4

939 96 18
                                    

Ertesi sabah Arthur, ne kadar içtiğini düşünülürse garip bir şekilde iyi hissediyordu.Kapısının çalma sesiyle ayağa kalktı.Gözleri odanın ortasında duran Merlinle buluştu,ikisi de aynı derecede şaşkındılar.Merlin sonunda kapıyı açtı ve yüzünde parlak gülümsemesi olan Leydi Essyllt ile karşı karşıya geldi.

"Lordumla özel bir görüşme yapabilir miyim lütfen?"

Arthur, neler olduğundan tam olarak emin değildi,Merlin'e onları rahat bırakmasını işaret etti. Şimdi yataktan çıkmış ve hala gece kıyafetleri içinde,kadını masada oturmaya davet etti,kahvaltı hazırdı.Son günlerde mükemmel bir hizmetçi gibi görünen Merlin'den çok etkilendiğini söylemeliydi,çok şaşırmıştı.

"Sadece söylemek istedim,seninle güzel bir akşam geçirdim ve daha sonra bir yürüyüş için bana katılmak isteyeceğini ummuştum." sesi aşırı tatlı ve yumuşaktı,Arthur rahatsızlığını gizlemek için elinden geleni yaptı.Kadınların onunla flört etmesini asla takdir etmezdi,çünkü büyük olasılıkla unvanı için bunu yaptıklarını biliyordu.Çileklerini yemeye devam etti, Merlin'in mevsim başladığında ona biraz yemeyisini hatırlatmıştı ve sabahları yediği en sevdiği meyveydi.

"Leydim bu büyük bir zevk olurdu, ama korkarım dün akşam size yanlış bir izlenim verdim." Gelecekteki eş adayı olabilecek birilerini geri çevirmek onun için çok kolay hâle geliyordu ve bir an öyle birini bulup bulamayacağını merak etti. Ama yıllar boyunca tanıştığı kadınların hiçbiri, cazibesi ne olursa olsun, kalbine giden yolu bulamamıştı.Meyvelerden birinin suyu tuniğine değince zihinsel olarak Merlin'den özür diledi.

Kadın hafifçe kaşlarını çattı ama sakinliğini korudu.Daha önce bir iksiri hiç başarısızlığa uğratmamıştı,ancak Prens açıkça onun kişiliğiyle ilgilenmiyordu.Tavırları için özür diledi ve odadan çıktı,bir sonraki iksirin malzemelerini aklında topladı.

Arthur iç çekti ama olayı çabucak unuttu.Merlin kısa bir süre sonra odaya geri döndü,muhtemelen koridorda Leydi'nin gitmesini beklemişti.İki adım attı ve yargılayıcı bakışlarla kollarını kavuşturdu.Arthur'un bakışları Merlin'i takip ederek beyaz gömleğindeki parlak kırmızı lekeyle buluştu.

"Seni iki dakika yalnız bırakıyorum ve sen nasıl yiyeceğini unutuyorsun."Boynundaki atkısını açarken sarışına doğru yürüdü.Mavi kumaşın ucunu su kabına batırdı ve pisliği temizlemeye çalıştı.Arthur,göğsünde adamın nefesinin sıcaklığını hissedebiliyordu ve tüm vücudu tepki vererek uzuvlarına elektrik benzeri dalgalar gönderiyordu.Dağınık koyu saçlar orman,temiz çarşaf ve tarif edemediği tipik bir Merlin gibi kokuyordu,o koku içinde kendini kaybetti.Merlin odaklanmıştı,dilinin ucu dudakları arasında hapsolmuş,çilek kalıntılarını nazikçe siliyordu.

Prens,Merlin'in eğik çenesini yumuşak bir şekilde kaldırmadan önce ne kadar öyle durduklarını bilmiyordu.Merlin itiraz etmedi,kraliyet gümüş yüzüğünün çenesinde bıraktığı soğuk hisse özlem duydu.

Kapının çalınmasıyla rahatsız edilirken anı bozuldu.

"Efendim,Kral varlığınızı istiyor."

Arthur boğazını temizledi ve nöbetçiye yakında orada olacağını söyledi.

The Promised FutureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin