Selaaam!
Yeni bir kurgu için çok heyecanlıyım.😌Seveceğinizi umuyorum.Bölüm sıkıcı gelebilir ama ilk bölümler genelde sıkıcı olmaz mı?Sabırla bitirip diğer bölümde görüşmeyi umuyorum.😳
Satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen🙏
Keyifli okumalar...
"Neden bu kadar çok araba var?"
Avukat ciddi bir şekilde üç sıra dizili arabalara baktı.Arabalardan çıkmış olan takım elbiseli ve oldukça ketum adamlara bakarken "Güvenliğiniz için Yasemin hanım." dedi.
Kaşlarım şaşkınlıktan çatarak avukata döndüm. "Annem büyükbabamın çok zengin bir iş adamı olduğunu söylemişti ama koruma gerektirecek kadar olduğunu bilmiyordum." dedim.
Avukat işinin gereği olduğu için ifadesiz bir yüzle bana baktı."İsterseniz daha fazla bekletmeyelim."
Kafamı sallayıp öndeki arabanın arka koltuğuna geçtim.Avukat diğer tarafa oturduğunda kapılarımız takım elbiseli adamlar tarafından kapatıldı.Arabanın hareket etmesi için benim iki valizimi yerleştirmekle meşgullerdi.Avukata dönüp "Ev çok uzak mı?" dedim.
"Evet, yol uzun." dedi.
Havaalanından ayrılırken annemin hiç bilmediğim memleketini izledim.Yolların akıcılığını gözümü kırpmadan, sessizlik içerisinde seyrettim.Hava kapalı, farklı bir mimari, farklı bir yaşam tarzı.İtalyan mimarisini bu kadar yakından görmek çok tuhaf hissettiriyor.Hoş, annemin çocukken bana sürekli İtalya anılarından bahsederdi.Ben bunlarla büyüdüm.Düşlerimde canlandırdıklarımdan farklı olsalar da gözlerimin önüne hep onlar geliyor.İnsan canlı görmeyince , büyüyene kadar ezberinde kalıyor.
Caddelerden sıyrılan yol, boş arazilerle çevrili bir yola girdiğinde kaşlarım istemsizce çatıldı.Avukata dönüp "Yaklaştık mı?" dedim.
"Evet."
Sorulardan hoşlanmıyor. Umursamayıp tekrar dışarıyı seyretmeye başladım.Evet, annem yıllar önce kaçıp gittiği evini çok anlattı.O evi görmek içindekileri görmekten daha çok heyecanlandırıyor.Çünkü annem devasa bir yapıttan bahseder gibi bahsetmişti.Her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattırdı.
Araba durduğunda dikelip önüme döndüm.Bu kadar meraklı gözükmek istemediğim içindi.Araba büyük ama cidden çok büyük bir demir kapıdan geçti.Parmaklıkları ve kenarlarında iki aslan heykeline kadar siyah.İçeri geçtiğimizde de araba bir bahçe için uzun bir yol katetti.Evet, annem bahçesinin çok büyük olduğundan da bahsetmişti.Araba durduğunda şoför önce avukatın ve sonra benim kapımı açtı.Arabadan yavaşça inip çevreme baktım.Çünkü bu kadar insan çok fazla.Siyah takım elbiseli adamlar bahçede karınca sürüsü gibi duruyorlar.Neden bu kadar korunaklı?Annem bana bu ayrıntıdan hiç bahsetmedi.İçimde oluşan tedirginlik canımı sıkmaya başladı.Yanlış eve gelmiş olabilir miyiz?Ama kapıdaki detaylar annemin anlattığı gibi.
"Yasemin hanım."
Avukatın seslenmesiyle şaşkınlığımdan sıyrılmaya çalışıp ona döndüm."Avukat bey." dedim şaşkınlığımı saklamaya çalışıp.
"İçeri girelim, sizi bekliyorlar."
Ev annemin bahsettiği gibi devasa.Üç katlı ve oldukça büyük.Çok büyük.Gözlerim evin girişine hayranlıkla bakıyor.Böylesi bir mimari insanı kendine aşık ediyor.Kapı evin büyüklüğüne uyum sağlıyor.İşlemeli ahşap kapı, dışarıdan bakan birisine göre ne kadar ağır olabileceğini hayal edebilir.Dört basamaklı koyu kahve tonlarında ki merdivenleri tırmanırken, basamakların bitiminde iki kolon var ve tahmin edersiniz ki kolon oldukça gösterişli.İşlemelerin her bir darbesi ustalıkla yapılmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Gölgesi
General Fiction*** Kapıyı sertçe kapattığında "Bana emir verme!" dedi Francesco öfkeyle. Hayretle ona baktım."Emir vermiyorum.Daha önemli sorunların varken burada durmak..." Sustum.Aptallık demek isterdim fakat boğazıma sarılmasınıda istemem. Francesco bir kaç adı...