MELEK'TEN
Sabah sabah bağrış sesleriyle uyanmanın anormal olduğu mahallelerden birinde yaşamak hiç denk gelmemişti şimdiye kadar. Apar topar sabahlığımı geçirip aşağıya indim. Cihangir ile Yekta birbirine girmiş vaziyetteydi.
Miraç, Yekta'nın yanındayken; Feza da Cihangir'i tutmaya çalışıyordu.
"N'oluyor burada? Derdin ne Cihangir sabah sabah?"
"Kim lan bu it? Benim kendi mahallemde, kendi sokağımda, birine hesap sormam ne zamandan beri tuhaf karşılanıyor? Ne zamandır beri benim semtimde başkası tutuluyor?"
-hak etmediğini biliyorum sevdiğim, benim için göze aldıklarını unutmuyorum.Şimdi olanların zoruna gittiğinin de farkındayım ama olması gereken bu birtanem-
Aklımdakileri silkeleyip Yekta ile Miraç'ın önüne geçtim.
"Cihangir bu saatte kimse bizim yüzümüzden rahatsız olmak zorunda değil, hadi evine git."
"Melek, yapma bunu."
-Özür dilerim cantanem-
"Evine git Cihangir."
Yüzündeki ifade, gözlerinden geçen tüm kelimeler... Ne demek istediğini de neyi sorguladığını da görüyordum. Seni hep senden daha iyi tanıdım Cihangir. Ömürlük sevdam.
İzlenilme hissi ile çok fark ettirmeden sokağın başına baktım.
Oradaydı yeni avım ve biz fark etmeden de olsa oyunun ilk perdesini gözler önünde oynamıştık.
"Duymadın mı Reis beni, evine dön. Kapımın önünü meşgul etme, misafirime kötü davranma. Yapma ki karşında beni bulma."
Cihangir bu kadar ileri gidemeyeceğimi adı kadar bildiğinden bir şeyler döndüğünü anladı ve biraz önce baktığım yere bakmak adına hareket etti usulca. Ama buna izin veremezdim.
"Kime diyorum Reis?"
Cihangir gözlerimin içine baktığında kafamla onayladım. Anlamıştı Yüksel'in geldiğini ve son söylediklerimi bilerek yaptığımı.
"Bu burada bitmedi Melek Hanım ve sen Yekta, illaki Melek'in arkasına sığınmadığın anı bulur, ecelin olurum."
Yekta da bu sözler üzerine atılacağında engel olup koluna girerek eve kattım.
"Ben bu Cihangir'i öldürürüm Melek."
"Hiç bir halt yapamazsın."
"Herkesin içinde bana dediklerini duymadın sanırım. Ben ne ondan kaçabilecek biriyim ne de bir kadının arkasına saklanacak."
Gurur yapmış abicik.
"Emin ol o da bunun farkında."
"O yüzden mi sana sığındığımı dillendirdi."
"Bilerek yaptı. Yüksel köşede izliyordu."
Yüksel'in adını ağzıma almamla salondaki herkesin ilgi odağı oldum.
"Demek dediğiniz şey işe yaradı. Yekta'yı duydu ve geldi."
Miraç'a kafa sallayıp devam ettirdim.
"Cihangir'le ikimizde fark ettiğimizden onun gözü önünde daha da birbirimize girdik. Yüksel'in aklına benim her şeyi bildiğim gelemez bile artık. Yani her şey plana uygun maailem, tıkır tıkır."
Dışımdan gülücükler yağdırıp içten içe Cihangir'i düşünerek odama çıktım yine. Perdeyi aralamadan evlerine baktım. O da penceredeydi. Elinde sigarası sokağa bakakalmıştı. Onun yanında, kendi evimde kalan erkeği savunmuştum. Ne gururuna yedirebilecek ne de kıskançlığını engelleyebilecekti. Ve zoruna giden noktalar da vardı elbette. Kendimi onun yerine koyduğumda hak vermiyor da değildim. Ben biri için kendimden bile vazgeçeceğim, o her şeyi tam tersi şeklinde bilse de buna katlanarak onu korumaya ve sevmeye devam edeceğim her şey açığa çıktığında o yine benden uzak kalacak, nankörlük edecek. Ben Cihangir olsam, Melek'e çok kızardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK MAHALLESİ (Mahalle Serisi 2)
ChickLitBir mahalle kalplerinde yara iki kızın dönüşünü nasıl kabullenirdi? Peki o kızların gidişi hiç de sanıldığı sebepten değilse?