Anahtar çevrilme sesini işittiğinde, oturduğu yerde dikleşmişti Jungkook. İçeri giren esmer bedeni görünce dudakları kıvrılmak istesede kıvrılmamış, sadece gözlerini kenetlemişti.
"Evdeyim." diye mırıldandı Taehyung.
Üzerinde ki ceketini omuzlarından düşürdükten sonra askılığa asmıştı. Adımlarını odasına yönlendirdiğinde kalın bir tını kulaklarını erişmişti. Bedenini salona doğru çevirdi."Hoşgeldin, hiç odana adımlama yemek hazır," Taehyung, ne kadar tavır almış olsada kendini affettirmeye çalışan Jungkook'u gördükçe içinden gülesi geliyordu. Bu halini tatlı buluyordu."Hem de senin en sevdiğin yiyeceklerden, baharat sıfır." Karşısında tavşan dişlerini ortaya sunarak gülümseyen Jungkook'u görünce alt dudağını kemirmişti düşünceli düşünceli. Ardından başını iki yana sallayarak düşüncelerinden kurtulmayı seçti.
"Ellerimi yıkayıp geliyorum. Sen geç sofraya."
Adımlarını odası yerine lavaboya yönlendirdi Taehyung.Jungkook, hala aralarının soğuk olduğunu ses tonundan ve gözlerinde sönmüş olan pırıltıdan anlamıştı. İç çekerek sofraya kuruldu. Hazırladığı brokoli ve pilavı tabaklara koyduktan sonra sıkıntılı bir iç geçirdi. Taehyung'u bazen anlamaya çalışıyor, anlayamadığı zamanda delirecekmiş gibi hissediyordu. Biliyordu ki ev arkadaşı kendi içinde büyük bir savaş veriyordu. Taehyung'un kendisinden ufak şeyler için değil, büyük, başa çıkamadığı sorunları için yardım istemesini istiyordu. O karanlık çukurda ona yardım eli uzatmak istiyordu. Ama biliyordu ki ev arkadaşını kendiside üzüyordu. Hakkında bilmediği çoğu şeyin olduğunun farkındaydı. Ama Taehyung'u istemeden de olsa incitiyordu.
Taehyung, çok geçmeden sofraya geldiğinde, en sevdiği yemekleri görür görmez, büyük bir iştahla ellerini birbirine sürttükten sonra çubuklarını eline aldığı gibi yemeğine gömüldü bir şey söylemeden.
"Ne kadar derin?"
Jungkook, düşüncelerinden, kulağına tanıdık derin tını ile sıyrıldı. "Ha... ne?" Yutkundu.
"Daldığın yer ne kadar derin diyorum."
Ağzındaki lokmayı zevkle çiğnerken, gözlerini Jungkook'a dikmişti Taehyung."Hiç, hiç." diyebilmişti sadece.
Sofra sessizliğe büründü.
Taehyung, yediği tabağının üzerine Jungkook'un boş tabağınıda koyduktan sonra lavaboya doğru ayaklandı. Musluğun altında, tabakların üzerinde ki yemek kalıntılarını temizlerken, Jungkook boğazını temizledi.
"Bugünün nasıldı?" Sesindeki kırgınlığı gizlemeye çalışmıştı. Başardığını umuyordu.
Taehyung, onu kırdığının farkındaydı elbette ama Jungkook'ta onu kırmıştı. Derin bir soluk aldı ciğerlerine.
"İyiydi." diye mırıldandı. Eğlendiği söylenemezdi. Bogum, onu sadece kendisinin eğlendiği yerlere götürmüş ve Gucci mağazasını gezmesine izin bile vermemişti.
Jungkook, elinde ki bardaklarla birlikte, durulanan tabakları ve çatalları, bulaşık makinesine yerleştirdi.
"O çocuk kimdi? Artık merakımı saklayamayacağım." Çok açık sözlü olduğunu fark ettiğinde yutkundu Jungkook.
Taehyung, kıkırdamamak için dudaklarını birbirine bastırmış, bu meraklı hali kalbini okşayıp geçmişti.
"Bogum."
Jungkook, başıyla onaylamış, musluğun önünde duran sarı beze ellerini yaslamıştı. Derin bir nefes aldıktan sonra bulaşık makinesinin kapağını kapamış ve çalıştırmıştı.
Taehyung, masayı temizledikten sonra adımlarını salona, minibarın olduğu kısma
yönlendirmiş, eline soğuk içeceğini aldıktan sonra koltuğa yayılmış, kanalları değiştirmeye koyuldu. Bir türlü ne izleyeceğine karar verememişti.Jungkook, koridor ışığı açık kalacak şekilde diğer tüm ışıkları kapattıktan sonra Taehyung'un yanına ayak ucunda bulunan boşluğa oturmuştu.
"Sabit bir kanalda kalda, izleyecek bir şeyimiz olsun Taehyung." Bıkkınlıkla isyan etti adeta Jungkook.
"Hiç biri neşe saçan bir program değil. Eğlenceli bir şeyler izleyelim diye düşündüm."
Taehyung, oturduğu yerde toparlanıp bağdaş kurduğunda, kumandayı bir kenarı bırakarak bilgisayarına uzandı.
Jungkook, yine birlikte vakit geçiremeyeceklerini anladığı için iç geçirmişti.
Eline kumandayı alıp, ekranın kararmasını sağlamıştı.
"Yujin'e haber verdin mi? Yine bana seni sormuş, cevap vermemişsin ona. Seni merak ediyor olmalı." Kaşları çatık halde, telefonuna bakan Taehyung'a çevirdiğinde bakışlarını, havayı ciğerlerine doldurdu Jungkook.
"Buluşmak istemedim." Kendisini onaylamıştı başını hafifçe aşağı-yukarı oynatarak.
"Anladım." Diye kesip atmış ve telefonunu bacağının yanına bırakmıştı Taehyung. İnce parmakları klavyede gezinirken, Jungkook ona biraz daha yaklaşmıştı.
"Ne yapıyorsun?" Meraklı gözleri ekranda geziniyordu.
"Okulla ilgili, yetiştirmem gereken felsefe projemin son iki sayfasını kontrol ediyorum. Yanlışım olursa bu sefer asla geçemem bu dersten." Kahverengi irislerin, satırları ne kadar dikkatli incelediğini fark etmişti Jungkook.
"İyi de sen bunu geçen hafta teslim etmedin mi?"
Taehyung, başını hafifçe sağa-sola hareket ettirerek onaylamamıştı, yanında ki tavşan suratlı çocuğu.
Kuruyan dudaklarını, diliyle okşayarak nemlendirmişti esmer olan. "Flash belleğimi kaybettiğim için ödevde yok olup gitti Jungkook. Yujin'le ikinci kez ödev için buluştuğunuzda odamdam gelen seslerin sebebi flash belleği her yerde aramamdı."
Jungkook, yutkunmuş ardından aklına o akşam, Taehyung'un ne kadar üzgün ve sıkıntı içerisinde olduğunu bildiği halde Yujin'le ilgilenmiş olduğu gelmişti. Tüm vücudunu saran pişmanlık, onu boğmaya başlamıştı bile.
"Zaten adamı ikna etmek için sakso çekmediğim kaldı, üzerine beni sevmediği için işler benim için daha da zor ama ikna ettim." Sayfaları kontrol ettikten sonra bilgisayarını kapatıp masaya bırakmıştı uzun boylu esmer.
"Felsefeyi seviyorum ama tek geçemediğim ders."
Jungkook, kıkırdamıştı bu ufak sitemlerine.
"Her neyse bir şey yapmayacaksak ben odama gidiyorum. Bir şey olursada rahatsız etme beni. Bilgisayarda takılıyor olacağım."
Jungkook, gün içinde bu kadar konuşmadıklarını fark ettiğinde belki affedildiğini düşünmüştü.
Gözlerini sinsice kısıp, kahverengi irislere baktığında imalı bir tavır takınmıştı.
"Bölmem merak etme." Sinsi bakışı iyice koyulaşmaya başladığında, esmer yüzün, kendisinden farksız olmadığını anlamıştı.
"Dur, ne?" Jungkook afalladığını hissetmişti.
"İntikamım oldukça güzeldi." Sinsi bir gülüş kaplamıştı esmer teni.
Taehyung, arkasından yükselen çığırışlara gülmüş ve odasına girmişti çoktan.
Jungkook ise intikamın soğukluğuyla ve boş klasörünün farkındalığıyla baş başa kalmıştı oturduğu yerde.
————
düz yazı olan bi bölümü hiç beklemiyodum ama neden olmasın 😈
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love In The House // taekook
FanfictionGarip ev arkadaşına sahip olan Jeon Jungkook.