günahlarına rağmen hala hayata sım sıkı bağlanmıştı. Yep yeni bir Akın Koçovalı, tüm düşmanlarının üstüne bir fırtına t...