eleven

730 61 169
                                    

Yeonjun's pov :

Kamp alanı mıdır nedir oraya geldiğimizden beri Soobin'i yanıma hapsetmiştim, sinir, hüzün, rezillik ve diğer her şeyi bir arada hissediyordum. Hem herkesin içinde salak gibi bağırmıştım, hem salak gibi Beomgyu'nun kalbini cinsel bir şeyle kazanabileceğimi sanmıştım, hem de kendimden soğutmuştum.

"Olmuyor Soobin her şeyi denedim amk olmuyor ne yapsam geri tepiyor napayım?"

"Geri tepmesi çok normal hyung. Afedersin ama yüzsüz gibi gidip eski sevgilinle yatıyorsun, sonra da Beomgyu'ya ne anlatmayı düşünüyorsun ki?"

"Yatmadık amk! Ayrıca sen neden Beomgyu'yu tutuyorsun? Az hyungunun yanında olsana şerefsiz."

"Ben kimseyi tutmuyorum, gerçekleri söylüyorum."

Hyuka'yla çıkmaya başladıklarından beri Soobin yaptığım her şeye ters bakmaya başlamıştı. Artık gerçekten hatanın bende olduğunu düşünmeye başlayacaktım.

"Ne yapmamı bekliyorsun o zaman? Mesaj atıyorum engelliyor, arıyorum numarayı blokluyor, yanına gitmeye çalışıyorum, kaçıyor. Daha nasıl yaklaşabilirim? Radyoya çıkayım diyeceğim kanalı değiştirir, o derece nefret ediyor benden. Ayrıca yanında Chan'ı var şu sıralar."

"Konuşmaya zorla diyemem, birkaç gün konuşma. Bir kendinize gelin ikiniz de, düşünecek çok şeyiniz var ikinizin de belli."

Soobin konuşurken çok da dinlememiştim onu. Aklımda sürekli Beomgyu dönüp duruyordu, harbiden ona ne anlatacaktım ki? Tek bildiğim bunları Beomgyu'ya yaşattığım için üzgün olmamdı ama neden? Sadece birkaç kez yatmıştık o kadar. O halde neden onun kalbini almak benim için bu kadar önemliydi ki? Sanki onunla konuşmazsam hayatımda bir şeyler eksik gidecekmiş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyorum.

"...Ya da belki yalvarmaya devam edersin, o da artık bıkıp seni dinler."

Soobin'in anlattığı hiçbir seyi dinlemediğimi fark ettim. "Ne?"

"Diyorum ki ters tepmezse birkaç kez daha dene şansını, ama ne anlatacaksın?"

Kafamı ellerim arasına aldım. "Bilmiyorum ama bu durum çok canımı sıkıyor." Soobin'in yaptığı tek şey ise resimlerimle dudaklarını birbirine bastırıp burukça gülümsedi. "Hallolur hyung, bu kadar endişelenme. Sadece sinirinin biraz soğuması gerekiyor." İç cekip kafamı salladım. Yapabileceğim hiçbir şey de yoktu zaten.

~

Otel gibi bir yere geldiğimizde tanımadığım kişiyle kalmak yerine dışarı çıktım. Akşam olmak üzereydi ve ben merkeze doğru ilerliyordum. Biraz küçük gözükse de sokaklar birçok yere açılıyordu, açıkçası kafa karıştırıcıydı.

Her şey kafa karıştırıcıydı, kolumdan tutulup dar bir çıkmaz sokağa güçle çekilene kadar. Kalbimin hızı artarken kendimi kurtardım ve beni tutan kişiye baktım.

"C-Chan hyun-"

"Sus aptal herif." Chan hyung lafımı kestiğinde ben hâlâ şaşkındım. Geriye bir adım attım, ne olur ne olmaz Chan hyung beni bir yumrukta bayıltırdı.

"Seni dövmeye gelmedim. Konuşmaya da gelmedim."

Kaşlarımı çattım. "Ne için geldin peki?"

"Seni uyarmaya geldim."

Vücudum titrerken hâlâ aklımda olan bir şey vardı. Beomgyu.

"Konuyu biliyorsun zaten. Beomgyu'dan uzak dur." Dedikleriyle gözlerimi yere indirdim, o da bu sırada yanımdan geçip gitmek üzereydi..

i think i'm in love with you, yeongyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin