saat yediyi bir geçe // sungyang ✔️

deo isang mot chatgesseo

YN: 12012021 #1 - dejun

—————

Yangyang telefonunu bir kenara bırakıp yüzünde ne zaman oluştuğunu bilmediği gülümsemesini silmeye çalıştı. Ne zaman Sungchan ile yazışsa elinde olmadan tebessüm ettiğini fark etmişti ki bu onu korkutuyordu. Yangyang yalnızca Chenle ile mesajlaşırken gülümsemeye alışkındı.

Sungchan'ın direkt odaya dalacağını tahmin ettiği için ayaklandı ve üstünü, saçlarını düzeltti. Hafif kokulu bir parfümü kapıp boynuna sürerken ne yaptığını fark etmiş ve kendisine kızarak parfüm şişesini bırakmıştı yerine.

"Resmen onun için süslendim!"

Kendi kendine hayıflanarak yatağa geri oturdu. Üstünde yalnızca Jisung'tan çaldığı siyah -ve doğal olarak kendisine fazla uzun gelen- bir tişört ve kısacık kumaş şortu vardı.

"Altıma daha uzun bir şey mi giysem..." diye mırıldandı pürüzsüz, ince bacaklarına bakarken.
(YN: Yangyang'ın bacaklarına fetişim olduğunu belli etmemeliyim etmemeliyim etmeme-)

Ne yazık ki bu fikrinden vazgeçmek zorunda kalmıştı çünkü boş boş -çok nadir boş zamanları oluyordu ve bu zamanları yalnız değerlendirmeyi seviyordu- tepindiği odanın kapısı pat diye açılmıştı.

"Mark hyung?"

"Jungwoo hyungu arıyorum da, yine yanlış odaya girdim!" diye hayıflandı Mark. "Az önce Taeyong hyung ile Johnny hyungu bastım, az daha öldürüyorlardı beni!"

Eh, yirmi üç kişilik bir gruplardı ve üyeler hâlâ karıştırıp duruyordu odalarını. Yalnızca odaları değil, kıyafetlerini, yemeklerini, hatta kendilerini ve isimlerini bile karıştırıyorlardı. Öyle ki Lucas kendisini Shotaro diye tanıtmaya başlamıştı.

Yangyang kıkırdayarak Mark'ın gidişini izledi, geri uzandı yatağına. Yangyang boş zamanlarını yalnız geçirmek isteyenlerdendi ama Johnny ve Taeyong kamerada belli edemeyecekleri aşklarını doya doya yaşamak için beraber bir şeyler yapmayı seçmiş olmalılardı.

Kapı tekrar -ama yavaşça- açıldığında Yangyang içindeki anlamsız heyecanla ısırdı alt dudağını.

"Sungchan-ssi?"
(YN: Sungtaro kitabımdaki Taro geldi aklıma... Sungchan az çektirmemişti ona uff)

"Efendim, Liu?"

Sungchan yüzünde hafif bir gülümsemeyle kapıyı kapattıktan sonra yatağın ucuna oturdu ve ayağa kalkmak isteyen Yangyang'ı engelledi.

"Sabit dur lütfen."

Yangyang denileni yaparken Sungchan ise elindeki minik poşeti kucağına koymuş ve içinden bir çay kaşığı, ufak bir kavanoz içinde bal, avokadolu nemlendirici, biraz suyla ıslatılmış bir parça pamuk ve birkaç parça temiz peçete çıkarmıştı.

"Üstümde deney mi yapacaksın?"

Sungchan, kendisine yöneltilen alaylı soruyu duymamış gibi yaptı ve bir elini yavaşça koydu yatakta uzanan bedenin karnına. Yangyang, tişörtünün yukarı sıyrıldığını hissedince titreyerek kasılmıştı.

"Fazla gergin değil misin? Yalnızca deliğine bakacağım."

"D-de-deliğime m-mi?"