Kıyıya vuran okyanusun sesi, ormandan gelen kuş sesleri, çıtırdayan ateş... Ayşe'nin elinde bir coconat ateşe dalmış. Herkes uyumuş, tek başına zifiri karanlıkta adadaki ilk gününü düşünüyor. Oyunu kaybetmişlerdi, kaybetmekten nefret ediyordu, daha acıkmamıştı, sadece asım ve Nihal'in söyledikleri aklındaydı. Ne demek istediklerini anlamamıştı keşke herkes kendisi gibi her şeyi pat pat söyleseydi yahu nefret ediyordu bu gizlilikten.
Ayşe bunlara dalmışken Sancakay ve Aleyna yan yana yatmış fısıldaşıyorlardı.
"Niye sürekli bir şeyler hakkında fikri var bu kızın, daha ilk gün illa kendini gösterecek." diyen Sancakay'ı Aleyna başıyla onayladı.
"Üstelik konuşması da çok sert bu ne ya iyi ki oyun kazandı, adayı daha çok karıştırır bu. Şimdi de adayı nasıl karıştırsam diye düşünüyor bile olabilir. Oyunlarda iyi olmasına güveniyor bence ki daha ilk gün neyine güveniyorsun bir bakmışsın hop potadasın belli olmaz bu işler." diyerek gülümsedikten sonra Aleyna battaniyeyi daha çok kendine çekti. "Şimdi yatalım yarın oyun var, iyi geceler."
"İyi geceler"
Uyumayanlar sadece Aleyna, Sancakay ve Ayşe değildi. Poyraz da adadaki ilk gecesinde daha uyuyamamıştı. Barakanın ucunda yatıyordu ve arkası dönük biçimde öylece oturan Ayşe'yi izliyordu. Hafif sis ve ateşten oluşan gölgesiyle çok hoş bir görüntüydü. Uykusu da olmadığı için acaba kalkıp yanına mı otursam diye düşündü, sonra bu fikri nedensiz buldu. Seçmelerde, yolculukta asla denk gelmemişlerdi. Ayşe Poyraz için çok yeni bir isimdi. Ama uykusu da yoktu. Bari sahilde oturayım diye düşündü. Kumların yumuşaklığı bu sert zeminden çok daha iyi göründü gözüne.
Ayağa kalkarken çıkan ufak sesler neticesinde Ayşe Poyraz'a döndü ve göz göze geldiler. Ayşe Poyraz'ın ne yaptığını sorgularcasına bakıyordu. Poyraz bi açıklama yapma gereği duydu.
"Sahilde oturacaktım da, sende gelsene." bu söylediği son sözler ağzından neden çıkmıştı kendisi de anlayamadı. Aklında böyle bir plan yoktu oysaki.
"Seni de uyku tutmadı sanırım, yalnız kalmak istersen rahatsızlık vermeyeyim malum sayımız oldukça fazla yalnız kalmak zor." Ayşe tüm bedenini Poyraz'a çevirmişti. Aslında birlikte oturmak fena fikir değildi, kimseyi tanımıyordu zaten.
"Yine rahatsızlık veresin istersen gel, ama battaniyeni almayı unutma sahil kısmı ateş başından soğuk olur." Bu kızın üşüyüp üşümediği neden umrundaydı ki niye saçmalamaya devam ediyordu. Başını hafifçe iki yana sallayarak aklındakileri dağıttı. Sonuçta takım arkadaşıydı ve Ayşe'ye ihtiyaçları vardı güçlü bir yarışmacı gibi duruyordu.
"Tamam o zaman geliyorum, bekle." Birlikte ellerinde battaniye kıyıya doğru gittiler.
Sahilde ağaçlar ve denizin arasında kalan dar bir kumsal alanı bulup oraya oturdular. Ayşeyi ufaktan bi titreme almıştı bu nedenle elinde getirdiği battaniyeyi hemen üstüne aldı. Poyrazda aynısını yaptı ve gözlerini kapayıp sesi dinlemeye başladı. Ayşe bi anlık Poyraz'a bakmıştı ama onun gözlerini kapayıp dalıp gittiğini görmek onda daha çok izleme isteği uyandırdı. Biraz daha Poyraz'a bakmayı sürdürdüğü sırada Poyraz ufaktan kıpraştı ve Ayşe hemen gözlerini okyanusa çevirdi. İyotlu okyanus havasını derin bi nefesle ciğerlerine aldı. Poyraz Ayşe'nin solunda oturuyordu ve Ayşe'nin açık saçları Poyraz'ın onun yüzünü görmesini engelliyordu. Poyraz istemsizce Ayşe'nin saçlarını geri çekme isteği duydu. İstemsizce sağ eli havaya kalkarken Ayşe birden ona dönüp saçını kulağının arkasına itti.
"İlk günün nasıl geçti?" Ayşe siyah iri gözlerini Poyraz'a dikmiş sorusunu cevaplamasını bekliyordu.
"Güzeldi diyebilirim, ayrıca seni de tebrik ederim gerçekten iyi yarıştın."
"Teşekkür ederim, sende öyleydin gerçekten başarılıydın."
İnce bi sessizlik oldu bi süre birbirlerine baktılar. Durumun garipleşeceğini düşünen Ayşe başını tekrar okyanusa çevirdi, bi yandan da konuşmasını sürdürdü.
"Gerçekten karşı takımdan başarılı olduğumuzu düşünüyorum ki zaten daha genciz daha dinamik olmamız gerekiyor ayrıca takımca birbirimize destek olup gruplaşmalardan uzak durursak daha sağlam oluruz bunun için de herkesin birbirine karşı açık sözlü olması gerekiyor yani ben böyle düşünüyorum." Ayşe hiç teklemeden tüm bunları sıralarken aklının diğer köşesinde de şu an bunları söylememe ne gerek var lafı neden uzatıyorum, çocuğun kafası şişti gibi şeyler dönüyordu. Poyraz dikkatli şekilde Ayşe'yi dinledikten sonra ona hak verdi."Ama bunu herkes yapamaz, insanlar aynı karakterlere sahip değil bi şekilde herkes başkaları için farklı duygular hissecek sevecek sevmeyecek ve buna göre hamleler yapacak." Poyraz 'sevecek' derken bir anlık Ayşe'ye bakmıştı.
"Peki senin nasıl karar verdin buraya gelmeye?"
"Kardeşim var İdil, senelerdir sürekli takip eder ve beni orada görmek istediğini hep dile getirir. Ben de doğal olarak programı takip ediyordum ve yine İdil'in ısrar ettiği bir gün neden olmasın ki dedim, ve şu an buradayım. Ya sen?"
"Ben de İdil gibiyim sanırım. Çok fazla izliyordum ve izlerken insanın aklına sürekli ben orada olsam ne yapardım bu parkurda daha iyi yarışırdım ya da bu atışları asla beceremezdim gibi şeyler geliyor. Ben de senin gibi 'neden olmasın' dedim ve başvurdum. Asım ve Nihal ilk söylediğimde çok gülseler de şimdi beni televizyondan izliyorlar." Poyraz'ın Ayşe'nin söylediklerinden en aklında kalan kısım Asım ve Nihaldi.
"Arkadaşların sanırım?"
"Evet evet. Nihalle senelerdir arkadaşız şimdi ise aynı üniversitede, Asımsa üniversiteden arkadaşım. Üçümüz çok yakınızdır."Ve yine bir sessizlik oldu. İnsan ilk defa tanıştığı biriyle bir yarışma içerisinde ne konuşabilirdi. Üstelik sadece ikisi kumsalda öylece oturuyorlardı. Özel konulara girmeden genel bi sohbet etmişlerdi ama bi noktada sessizlik oluyor birbirlerine bakıyorlar ardından ikisinden biri gözlerini muhakkak kaçırıyor.
Bi süre ikisi de gözlerini kapatıp dalgaları dinlediler, omuzları birbirine değiyordu ve ikisi de uzaklaşmak için bir hamle yapmıyordu. İkisi de acaba böyle durmam yanlış anlaşılıyor mu diye düşünüyordu. Kaç dakika geçti bilinmez ama Ayşe esnedi.
"Hadi Ayşe yatalım artık yarın gün doğduğu anda ayaktayız zaten."
"Haklısın, kalkalım o zaman."Poyraz hemen ayağa kalkıp Ayşeye ellerini uzattı. Ayşe bi an Poyraz'a baktıktan sonra ellerini tutarak ayağa kalktı ve üstlerini silktiler. Birlikte barakalara doğru yürümeye başladılar. İkisi de garip bir hissin tesirindeydi, ne olduğu anlaşılmıyordu ama bi yandan huzursuz ederken bi yandan iyi hissettiriyordu. Ayşe barakaya uzanmış gözlerini kaparken kendi kendine yarın için konuşmalar yapıyordu, kendisini dudaklarını oynatarak motive ediyordu. Ateşin ışığı altında yüzü açıkça görülen Ayşe'yi henüz gözlerini kapamış olan Poyraz ve Emin izledi. Emin açıkça gülümserken Poyrazda ufak bi tebessüm oluştu. Ve uykuya dalmak için battaniyeyi üstüne iyice örterek gözlerini yumdu.
***
Öncelikle hepinize merhaba✨
Kendimi burada böyle yazarken hem kimseye yazmıyor gibi hem de çok kişiye yazıyor gibi hissediyorum, garip.
Poyraz ve Ayşeyi Survivor yollarında beğeniyor ve destekliyorum. Bunu neden bir hikayeye dökmeyeyim ve izlerken isteyip alamadığımız momentleri hayali bir hikayede gerçekleştirmeyeyim ki diye düşündüm.Sizden ricam hikayenin gidişinde gerçek olaylara bağlılıklarım ne kadar olsun bunun hakkında yorum yapmanızı rica ediyorum. Aynı koşullarda ikisini nasıl görmek isterdik üzerinde tamamen kendi kurguladığım bi hikaye mi olmalı sizce yoksa gerçeğe daha fazla mı sadık kalmalıyım?
Yardımcı olursanız çok sevinirim, okuduğunuz için teşekkürler.✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz? | ayşe&poyraz
Teen FictionIssız bi adada kalan bir grup yarışmacı, hırsla azimle yapılan mücadeleler, kazanmaya odaklı insanlar... Ama bazen her şey hesaplandığı gibi gitmez. Açlık, yorgunluk, psikolojik mücadele bu adaya gelirken herkesin aklında olan ve hesaba kattığı zor...