-"X beni duyuyor musun?"
-"Evet efendim. Bir sorun mu var?"
-"Peter yaşıyor?"
-"Ne!"
Önüme koyulan evraklardan başımı kaldırdım.
-"X neden bağırdın ne oldu?"
-"Hiç. İnstagramda bir şeyler gördüm."
-"Anladım. Gözlerin neden yana kaydı?"
-"Bir ritüel vardı onu deniyorum."
-"Peki."
-"Efendim bu imkansız."
X'in gözleri dikkatimi çekse de önümde bir sürü kararımı bekleyen evraklar vardı.
-"Değil. Başka bir boyut açılmış. Bu her zaman olasıdır."
-"Peki ne yapacağız?"
-"Benden haber bekle."
&&&
Toprağına elim varmadı. Bilseydim bugün başka bir evrene gideceğimi senin yanında uyurdum. Sarılırdım sana ya da toprağında bir parça alır koyardım masamın kenarına.... Ben seni kurtaramadım sevgilim. Kurtarmak için gitmiştim oysa ki ...
&&&
Kafamı masadan kaldırdığımda saatin gece on olduğunu gördüm. X ise koltukta uyuya kalmıştı. Eminim bu kadar çalışmaya o da çok alışık değildi.
-"X , X."
-"Efendim?"
-"Evim varsa evime gidelim lütfen çok yorgunum."
-"Tabi olur. Ben otoparka inip arabayı getiriyorum kapının önüne."
-"Sağol."
Koltuktan kalkınca gözlerim aynaya kaydı. Saçlarım röfleli olduğu için asla bozulmamış. Makyajım , yıllar sonra bile kalır suratımda. Bu halimi bu odayı böyle giyinmeyi sevmiyordum. Bunları yavaştan değiştirmem gerek. Çok erken ama Ellen için değildi en azından. (Asıl büyükelçiyi kast ediyorum ) Sonuçta o hep burdaydı.
&&&
Ellen tüm tahtayı rakamlar ve semboller doldurmuştu. Öğrenciler bu durumdan pek memnun olmasa da Ellen burada da sözünü dinleteceği ortamı bulduğu için mutluydu. Ta ki Peter'ın yaşadığını görene kadar.
-"Dersimiz burada bitmiştir arkadaşlar. Yarın görüşürüz."
Kitaplarını eline alıp sınıf kapısından adımını attığında Peter'ın elinde kahve ile onu karşılaması onun için olasılıksız bir durumdu.
-"Hey! Üç şekerli latte."
-"Teşekkür ederim. "
-"Seni bu akşam yemeğe çıkarabilir miyim?"
-"Hayır." Diyerek uzaklaşmaya başladı.
-"Ellen bir senedir kaçıyorsun artık bir şans mı versen?"
-"Sen neden kaçtığımı sorgulasan daha kolay olur."
-"Benden kaçman için bir sebebin yok."
-"Ah! İnan bana çok var."
-"Ne dedin duymadım."
-"Peşimde yürümeyi kes. Ayrıca kahveni de istemiyorum." Kahveyi gözlerine baka baka çöp kovasına attı.
Ellen acele ile okuldan çıkıp ilk otobüsle eve döndü.
-"Baba ben geldim."
-"Hoşgeldin kızım."
-"Üstümü değiştirip çıkacağım."
-"Nereye?"
-"Okuldan bir kaç arkadaşla bara."
&&&
Ertesi gün elçiliğe gelirken oradaki tüm dengeyi bozmaya hazırdım.
-"X nasıl olmuşum?"
-"Taylor Swift konserinden mi?"
-"Konserine gidebiliyor muyum?"
-"Tabi ki hatta sahneye de atlayabilirsin."
-"Dalga geçme. Bundan sonra böyle. Ayrıca odamdaki tüm eşyaları değiştiriyorum. O altın sarısı renklerle işime konsantre olamam."
-"Tamam tamam nasıl istersen öyle yaparız. Yeter ki işini düzgün yap."
-"Yapıyorum zaten , yapıyorum değil mi?"
-"Eh işte. Benim gezegenimde olsan kovulmuştun."
Aynada kendimi süzerken " Sahi senin gezegenin nasıl bir yer?"
-"Herkesin istediği gibi yaşadığı ve kimsenin birbirine karışmadığı bir yer."
-"Var olamayacak kadar güzel."
-"Varlığından sadece sen ve ben haberdar olduğumuz için güzel."
-"Hadi çıkalım."
&&&
Elçilikten içeri adım attığımda tüm herkesin bana baktığını gördüm. Üzerimde mor parlak kısa bir etek üstümde siyah parlak bir büstiyer kulağımda kocaman halka küpeler saçlarım dağınık ve son olarak siyah topuklu ayakkabılarım. Omzumda tuttuğum pullu mor ceketi X'e fırlattım. Kafasına gelmesinden pek memnun olmasa da bana uymak zorundaydı. Sekreterim Carol elinde ajanda ile peşime takıldı.
-"Efendim bu gece yapılan kokteye davetlisiniz.Öğlen yemeğinizi Kanada büyükelçisi ile ayarladım. Sizinle konuşması gereken konular varmış."
-"Öğlen yemeğini iptal et. Dünyadaki sorun çözülmeden kimse ile anlaşma yapmayacağımı bildir. Ayırca akşam ki kokteye kim geliyorsa isimlerini ve kim olduklarını masamda istiyorum."
-"Tabi efendim."
-"X odaya."
Kapıyı kendime çektim.
-"Muazzamdı." Diyerek ceketimi bana fırlattı. "Bu hareketin hariç."
-"Kokteye gitmek zorunda mıyım?"
-"Evet. Şu Batman orda olur kesin."
-"Batman deyip duruyorsunuz kim o."
-"Evreni almak isteyenlerden biri işte."
-"Ellen'den farkı yok o zaman."
-"Var. O çok kötü biri. Sakın onunla iletişimde olma. Olursan da bana söyle."
-"Tamam tamam sakin ol."
&&&
-"Bebeğim bu koku?"
-"Kurabiye yaptım."
-"Sen harika bir kadınsın."
Yanağımdan öptü.
-"Çok sıcak dikkat et."
-"Bir şey .... Oooo"
Dolaptan birayı çıkarıp uzattım.
-"Onları tabağa koyup salona getirir misin?"
-"Tabi."
Televizyondan geçen Noel de izlemek istediğimiz filmi açtım.
-"Bira ister misin?"
-"Olur."
-"Geçen izleyememiştik bu o değil mi?"
-"Evet. Battaniye alıp geliyorum."
&&&
-"Heyy?"
-"Efendim?"
-"Dalmışsın."
-"Kusura bakma."
-"Bir şeyler mi hatırladın?"
-"Peter."
-"Konuşmak istersen..."
-"Gerek yok. Ben senin okuduklarını imzalayalım. Sen diğerlerini okumaya başla. Bu arada ikinci konuşmayı ne zaman gerçekleştireceğiz?"
-"Ne zaman hazır olursan. Burası senin."
Gülümsedim. Buranın benim olmasından hoşnuttum. Fakat içimi huzursuz hissettiren bir şey vardı. Bunun ne olduğunu çözemiyordum. Hatırladığım anılar yüzünden olduğunu düşünmeye başladım. Bir süre buna inandım. Onsuz olduğumu kabullendiğim zaman kim olduğumu veya kim olacağımı tahmin dahi edemiyordum. Meğersem asıl kim olduğumu onsuzken anladım. Ruhumun karanlığa yatkınlığına mı üzülmeliydim yoksa onunlayken sahte kişiliğimemi.. Kararsızlıkların içinde her zaman tıkalı kaldığım için buna pek aldırış etmedim. Etmeyecektim de.
-"Sana uzun bir ceket ayarlayalım. Giderken giyersin."
-"Olur sevinirim."
-"Ben alıp geliyorum."
-"X , teşekkür ederim."
-"Ne için?"
-"Her şey için."
-"Görevim."
&&&
Ellen mezarlığa geldiğinde Peter'ın mezarının olduğunu gördü. Hangi imkansız paralel evreni yaratmıştı bilmiyordu. Bu durumdan bir an önce kurtulmak istiyordu. Mezarın başına oturdu. Kolundaki saatine baktığında yanına siyahlar içinde bir adam geldi.
-"Hazır mı?"
-"Hazır efendim."
-"Bu durumdan bir an önce kurtulmamız gerek."
-"Acele etmeyelim. Dikkat çekmeden yapmalıyız. "
-"Tüm detayları düşün. O kısım sen de. Parayı ben veriyorum."
-"Haklısınız efendim."
-"Kaybol."
&&&
Limuzinden indiğimde etraftaki ışık yoğunluğu gözlerimi almıştı. Kırmızı halının üstünden geçerken kendimi ödül töreninde hissetmiştim. X önümde yürüyordu. Bizim için rezerve ettiği masaya doğru gidiyorduk. Koluma bir anda biri yapıştı ve kendine çekti.
-"Seninle bugün öğlen yemeği ayarlamıştım."
-"Kolumu bırak."
-"Neden iptal edildi?"
-"Dünya belirsiz bir suçluyla karşı karşıya iken sizinle oturup somon yerken anlaşma yapacak değildim."
-"Dünyayı değil kendimizi düşünmeliyiz."
-"Halkınızdan haberiniz var mı?"
-"Ne demek bu?"
-"Ben tüm şehirdeki insanların oturdukları ev dahil çöplerini hangi çöp kovasına attıklarını bile biliyorum.Siz biliyor musunuz?"
-"Ne saçmalıyorsun?"
-"Diyorum ki yarın bir gün biri canınızı yaktığında bunun kim olduğunu ve nerede yaşadığını bilmezseniz çok sıkılırsınız."
-"Tehdit mi ediyorsunuz?"
-"Nasıl algılarsanız."
Masaya gidip el çantamdan sigaramı çıkardım. Yaktım.
-"X , çatıya çıkıyorum."
Simsiyah demir merdivenlerden topuklularımın sesiyle çıktım. Batman dedikleri kişi de ordaydı. Yanına gittim. Aramızda bir on adım mesafe bıraktım.
-"Çabuk sıkılmışsın."
-"Senden mi?"
-"Yapma Ellen. Anlamıyorsun."
-"Biraz sessizlik."
-"Evreni beraber sessizleştirebiliriz."
Yanıma yaklaşmaya başladı.
-"Hey. Çocuk geri çekil."
Sigarımı yere attım. Aşağı geri dönmek için merdivenlere yöneldim.
-"Ne istediğimi biliyorsun Ellen. Özgürlük."
Kollarını iki yana açmıştı.
-"İstediğin özgürlüğü sikeyim."
Aşağı inip gözlerimle X 'e masadan kalkmasını anlattım.
-"Neden gidiyoruz?"
-"Çünkü lanet olası yerde rahatça bir sigara bile içemiyorum. Ayrıca bana zırhlı araç tahsil et. Bu gece düşmanlarımı kızdırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNGÜ
Ficção CientíficaZamansızlığın , zamanında seni bulduğum her gün kendimi kaybettim. Kendimi kaybettiğim gün ise evren yeniden yazıldı.