Bölüm 1 (buhran)

58 5 0
                                    

YIL:2085

Karanlık bir cumartesi akşamı,dışarıda yağmur çiseliyor,yeryüzüne yıldırımlar inerken,Karanlıkta kaybolmuş henüz 27 li yaşlarının başlarında olan ama yüzünden sanki koskoca bir ömür yaşadığı belli olan genç adam perdeyi aralayarak yere inen yağmur damlalarını süzüyordu anlamsızca.Başını çevirip kaldığı odanın düzensizliği ve kesilen elektriklerin yokluğundan oluşan karanlık adeta onun iç dünyasını canlandırıyordu

Parmakları ile araladığı perdeyi salıveriyor,iç çekerek küçük adımlarla dağınık olan salondaki tekli koltuklardan birine salıyor kendini.Oturması ile üzerine bir ağırlık çöküyor .Yaşadığı bunca şeyden sonra hala neden hayattayım? sorusu kafasından hiç eksilmeden artarak ve daha büyük yankılarla çınlıyor,eski anıları ve yaşanmışlıklarından kalan anılar silik,silik gözlerinin önünde belirip kayboluyorlar.

sol gözünden akan yaşlar tamamen kendinden bağımsız bir şekilde pantolonun üzerine damlıyor,kendi kendine sorduğu soruların bir yenisi ekleniyor.Üzgün değilim o halde neden ağlıyorum.Çaresizlik olabilir mi? ya da bıkmışlık...

bunların artık önemi yok,bir karar aldım ve uygulamam gerekiyor dercesine dudağını sağa doğru kaydırıp,umursamaz tavrını takınarak göz ucuyla baktığı masanın üstünde duran altıpatlar tabancayı sağ eline titreye,titreye almayı başarıyor.ben korkak biri değilim neden titriyorum? diye bir yeni soru daha beliriyor aklında ve hiç bilmediği zihninde

O da ölmek istediğinden pek emin değil.hızlı ve bulanık bir şekilde geçen anıları karmakarışık olan zihninde işleri daha da zorlaştırırcasına meydan okuyor kendisine.

Silahı sağ eli ile kafasına doğrulturken geçen her saniye anıların biraz daha yavaşladığını ve berraklaştığını fark edip intihar etme işini biraz daha uzatmak istercesine anıların kendisine gösterilmesine izin veriyor.derin bir nefesten sonra hızla akan anıları bir yerde donuyor.Merakla görüntünün gelmesini beklerken sağ gözünde kalan kuruluk ta gözyaşı ile tanışıyor.

Gördüğü yüz askerlik görevlerini yaparken her zaman arkasını kollayan Galox.Galox'un yüzünü görünce ilk birkaç saniye rahatlıyor ama anılar yine düzensiz şekilde akmaya devam ediyordu

Nefesi düzensizleşen Aleyon,derin nefesler alıp vererek birkaç saniye sonra tüm bu acılarına son verecek olmanın verdiği rahatlık ile altıpatlarının tetiğini yavaşça ezmeye başlıyor.

Aklına son gittikleri operasyonda Galox'un onun canını kurtarmak pahasına düşman hattına ilerleyerek tüm saldırıları kendi üzerine çekişi geliyor.Artık tetiği ezmesine saliseler var.Aleyon küçüklükten beri kendisini yetiştiren devlet için bir çok göreve gitmiş ama bir görevde başarısız olunca ve tüm timini kaybedince Aleyon'nun elindeki tek yaşama amacı olan görev aşkını da elinden almaları ve onu emekli etmeleri,timinin ölümü ile ikiye katlanmıştı.

Gözlerinden akan yaşlar öncekinden daha sıcak geliyordu artık.Gözyaşları resmen ateş gibi yüzünü ve geçtiği yerleri yakıyordu.Aleyon gözlerini kapatarak;

-işte geliyorum

derken biraz da gülümseme,derin ve son bir nefes eşliğinde altıpatları sıkmak için gayret ediyorken,mutfaktan gelen tıkırtı sesi Aleyon'nun tüm dikkatini dağıtmış, gözlerini açarak olduğu yerden fırlayarak, kafasına doğrulttuğu altıpatları iki eli arasına alıp bulunduğu salonun kapasına paralel şekilde yasladı kendini.

Bu refleks ona askeriyede öğretilen bir öğretiden başka bir şey değildi ama ne var ki tam da olması gereken yerde devreye girmiş Aleyon'u sesin geldiği yere doğru yöneltmeyi başarmıştı. Elinde silahı ile koridor boyunca duvara yapışık bir şekilde ilerlerken bir yandan da sesin geldiği yer hakkında tahminler yürüterek ilerliyordu.

Mutfağın kapsına gelince göz yaşlarının hala gözünden süzüldüğünü fark edip silah tutmayan elinin iç kısmı ile sağ ve sol gözlerinin altında birikmiş olan göz yaşlarını sildi.Sesin mutfaktan geldiğine emindi.Mutfak kapısını silahın ucu ile iterek

-kim var orada ? diye seslendi.

MÜHLETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin