Hava buz gibiydi ellerini ceplerine soktu, aklı okulda olanlardaydı istemsiz bir şekilde dudaklarını yaladı aynı tadı almak istiyordu. Hep kendisinin kontrolünü kaybedip yong sun'un dudaklarına yapışacağını düşünürdü fakat tam tersi gerçekleşmişti. tabii yong sun un tek bir şey bile söylemeden kaçıp gitmesini beklemiyordu "eğer bir şey yaptıysan sonuçlarına katlanmalısın yong sun" diye geçirdi içinden.
ne kadar bu hoş duygular içinde olsa da moon'un kafasından tek o öpücük geçmiyordu. Az önceki öpücük onun için olmaması gereken bir durumdu. Ne yazık ki asla birlikte olamayacaklardı ve bu durum kalbinde ağırlık hissetmesine neden oluyordu.
Bu düşünceler içindeyken evin yolunu nerdeyse bitirmişti. Şu an odaklanması gereken asıl konuya geçmeliydi. Apartmana girdi ve hızlıca merdivenleri çıktı. Eve girdiğinde canı akıl almaz bir şekilde sıkılmıştı. Kendini gergin hissediyordu sakinleşmek amacıyla bir köşede daima sakladığı sigara paketini aldı. Eskimiş koltuğa kendini atıp ayaklarını uzattı, içinde bir tane sigara kalmış paketi üzülmüş bir şekilde inceledikten sonra sigarayı çıkarıp paketi buruşturup yere attı, Dudaklarının arasına aldığı sigarayı hızlıca yaktı. Aniden boğazını yakan o keskin tadı umursamadan dumanı derince çekip geri üfledi. o an o kadar sessizdi ki her dumanı içine çektiğinde sigaranın ucundan gelen harlanma sesini duyabiliyordu.
-------------
"Ne yaptım ben" diye sayıklamaya devam ediyordu yong sun. Neden böyle bir şey yaptığını dahi bilmiyordu, o an sadece öpmek istemişti. İçinde engel olamadığı bir hissiyattı bu sadece yapmak istemiş ve yapmıştı. Onu öptükten sonra aniden kaçıp gitmek biraz ağır olmuş olabilirdi fakat yüzüne bakamayacak kadar utanıyordu. ne kadar utansa dahi bunu yapmamalıydı. Bunu telafi etmek istiyordu en azından bir özür dilemeliydi, yarını beklemek istemiyordu çünkü zaten yeterince gergin olacaktı bir de bu durum müziğine engel olabilirdi.
Geldiğinden beri en az 100 tur attığı odasından dışarı çıktı. Kapıya hızla yöneldi onunla ne olursa olsun bugün yüzleşmeliydi. Fakat beklemediği bir anda annesinin sesini duydu;
"bu saatte nereye?"
Hızla bir yalan bulmalıydı. Çünkü arkadaşıma gideceğim dese yüksek bir ihtimal izin vermezdi. Bir yandan ayakkabısını giyerken annesine aceleyle bir yalan uydurdu
"notalarımı arkadaşta unutmuşum. Alıp hemen geleceğim yokluğumu bile hissetmezsin"
"pekâlâ, yarım saatin var"
Kafasını salladı yong sun. koşarak gitmek zorunda kalacaktı fakat buna katlanabilirdi.
------------------------------------
Kapı sert bir şekilde çalınmıştı, moon şaşkın gözlerle kapıya baktı, beklediğinden erken gelmişlerdi hızlı adımlarla kapıyı açtı. Karşısında yarı baygın bir adam ve iki kadını gördüğünde dudakları alaycı bir şekilde yukarı kıvrılmıştı. sağa kayarak içeri geçmelerini işaret etti.
M: "beklediğimden hızlısınız"
H: "en iyisi olduğumuzu biliyorsun"
hye jin ve whee in'in adamı sandalyeye oturtup bağlamalarını izlemeye başladı. yıllarca beklediği bu sahne sonunda gerçekleşiyordu. bugünden sonra her şey bitecekti. Sonunda elindeydi ve intikamını alabilirdi.
Fakat kalbindeki bu huzursuzluk niye hiç geçmiyordu?
bundan sonraki bölüm final olacak. finalden sonra moon ve yong sun'un gelecekleri ile ilgili ekstra bir bölüm atma fikrim de var ama. Sizi seviyorum sürekli okuyan 2-3 kişi :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
moon and sun
RomanceAy,güneş'e ne kadar zıtsa onlar da o kadar zıttı birbirinden. Ortak yanları ise aynı gökyüzüne sahip olmalarıydı *wheesa da vardır