1 Ay Sonra
Ateşin başında kazandığımız ödülden yaptığım pişiyi kızartmaya çalışıyorken bir çıtırtı sesiyle beraber daha etrafa bakmama fırsat olmadan tepemden aşağıya büyük iki dal düşmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.Başım zonklarken önümdeki tencerenin sola doğru devrildiğini gördüm, celallenerek tencereyi düzelteyim derken elimi yaktım ama tencereyi düzelttim. Yağın bir kısmı ve üç pişi kuma dökülmüştü, ne yapacağımı şaşırmıştım. Sesleri duyanların kimi ormandan kimi kumsaldan geldiler ve beni öylece yere oturmuş halde buldular. Poyraz paramedik diye bağırarak yanıma koştu bense acıdan gözlerim dolmuş halde ona bakıyordum. Poyraz dizlerinin üzerine oturup benimle konuşmaya başladı.
"Ne oldu?"
"Başım, ellerim..."
"Neresi tam Ayşe, söylemen gerekiyor."
O sırada Reşat araya girdi.
"Ha bu pişiler neden yerde?"
"Reşat abi şu an iki pişinin sırası mı, kız ağlıyor elleri yanmış."
Reşat içine doğru sessiz bir şekilde Poyraza "üç pişi" dedi. Ayşe sesi titreyerek
"Ağ-açla-r, dal dev-rildi" derken paramedik yanlarına geldi.Poyraz Ayşenin başını ve ellerini işaret etti. Paramedik yanıkların ciddi olabileceği endişesiyle gidip başka bir doktoru çağırmak için birini yolladı. O sırada Aleyna Ayşeye sarılmış saçlarının uçlarını okşuyordu.
"Tamam, emin ol ciddi bir şey yoktur. Ama sen neden tencereyi elinle tuttun ki?"
Ayşe şoku atlatmış acıyı daha sindirilir hale getirmişti artık daha rahat konuşuyordu.
"Ağaçtan dallar devrildiğinde başıma düştü biri, daha sonra tencereye de bir dalın düştüğünü ve devirdiğini fark ettim. O ödülü hepimiz hakkımızla kazanmıştık daha fazla ziyan olmasını istemediğim için yan dönmüş tencereyi düzelttim." Bir kaç kişi hariç herkes hayretle Ayşeye bakıyordu, Poyraz söze atladı.
"Yani sen bi kaç tane pişi için ellerini yaktın, önümüzdeki oyunları düşünmedin mi Ayşe? Ellerin böyleyken daha büyük ödülleri kazanma ihtimalimiz var mı sence?"
"Ne yapayım Poyraz o an telaşla ve kafama darbe aldığım için mantıklı ve uzun bi düşünce sürecim olmadı."Poyraz derin bir iç çekişten sonra arkasına baktı, o sırada diğer doktorun koşarak yanlarına geldiğini fark edip etraftakilere açılmalarını gerektiğini söyledi. Herkes ikişer adım geriye gittiklerinde doktor yanlarına varmıştı. Önce Ayşe'nin bileklerini tutup avuç içlerine baktı ve yanında getirdiği çantadan bir kaç krem çıkarttı. Ayşe'nin sakin olmasını kremin biraz yaktıktan sonra rahatlatacağını söyleyerek kremi yanmış yerlere sürmeye başladı. O arada doktorun yanında gelen paramedik ekibi hastaneyi arıyorlardı, bir kaç tetkik için hastaneye götürülmesi gerekiyordu.
Daha sonra doktor ayşenin toplu saçlarını tek el hareketiyle açarak başının belli noktalarına dokunup tam olarak nerenin acıdığını öğrenmeye çalıştı.Doktor ellerini Ayşe'nin saçlarında gezdirirken Poyraz o saçlara dalmıştı, ada şartlarında saçlarının böyle güzel olmasını anlamlandıramıyordu. Derken doktor elini saçlardan çektiğinde elinde biraz kan gördü. Daha dikkatli bakmak için ışığı alıp tekrar baktığında başım üst kısmında çok büyük olmayan bi yara oluştuğunu fark etti. Bu sırada kanı gören yarışmacılar gözlerini belerterek birbirlerine baktılar.
Daha sonra sedye geldi, Ayşeyi alıp götürdüler.Reşat hala yerde kalan üç pişiye bakıyordu
"Bunları sudan mı geçirsek acaba, ziyan oldu pişiler."
Steven sinirle Reşata baktı, zaten arkadaşının başına yeterince dert gelmişti üstüne bizim için elini yakmıştı hala neyin hesabını yapıyordu bu adam.
"Reşat abi şu an pişinin sırası mı gerçekten. Tamam düşenler benim hakkım olsun ye sen yine kendi hakkını."
Poyraz araya girme ihtiyacı hissetti.
"Ben aç değilim Steven sen ye benim hakkım olsun."Poyraz'ın bu şekilde Ayşeyi savunması başta Reşat ve Hanzade olmak üzere neredeyse hepsini rahatsız etmişti. Hanzade araya girdi.
"Poyraz sen oyun kazanıyorsun en çok senin ihtiyacın var besine, sen yemezsen olmaz."
"Bu şekilde değerlendirecek olursak sanırım senin yememen gerekiyor Hanzade?"
Aleynanın bu sözünden sonra Hanzade tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ki doktor geri geldi."Birinin Ayşe'nin yanında olması gerekiyor, kim gelecek?"
Poyraz birden "ben" diyerek atıldı. Herkes garip gözlerle ona bakıyordu.
"Poyraz oyuna gideceğiz Ayşe yok, sende olmazsan nasıl mücadele edebiliriz? Başka biri gitsin."
Poyraz, Yunus Emreye ters bir bakış attı ama içten içe Yunus'un haklı olduğunu da biliyordu. Susmayı tercih etti. Sonra bir sessizlik oldu, kim gidecekti.
"O en yakın arkadaşım ve desteğe ihtiyacı var yanında istediği biri olması gerekiyor, ben gideceğim."Aleynaya bir kaç kişi itiraz etse de en sonunda Aleyna doktorla beraber hastanenin yolunu tuttu. Kalanlar ise barakalarına döndüler ve konu hakkında konuşmaya başladılar.
Yarım saat sonra oyun alanına gitmek için toplandılar ve tekneyle yola çıktılar.
Ezici bir mağlubiyetten sonra hepsi yüzleri asılı adaya geri döndü. 10-4 kaybetmişlerdi.
Poyraz çıktığı iki oyunu alamamış Ayşe ve Aleyna'nın olmaması da takımı kötü etkilemişti.Kimse kabul etmese de herkes bu iki kadının takım için ne kadar önemli ve gerekli olduğunun farkındaydı.
__________
Merhaba, uzun bi aradan sonra yeni bölümle geldim, konu yavaş ilerliyor ve bölüm kısaydı biliyorum ama birden aralarında büyük şeyler oluşturmaktansa zamanla ilmek ilmek oluşan bi aşk hikayesi okumayı ve yazmayı tercih ederim açıkçası. Bu sebeple bu yol üzerinde ilerliyorum.
Bu arada videonun güzelliği...Yorumlarınız benim için çok kıymetli, bu sebeple fikirlerinizi esirgemezseniz çok sevinirim, sevgiyle kalın...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz? | ayşe&poyraz
Fiksi RemajaIssız bi adada kalan bir grup yarışmacı, hırsla azimle yapılan mücadeleler, kazanmaya odaklı insanlar... Ama bazen her şey hesaplandığı gibi gitmez. Açlık, yorgunluk, psikolojik mücadele bu adaya gelirken herkesin aklında olan ve hesaba kattığı zor...