black mamba

767 88 303
                                    

Herhangi bir kavga, tartışma, kaos olmadan birkaç gün geçmişti NCT yurdunda.

Ve bu kesinlikle iyiye işaret değildi.

Şimdi ise saat gece iki sularıydı. Herkes odalara ikişer üçer yayılmış, uyuyordu.
Mesela Haechan, Taeil'in tepesindeydi.
Renjun, Jeno ve Jaemin'in arasına sıkışmıştı.
Hendery ve Mark video oyunu oynamaktan yorulmuş ve dip dibe uyuyakalmışlardı.
Jaehyun ve Kun ise sarmaş dolaş uyuyordu, henüz farkında değillerdi sarıldıklarının.
Shotaro, Chenle ve Jisung da beraberdi mesela.
Johnny ise uyumamış, yanında masumca uyuyan ufak sevgilisini izliyor ve arada yüzüne ufak öpücükler bırakıp Taeyong'un huylanmasını sağlıyordu.

Lucas da uyanıktı ve düşünüyordu.

Evet, gecenin ikisinde Dream'e nasıl geçeceğinin planlarını yapıyordu.

Bir süre sonra, çok düşünmekten beyni ağrıdığı için yayıldığı sandalyeden kalktı ve yanında uyuyan Ten'i uyandırmamaya çalışarak odadan çıktı. Bir bardak su içip öyle yatmayı planlıyordu.

Mutfağa sessizce girdiğinde, sandalyelerden birine oturmuş ve başını elleri arasına almış ufak bir beden çekmişti dikkatini.

"Doyoung?"

Doyoung, kulaklarına dolan hoş tınılı derin sesle ellerini yüzünden çekti ve baktı uzun bedene. Göz göze geldiklerinde kalbi hızla çarpmaya başlamıştı, neden böyle olduğunu biliyordu ama kabul etmek istemiyordu işte.

Lucas, sevdiği çocuktan bir cevap alamayınca iç çekti ve onun yanındaki sandalyeye oturdu yavaşça.

Konuşmaları gerekiyordu.

"Seni hâlâ çok seviyorum, Doyoung." diyiverdi. "Benden nefret etsen de bıksan da sevmeye devam edeceğim. Bunu aklına kazı, tamam mı?"

Yavaş yavaş dolmaya başlayan gözleri yüzünden görüşü bulanıklaşan Doyoung, daha fazla dayanamamış ve boynuna atlamıştı uzun olanın. Hıçkırıkları nefeslerine karışırken beline sıkıca dolanan kollar ile tebessüm etmişti yine de.

"Seni seviyorum Lucas... A-ama korkuyorum... Ya şirketten biri öğrenirse? Ya hayranlar şüphelenirse? Linç yeriz... Zaten grubumuz parçalandı içten içe..."

"Korkma güzelim." diye mırıldanmıştı Lucas, aldığı ani itirafla mutluluktan erirken. Kollarını küçük olanın incecik beline sarmış, dudaklarını da alnına dayamıştı. Hissettiği mutluluk tarif edilemezdi. Siksinler şirketi de antileri de, diye düşünüyordu, sevdiği çocuk ve grup üyeleri harici kimse umrunda değildi.

"Ben seni koruyacağım, her ne olursa olsun bırakmayacağım. Seni kendimden çok seviyorum, Doyoung-ah."

~~

Taeyong, yüzünde hissettiği yumuşak dokunuşlarla yavaşça gözlerini araladı. Saatin kaç olduğunu bilmiyordu ama gece olduğundan emindi, yurt fazlasıyla sessizdi çünkü.

Bir çift parlak, kahve gözle karşılaştığında gülümseyerek yatakta gerinmiş ve iyice sokulmuştu yanındaki sevgilisine.

"Yine beni izlemekten uyumadın, değil mi?"

Johnny, yeni yeni uyanmış ufak sevgilisinin sesini duyduğunda gülümseyivermiş ve dudaklarına ufak öpücükler dizmeye başlamıştı.

"Seninle vakit geçiremiyorum rahat rahat, en azından geceleri biraz uyanık kalıp izleyebiliyorum."

"Çok tatlısın~"

"Bana diyene bak sen."

Kendisine kedi gibi sokulan ufak bedenin sevimli hâllerine karşılık içi yumuşacık olmuştu Johnny'nin. Tam burnunun ucunu öpecekken Taeyong'un aniden çekilmesiyle ise şaşırmıştı.

saat yediyi bir geçe // sungyang ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin