10

118 15 91
                                    

Dirseklerimi dizlerime yaslayıp biraz öne eğildim ve Felix'e baktım.

"Garip olduğunu biliyorsun değil mi?" dedim.

"Ben mi? Bazı insanlar da bunu dedi ama çokta önemli bir şey değil bence. Ayrıca seni yargılamamı mı istiyorsun? " deyince hızla kafamı olumsuz şekilde salladım.

Chris dört kahve ile gelince tepsiden iki tanesini alıp birini Rosé'ye verdim. Arkama yaslanıp sıcak kupayı elimi ısıtması için iki elimle kavradım.

Felix kahvesinden bir yudum alıp."Chris ile ne zamandır arkadaşsın Lisa, Rosé'yi tanıyorum ama senden daha önce bahsetmedi bile." dedi rahat bir şekilde.

Arkadaş mıyız?

Chris benim yerime konuşup "Çok uzun zaman olmadı, Rosé sayesinde tanıştık. Anlatmaya zamanım olmadı." deyince onu başımla onayladım.

Felix'e olaylar ile ilgili bir şey söylememesi rahatlatmıştı.

"Anladım o zaman siz nasıl tanıştınız?" dedi Felix merakla cana yakın ve konuşkan biriydi. Konuşunca insan istemedende olsa ona ısınıyordu.

"Lisa benim ile aynı okuldan, ortak derslerimizde var oradan tanışıyoruz." dedi Rosé üstü kapalı bir şekilde.

"Peki neden buradasınız?" deyince istemsizce gerildim.

Chris boğazını temizleyip "Felix misafirlere neden geldin diye sorulmaz çok ayıp hayatım." deyince Felix onu onaylayıp kahvesini yudumladı.

Bende kahveden bir yudum alırken Felix "Ne zamandır çıkıyorsunuz?" diye sorunca kahve boğazıma kaçtı.

Neden bu kadar heyecanlandım.

Birkaç kere öksürüp Rosé'ye baktım. Cevabı onun vermesi gerekliydi. Ama boş gözler ile bana cevap bekler gibi bakıyordu.

Ne demeliyim?

Sevgili değildik. Sanırım.

Derin bir nefes alıp "Biz çıkmıyoruz." dedim hızla, Rosé'ye bakınca suratının düştüğünü gördüm.

Gerçekten mi ya?

Felix kaşlarını kaldırıp " Öyle mi çok yakışıyorsunuz, birde Rosé'nin ormandaki cevaplarından sonra ben-" diye konuşurken Rosé ayağa kalktı ve "Felix çıkmıyoruz, kapat konuyu." dedi ve kahveyi yere, koltuğun kenarına bırakıp yatak odasına gitti.

Yanlış bir şey mi söyledim?

Felix Chris'in kötü bakışlarından kurtulmak için "Gerçekten benim suçum değil, aralarındaki ilişkiyi bilmek istedim." dedi masumca. Sanırım benim suçumdu.

Kahveyi bırakıp yatak odasına gittim ve kapıyı tıktıkladım. İçerden onaylayıcı bir ses gelince yavaşça içeri girip arkası dönük bir şekilde oturan Rosé'yi gördüm. O görüntüsü bile içimi acıtmıştı.

Kapıyı kapatıp yanına gittim ve yavaşça yatağa oturdum. Yüzüme bakmatınca yanında duran elini avuçlarımın içine alıp "Rosé yanlış bir şey mi söyledim?" dedim gözlerine bakarken.

Sevgili değiliz sonuçta.

Rosé gözlerime bakmadan "Hayır yanlış bir şey yok, ben sadece aptalca şeyler düşündüm." dedi elini avuçlarımdan çekerken. Sesinden kırıldığı belliydi.

Ama ne dememi bekliyordu ki? Sevgili değildik ve böyle bir şeyi hiç konuşmadan olura getirmek istemiyordum.

"Rosé gerçekten aptalca bir şey düşünmedin sade-" derken sözümü parmağı ile beni susturarak kesti. "Lisa gerçekten anlıyorum." dedi bu kez gözlerime bakıyordu, üzüntüsü içime işlerken boğazımda bir yumru hissettim.

Savior l chaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin