Sera, biraz önce kamera kayıtlarını istemesinde ne kadar haklı olduğunu düşündü. Feza'nın dediği güne bakması lazımdı. Kendisi öyle bir günü kesinlikle hatırlamıyordu. Kaldı ki Şeref'ten hiç hoşlanmaz, baş başa kalmamak için elinden geleni yapardı. Şeref ile Yüksel'in de bir ilgisi olabilir miydi? Kurmaca büyük bir oyunun içinde olabilirler miydi?
"Gülüm?"
Kolundaki dokunuşla kendine geldi.
"Ne? Yani şey... efendim?"
"İyi misin?"
"Evet, kesinlikle."
"Hiç belli olmuyor Sera bu."
"İyiyim dedim Feza, önüne bak sen."
"Tamam, öyle yapıyorum."
Feza parkta yaptığı gibi ağzından bilmeden bir şeyler daha kaçırabilir miydi ki? Ağzını ara ara arasa işine yarar gibi duruyordu.
"Nereye gidiyoruz biz? Açım derken şaka yapmıyordum. Uzak olmasın."
"Geldik güzelim. Park edeyim, gireriz içeriye."
Kafasını sallayıp gördüğü boş yeri Feza'ya gösterdi.
Feza oraya park ettiğinde beklemeden araçtan çıkıp küçük lokantadan içeriye girdi. Terasına geçip gözüne kestirdiği masaya oturdu. Feza karşısına oturduğunda çatık kaşlıydı.
"Sera neyin var senin? Niye beklemiyorsun?"
"Sevmiyorum beklemeyi."
"En azından yavaş mı yürüseydin?"
"Feza çok konuşmazdın sen önceden ya..."
"Tamam Sera sustum."
Yanlarına gelen garsona kahvaltı menüsü istediklerini söyleyip önden gelen çaylarını yudumladılar.
Sera'nın da Feza'nın da aklından tonlarca şey geçiyordu.
Feza, Cihangir'e çok kızmıştı ilk duyduğunda ama şu an Sera karşısında oturuyorsa Cihangir sayesindeydi.
Benden nefret etmesi mi yoksa nefes almıyor oluşu mu?
Diye düşündü. Kesinlikle nefret etmesini seçerdi. Yaşasın yeterdi ki şükür yaşıyordu.
Sera'nın aklından daha da fazla şey geçiyordu. Feza'yı düşünecek hâli dahi yoktu. Bu işi çözmeden içi rahat etmeyecekti.
Ablam yıllarca annem ve benim için çalışıp çabalamışken üstüne geçmişin yükünü taşırken Yekta ile uğraşmışken daha da fazlası için yalnız olmamalı. Yüksel şerefsizi onu böylesine çok etkiliyorken bu işi ablama bırakmamalıyım.
Kahvaltılıkları geldiğinde ikisi de bakışlarını denizden aldı. Karınlarını doyurduktan sonra mahalleye geri döndüler.
Sera bir saniye beklemenin dahi kötüye gittiğini fark etmişti. Soluğu Fatihhan'ın yanında aldı.
"Hadi gidiyoruz."
"Lan nefes nefese kalmışsın. Bir otur önce. Nereye gidiyoruz?"
"Vakit kaybedemem Fatihhan, kamera kayıtlarına acil ihtiyacım var. Usb'm yanımda bana aktarman gerek. Burak nerede? Bizden önce gitsin de boşaltsın."
"Ararım şimdi Burak'ı, halleder. Ben üstümü değiştireyim o sırada. Sen de bir su iç."
Kafasını sallarken giden Fatihhan'ın arkasından tekrar bağırdı.
"Aradın mı Yücel abiyi?"
"Aradım. Yarın gece gelin alın dedi."
"Tamamdır, sağ olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK MAHALLESİ (Mahalle Serisi 2)
ChickLitBir mahalle kalplerinde yara iki kızın dönüşünü nasıl kabullenirdi? Peki o kızların gidişi hiç de sanıldığı sebepten değilse?