Beş

122K 795 145
                                    

Bölümlerin aralarının fazla uzun olduğunu biliyoruz. Fakat bu hikayeyi iki kişi yazıyoruz ve burada devreye iki özel hayat giriyor. Uzun açıklamaları ikimizde sevmiyoruz fakat bizi buna zorladınız.

Biz elbette eleştriyede açığız fakat hiçbiriniz kalkıpta haddini aşan tümcelerle, cümlelerle gelemez bize. Okurumuz olduğunuz için bize hakaret etmenizi ya da emirler vermenizi asla alttan almayız. Ahlaki bakımdan da bizce çok yanlış. İki tarafında ehemmiyeti için herkes haddini ve sınırlarını bilsin isteriz.

Bölümlerin aralığına gelince, ikimizde lise öğrencisi olduğumuzdan yazabileceğimiz en kısa zamanda yetiştirmeye çalışıyoruz. Tatilde bölüm gelecekti fakat bir takım aksilikler oldu, her zaman olabiliyorda. Çünkü hepimiz insanız. Lütfen daha seviyeli bir konuşma tarzı kullanın tek temennimiz bu.

Bölüm gelme sıklığına derhal bir el atıyor ve bu işi düzene sokmaya çalışıyoruz. Merak etmeyin, bekletme süremizi elimizden geldiğince kısaltacağız. Çok merak ettiğinizi ve hikayeyi sevdiğinizi de biliyoruz. Çok teşekkür ederiz. Umarım sözcüklerimizi yanlış yorumlamaz ve biraz empati yaparsınız.

Multimedia ve bölün şarkısu var. Bölüm şarkısı "All Time Low Therapy", iyi okumalar.

İyi okumalar ve iyi günler

#ÖzgecanAslan

Sabah kendini belli edip, gözüme gözüme güneş ışığını sokuyordu. İçimden "Benimde sokacak güzel şeylerim var ama kullanmıyorum." diye sayıkladıktan sonra hafifçe araladım gözlerimi. Bir kadın kolumu yastık sanmış, iyice sarmalamıştı. Başta bu evimde bir kadının ne işi olabileceğini sorgulamış olsam da, yanımda Semele diye seslendiğim vahşi kadının uyuduğunu hatırlayarak kıpırdamaktan vazgeçtim.

Kollarımı ahtapot gibi sarmamış olsaydı eğer çok daha rahat hareket edebilecektim tabii ama bu küçük yılancık tüm hareketlerimi kısıtlamıştı. Normalde olsa asla umursamaz kalkardım fakat bu vahşi, elimi ayağımı bağlamışa benziyordu. Lanet olsun ki bu ayrıca sinir uçlarıma dokunuyordu. Beni deli eden kışkırtıcılığı yetmezmiş gibi çıplak bacakları tenime nüfuz ediyordu.

"Lütfen... Lütfen bırakma beni." Diye mırıldandığında gözlerimi yüzüne diktim. Geçen gün onu aldatan şerefsizden mi bahsediyordu? Ondan bahsediyor olamazdı! Böyle bir kızın öyle şerefsizler için üzüleceğini düşünmüyordum.

"Baba..." dediği an düşündüklerimden pişman oldum. "Bırakma beni baba..."

"Uyan güzelim, rüya. Kötü bir rüya sadece aç gözlerini." Diyerek başını kolumun üzerinde büyük zorluklarla kaldırıp onu göğsüme çektim. Onu sakinleştirmek için bir şeyler mırıldandım. Aniden gözlerini açtığında ilk başta nerede olduğunu kavrayamadı. Onu daha sıkı sarıp "Şşt geçti." Diye mırıldandım. Fakat bilmiyordum, geçen neydi?

---

İş yerinde oldukça sıkıcı bir iş günü daha geçirmekteydim. Başımı gömdüğüm koca bir ihale vardı ve bunu kazanmamız gerekiyordu. Bu ihalede nefret ettiğim Nicholas'ta olduğundan dolayı normalde olduğundan daha düzenli ve özveriliydim. O adama tek bir iş dahi kaptırmayacaktım! Ki zaten kendileri buna alışkındı. Şimdiye kadar beş yıldır girdiğimiz her ihalede ben galip çıktım fakat beyefendinin pes edememek gibi kötü bir özelliği vardı. Hadi oradan piç kurusu, şuna yediremiyorum demiyor da...

Daha istekli gömdüm başımı işime. Daha bir şehvetle çalıştım. O şerefsize o hazzı tattırmamak adına elimden gelenin fazlasını yapmaya hazırdım zaten.

Sonunda pes edip masadan kalktığımda aklımda dönen tilkiler, alt taraftaki şişkinliğin inmesi için planlar yapıyorlardı. Telefonumu elime alıp, geçenlerde bir barda tanıyıp da bir güzel becerdiğim Erica'yı aradım. İlk çalışta açmasından, zaten bunu beklediğini anlamak zor değildi.

Acı Tutku Aşk +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin