Palmiyeler... Ayşe'nin gördüğü tek şey bunlardı. Şafak vaktinde herkesten önce uyanmış barakanın tavanındaki palmiyelere bakıyordu ve aslında zihni bomboştu. Sonra aklına elleri geldi, neyse ki durumu iki gün içinde toparlamıştı evet hala canı yanıyordu ama uygulanan tedavi kremler işe yaramıştı. Artık oyunlara çıkabileceğini düşünüyordu takıma katkı sağlayamamak onun için canının acısından daha sinir bozucuydu. Üstelik açtı da, son üç oyunu kazanamamışlardı ellerinde sadece erzakları vardı. Bunları düşünürken oyunlar sırasındaki Poyraz'ın ona tavırları aklına geldi, garip. İçinde bir ürperme oldu Poyraz'ın kendisine sarıldığı anı hatırladığında gelmişti bu ürperme. Ne çok yardımcı olmuştu bu son günlerde ona... kendisi oynayamadığı için benchte sağlayabildiği tek destek bağırmaktı ve sesi kısılmıştı Ayşe'nin. Poyraz ise kazandıkça özellikle Ayşe'nin yanına gidiyor alnını alnına dayıyor Ayşe'nin başını uzun ince parmaklı elleriyle tutuyordu. Ayşe o anda hiçbir şey yapamadığını anımsadı. Öylece kalakalıyordu sadece istemsiz bir gülümseme yayılıyordu ikisinin yüzüne de. Sonra kavgalarını düşündü. Poyraz'ın kendisine olan bu çıkışları olmasa benden hoşlanıyor olabilir mi diye düşünürdü. Ama yok, o kadar söylediklerinden sonra niye öyle bir hissi olsun; öyle bir hissi varsa neden onunla kavga etsin gereksiz sebeplerden. "Offf" dedi sesli bir biçimde içi daraldı, kafası karıştı bunları düşündükçe.
Poyraz Ayşe'nin oflama sesini duymuştu, canı mı acıyor diye düşünmekten alamadı kendini. Gidip sorsa mıydı nasıl olduğunu, ama herkes uyuyordu kalkarsa çok ses çıkarabilirdi ve saat çok erkendi. Bir yandan da çok merak ediyordu, Ayşe iyi miydi? Kendisi gibi onun da uyanık olduğunu bilmiyordu, yine ikisi baş başaymış gibi hissetti. Sanki kimse yoktu kimse uyumuyordu ikisi ilk gün oldukları gibi sahil kenarında birliktelerdi ve sessizlik vardı. O günden itibaren Ayşe'yi tanıdıkça tanımak istiyor bir yandan da bu histen dolayı kendinden nefret ediyordu. Bu ıssız adada açlık ve sefalet içinde düşündüğü şey bu genç kadın olmamalıydı. Ayşe genç bir kadın diye düşündü. Ona çok ters davrandığı zamanlar olmuştu ve bunu neden yaptığını bilmiyordu bir dürtü gibiydi bu onun için. Sanki ilkokulda sevdiğin kızın örgülü saçlarını çekiyordu, öyle bir his uyandı bu duruma benzetti içinde bulundukları hali. Tabi kendisinin bu çocukça davranışlarına Ayşe sandığından çok daha olgun yaklaşmıştı ve bu durum kendisine bile itiraf etmese de onu bir utandırmıştı. Ayşe garip diye düşündü, yemek için kurşun atar kurşun yerdi, doğal bir komikliği vardı hatta bazen utanıyordu Ayşe'nin içine düştüğü halleri görünce ama iş ciddileştiğinde ondan azimlisi yoktu hırslıydı ama kindar değildi ve bu nasıl olabilirdi ki. Kendisinin kindar biri olduğunun farkındaydı ve ona göre bu gerekliydi. Kindar olmamak aynı hançeri birden çok kez yemekti onun için ve bu en basit tabirle saflık olurdu. Derken çıtırtılar duydu. Gözlerini yeni uyanmış gibi kamaştırıp elleriyle sıvazladı ve sesin geldiği yeri tespit etmeye çalıştı, Steven ve Hanzade'nin uyandığını görünce burkuldu. Çünkü içten içe sesin Ayşe'ye ait olmasını istiyordu.
___________________
Kısa ve çıtır bir bölüm oldu umarım seversiniz, bölümlerin uzun aralıklarla gelmesinin sebebi içime sinmeyen bölümleri ya da yazıları paylaşmak istemememden kaynaklanıyor, beni mazur görün.
Kendinize çok iyi bakın, oylar Ayşe'ye güzel kızımızı da birinci yapalım. 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biz? | ayşe&poyraz
Novela JuvenilIssız bi adada kalan bir grup yarışmacı, hırsla azimle yapılan mücadeleler, kazanmaya odaklı insanlar... Ama bazen her şey hesaplandığı gibi gitmez. Açlık, yorgunluk, psikolojik mücadele bu adaya gelirken herkesin aklında olan ve hesaba kattığı zor...