Bütün ev bebek sesi ile inliyordu. Her yerde cesetler vardı. Fakat bu ev Mikaelsonların yüzyıllar önce kullandığı malikane idi. Evin geniş boşluğunda hatta süs havuzunda dahi cesetler vardı. Yürürken bir köşede genç kızıl saçlı bir kız gördüm. Parlıyordu resmen, herşey renksizdi ama o kız parlıyordu. Kıza yaklaşıp baktığımda kendimi görmem ile dona kalmıştım. Bu ceset bendim bu cesetlerden biri annemdi. Ama o güzel kızıl saçları parlamıyordu. Bebek sesini takip ederek 3. Kata çıktım. 3. Kata varana kadar heryer cesetti. Bebek sesinin geldiği odaya girdiğim an ses kesildi.
Beşiğin başında bekleyen Klaus'u gördüğümde gözlerim ellerine kaldı. Elinde küçük bir kalp tutuyordu. Küçücük bir kalp, bana yaptığı gibi doğan çocuğunun da kalbini sökmüştü. Beşiğe baktığımda pembeler içinde bir kız çocuğu gördüm.
Yere baktığımda Hayley'i, Elijah'ı ve bazı Mikaelson kardeşleri gördüm. Sarışın bir kadında vardı.
Klaus'a doğru bir adım attığımda bir anda bina sarsılmaya başladı. Ve bina içindeki cesetler ile çöktü.
"Tanrım!"
Yataktan hızlıca kalktım. Yalpalayarak Hayley'e ulaştım. Bebek yaşıyordu. Gücümün son kırıntıları ile Hayley ve bebek için koruma büyüsü yaptım. Kendimi yorgun hissetiğim için kan içme arzum artıyordu. Kafamda yaptığım plan ile evden çıktım. Geniş bir yola çıktığımda kendimi yavaş giden bir arabanın önüne attım.
"Çok özür dilerim bir anda çıktınız görmedim,iyi misiniz?"
İnleyerek" Beni hastaneye bırakır mısınız?" Dedim.
Kadın beni hızlıca arabaya bindirdip kendide bindiğinde kadını telkin ettim.
"Bağırma, çırpınma. Sakince otur sana zarar vermeyeceğim."
Boynuna yapıştığımda günlerin verdiği susuzluk hissi yavaşça uzaklaştı. Neredeyse ölecek hale geldiğinde kadını bıraktım ve kanımdan verdim. Tekrar telkin ettim.
" Burada hiçbir şey yaşanmadı. Bu yolda araban asla durmadı. Beni unut ve işine dön."
Sakince arabadan indim ve otele gittim. Eşyalarım çoktan çıkarılmıştı ama ben almaya 2 gündür gitmiyordum. Yolda bir araba kiralayıp otelden eşyalarımı aldım. Tuttuğum geniş eve girdiğimde boş ev bana huzur vermişti.
Eşyaların gelmesi 2 saati alırdı. Bende eve 2 temizlik görevlisi çağırdım ve o sırada uyudum.
Uyandığımda herşey yerleşmişti. Hayley için bir odam vardı. Orası özel bir odaydı. Kimse giremezdi çünkü evim iki evin birleşimiydi ve Hayley'in odası 2. eve denk geliyordu davet edilmeyen kimse giremezdi.
Arabayı kiraladığım yere gidip arabayı satın aldım. Ardından Hayley'i almak için Malikaneye sürdüm. Hayley'in odasına yürürken Klaus ve Elijah'ın konuşmalarını duydum.
"Emin olmak için yer bulma büyüsü yapabiliriz eğer senin kanından ise kanın onu bulabilir."
Beni anlamış olabilirler miydi? Kendi kanlarından yer belirleme büyüsü başka amaçla kullanmazlardı ki. Telaşla Hayley'in odasına yürüdüm.
" Hazır mısın küçük anne?"
İçeri girdiğimde Rebekah'ı gördüm ne zaman gelmişti. Bana sende kimsin der gibi bakıyordu.
" Rebekah bu Laura, Laura bu Rebekah" dedi Hayley.
"Mikaelson kardeşleri biliyorum hemde fazlasıyla yakından, tanışmama gerek yok. Hazırsan çıkabilir miyiz?"
Sırtına bir çanta taktı" Gidebiliriz ama Elijah'a haber verelim."
"Tamam." Dedim gerginlikle hızlıca önden çıktım.
Kapıyı tıklatmadan açtım. " Biz gidiyoruz."
Klaus sinirle ayağa kalktı." O kız karnında benim çocuğumu taşıyor hiçbir yere gidemez!"
Gözlerim acımaya başladı. Bu bebeği bu kadar sevmesi normal miydi? Belki beni anne karnındayken bilseydi beni de çok severdi.
" Emin misin Klaus, beni engellemeye çalış ve olacakları gör."
Boğazıma yapışıp sıkmaya başladı. Elini hızlıca hareket ettirince kalbimi sökeceğeni sanıp çığlık atmaya başladım.
Çığlığım ile Elijah ve Klaus geriye savruldu.
" Uzak dur benden!" El hareketim ile Klaus'un kalbini söktüm. Ağlayarak yere çöktüğümde Elijah Klaus'un başına gitmişti.
Bense sayıklama başlamıştım."Bırak beni, bırak beni, bırak beni, bırak beni."
Seslere gelen Rebekah ve Hayley şok ile bir bana ve birde yerde yatan Klaus'a bakıyordu.
Elijah ayağa kalkıp benimle konuşmaya başladı."Uyandığında yarım kalan işini bitirecek, saklanmalısın Laura."
"Bu güç ile Klaus'un bu kızı şimdiye kadar öldürmemesi bile mucize, paranoyak tavırları azalmış." Dedi Rebekah.
" Eğer ben birşey yapmasaydım kalbimi sökecekti." Ağlamaktan konuşamıyordum bile.
"Eliyle vücudunu yukarı kaldırmaya çalışıyordu Laura."
Sinirle Elijah'a baktım." Beni öldürecekti. Sende beni sadece güç için isteyen aptal bir vampirsin Mikaelson ailesinden çok sıkıldım artık!"
Elijah'ın da boynunu kırıp ayağa kalktım. Rebekah bana bakıyordu. Ellerim ile gözyaşlarımı sildim. Sırıtarak Rebekah'a dedim ki:
- Ah hadi ama ölmeyeceklerini ikimizde biliyoruz. Hayley geliyor musun?
Hayley başını sallayıp aşağı inmeye başladı.
Eve geçtiğimizde bu akşam herşeyin biteceğini biliyordum. Ölüme hazırlanır gibi yavaşça hazırlandım. Duş aldım, üstümü giyindim, makyaj yaptım.
Sabah ki korkumdan eser kalmamıştı. Ben güçlüydüm. Ben 1000 yıllık bir tribrid'tim. Beni yenmek mümkün değildi.
Hayley'in telefon konuşmasını da duymuştum.
"O iyi değil Elijah, Klaus buraya gelse onu öldürecek gibi. Üzerinde ölüm sessizliği var."
"Klaus'un kalbi iyileşti fakat hala uyanmadı. Kapınıza dayanması 1 saati almaz. Laura ile vedalaş, Klaus onu öldürecek."
Bütün konuşmaları sakince dinledim. Gücümün getirdiği kibir bütün vücudumu ele geçirmişti.
1000 yıl önceki genç ve masum kız yoktu. O kız kazıklar yemiş, öldürülüp gömülmemiş, içi nefret dolu bir kadına dönüşmüştü.
Ve hepsi kadının babasının suçuydu. Hepsi Klaus Mikaelson'ın suçuydu.
Sakince kapının önündeki koltuğun arkasına yaslandım. Geldiğinde beni görmesi saniyeleri almayacaktı. İlk hamleyi o son hamleyi ben yapacaktım.
🌕🌕🌕🌕🌕🌕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAURA MİKAELSON
Fiksi PenggemarMikaelson Doğaüstü varlıkların bildiği ve duyduğunda dizlerinin titrediği soyad. 1000 yıl boyunca geçtikleri yerlerde yıkım ve kan bırakan soyad. Bir kabus, masum suçlu farketmeksizin binlerce insanın katili, daha doğrusu katilleri... Ettikleri yemi...