Yazardan;
Akın ve Mine bir masaya otururlar. Akın siparişleri verirken Mine de denizi izliyordu. Garson yanlarından gittikten sonra Akın Mineye döner.Akın: Eeee...
Mine: Ne eeesi?
Akın: Neyin var senin anlar bakalım
Mine: Akın valla birşey yok
Akın: Mine! Anlat işte bak ben kimsenin derdini dinlemek için kahvaltıya çıkarmadım ona göre😉 anlat dinliyorum
Mine::Baksana karşılaştığımız günden beri başıma gelmeyen kalmadı. Yaşadığım şeyler ağır geliyor ben kendi halinde bir doktorum kim benden ne istesin,tamam babamın ne işlerle uğraştığını biliyordum yeri geliyordu bende silah kullanmak durumunda kalıyordum,babamın teslimatlarına gidiyordum. Ama ben babam değilim veya sizden biri değilim bana ağır geliyor
Akın: Sen sadece şu iki günde yaşadığın şeyleri ben,ailem senin baban hatta amcan bile yıllarca yaş(ıyor)adı anlamaya çalışıyorum yaşadıkların kolay değil hemde senin gibi birisi için ama senin de şunu anlaman lazım hiçbirimiz bu hayatı seçmiyoruz biz bu hayatın içinde doğuyoruz yani bize seçme hakkı verilmiyor.
Mine: Haklısın senin de üstüne gittim. Kusura bakma öyle bir anda sorunca
Akın: Önemi yok" Uzun bir sessizlik olur Mine bu sessizliği sonunda bozar.
Mine: Demek kimsenin derdini dinlemek için kahvaltıya çıkarmadın öyle mi Akın bey
Akın: Yani s-s-en anlat diye dedim ben onu yoksa yok öyle birşey" Akın Mine'nin yüzünün düştüğünü görünce ortamı toplamaya çalışır "yani şey ben genellikle kahvaltıya çıkmam,yani evde yapıyorum,kimseyle kahvaltı yapmadı-
Mine: Akın tamam anladım
Akın: Gerçekten mi?
Mine:Gerçekten, eee anlatsana bana biraz
Akın: neyi anlatayım?
Mine: Çukuru sonuçta İdris amca artık çukurda yaşayacaksın dedi bende yaşayacağım merak ediyorum çukuru anlat işte biraz
Akın: Çukur...çukurrr,çukur aile demek bizim için,daha doğrusu bu seneye kadar hatta seni görene kadar çukur benim için hiçbir şeydi. Koçovalılar için aile demekti.
Mine: Neden? Yani ne değişti
Akın:
Mine: Ha pardon ben öyle densiz bir şekilde sordum afedersin,sormadım say
Akın: Yok yok senlik bir durum yok
Mine: Anlatmak zorunda değilsin Akın
Akın: Anlattıklarımdan sonra belki benle konuşmak istemezsin Mine
Mine: Akın ne yaparsan yap sen benim hayatımı kurtardın yani sen dünyanın en kötü şeyini de yapsan benim sana bir can borcum var
Akın: Ben ailemi sattım
Mine: Ne!
Akın: Bak Mine ben 17 yaşında ıslah evine girdim 18 yaşından sonra da hapse 22 yaşında çıktım. onyedi yaşımdan yirmi iki yaşına kadar aileden kimse benim yanıma gelmedi bir kere bile ziyaretime gelmediler. İlaçlarımı bile amcam gönderdi sanıyordum. Dedeme kızgındım çünkü hiç beni hiç bir zaman yanıma gelmedi diye,daha sonra hapisten çıktıktan sonra şeytana uydum ve kötü birşey yaptım...
Mine: Ne yaptın,özel değilse tabii
Akın: Çukurun birinci kuralını çiğnedim
Mine: Çukurun kuralları mı var
Akın: Tabii olmaz mı var tabiki kuralları ilk kuralı çukura uyuşturucu satılmaz,içilmez bende şeytana uydum o zamanlar çok öfkeliydim ve bu kuralı çiğnedim,daha sonra dedem ve Yamaç amcam bunu öğrendiler. Beni de çukurdan sürdüler.
Mine: Sürdüler?
Akın: Yani beni çukurdan kovdular adım dahi atmadım. Yamaç amcam ve babam geldiler biraz ağız dalaşı falan oldu.Amcam gitti babamda giderken sana ilaçlarını amcan değil dedem gönderiyordu dedi. İşte o dakikadan itibaren hep bir kargaşa içindeydim. Sonra bir gün ailenin bütün erkekleri hapse girdiler. Bende mecburen çukurun başına geçtim. Bir yandan çukuru koruyorum,bir yandan dedemleri içerden çıkartmaya çalışıyorum,bir yandan da çukurun işlerini falan hallederken derken babamlar içerden çıktılar. Dedem affetti beni çukura geri aldılar.
Mine: Ben ne diyeceğimi bilmiyorum yani çok şey yaşamışsın,ama hala sorumun cevabımı alamadım
Akın: Gözünden hiçbir şey kaçmıyor
Mine: Eee doktor olunca çok dikkatli olman lazım en ufacık bir hata hayatını yıkar,evet sorumun cevabı
Akın: Ne kadar çukura ve aileye kabul edilsemde hep bir soğukluk,uzaklık vardı yani bana bir iş verildiğinde yanıma en güvendikleri adamlarını verirlerdi. Fakat o gün seni güvenli eve götürdüğüm gün Yamaç amcama neden ben dediğimde çünkü "Sana güveniyorum" dedi işte o zamandan sonra çukuru korumak için elimden ne gelirse yaparım. Çukur benim ailem oldu. Sen düşsen onlar ne kadar darda da olsa zor durumda da olsalar bir yol bulurlar ve yardım ederler
Mine: Ne güzel
Akın: Çok konuştum dimi
Mine: Yooo,çukuru ve koçovalıları tanıyorum işte yavaştan
Akın: Sen çukurda yasaya başla bak o zaman dediğimi daha iyi anlarsın. Oldu da bir gün çukurdan gitsen bile bizde bir söz vardır.
Mine: Ne o
Akın: Sen çukurdan çıksan bile,çukur senden çıkmaz. Her insan birgün çukura düşer. Hadi kahvaltın bittiyse seni geri götürmem lazım
Mine; Yaa bu kadar mı?
Akın: Valla doktorundan bu kadar izin alabildim Mine hanım
Mine: Seni de daha fazla zor durumda bırakmayayım gidelim madem
Akın: Sen al şu anahtarı arabaya geç bende hesabı ödeyip geleyim
Mine: Olmaz öyle şey ben ödeyeceğim. O kadar yardım ettin bana
Akın: Olmaz öyle şey ben seni davet ettim
Mine: O zaman bir sonraki kahvaltıyı ben öderim
Akın: Anlaştık'
Yazardan;
Mine arabaya geçer Akın da hesabı ödeyip arkasından oda arabaya biner. Fakat onları izleyenlerden habersiz bir şekilde oradan mutlu bir şekilde ayrılırlar.