Çaresizce sığındığım banka yavaşça oturdum. Gözlerimin önündeki çarşaf gibi denizi seyretmeye başladım. Her dalga sesi ruhuma işliyordu. Ay ışığının enfes parıltısı insanı her geçen gün daha çok etkisi altına alıyordu. Gözlerimi usulca kapattım. Uzun bir soluk aldım. Sessizce gözyaşlarımın akmasına izin verdim. Kendimi sıkmaktan taş kesilen bedenim özgürlüğe çabuk alışıyordu.Ellerimi kalbimin üzerine yerleştirdim. Dua etmeye başladım. Babamın elinden kurtulmak için her gün yalvarıyordum. Tek umuduma tutunmaya çalışıyordum ama her geçen gün gücüm azalıyordu. Gözyaşlarım dinmiyordu. Durduramaz hale gelmiştim. Düşünmek istemesemde beynime kazılı olan dehşet anlardan kurtulamıyordum.
Babamın annemi ve beni dövmesini, iş yerindeki kadınlarla birlikte olup onların gözü önünde annemi de beni de aşağılamasını. Beş kuruş para vermeyip iş yerinde zorla çalıştırmasını. İğrenç arkadaşlarının beni pis pis süzmesini. Babam yüzünden başımı kaldırıp bir adama bile bakmaya cesaretim yoktu. Bu dünyada bütün erkekler babam gibiydi. Her zaman insanlarla sanki dünyanın en mükemmel insanı gibi konuşup onları muhteşem biri olduğuna ikna ediyordu. Ama insanlar sadece o yüzünü görüyordu. Hoşgörülü ve iyi niyetli yanını. Ben ve annem o yönünü asla göremiyorduk. Onun maskesi sadece insanlara karşıydı. Bu sayede bütün akrabalar babamı bir melek olarak biliyorlardı. Bizim ise çok şanslı olduğumuzu. "Ne şans ama" sesli söylediğimin farkına varınca gülmeye başladım. Yalnız olduğuma ilk defa sevinmiştim. Gözlerimi yavaşça açtım. Gözyaşlarım görüş açımı engelliyordu. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Yanımda hissettiğim hareketlilikle yalnız olmadığımın farkına vardım.
Bu adam ne zamandan beri burda oturuyordu. Hemen bankın en ucuna kaydım. Korkuyordum. Gecenin bir yarısıydı ve tek başımaydım. Genelde burası ıssız olduğu için gelirdim. Ama pişmanlığın vücudumun her zerresine yayılışını hissediyordum.
Göz ucuyla adamı incelemeye başladım. Uzun boyu yüzünden çok dikkat çekmemek için yüzüne bakamadım. Tepeden tırnağa simsiyahtı. Sadece elleri çıplaktı ve kocamandı. Damarları çok belirgindi. İstemsizce ürktüm. Garip bir cesaretle yüzüne baktım keskin yüz hatları daha çok korkmama sebep oldu. Çatık kaşları, soluk dudaklarıyla ürperdim. Ne kadar korkutucu bir adamdı. Put gibi sadece karşıya bakıyordu. Gözleri milim oynamıyordu.
Ayaklanmaya başlayacağını anladığım anda önüme döndüm.
Gittiğini görünce daha yeni farkına vardığım nefesimi serbest bıraktım. İri yarı bir adamdı. Sırtı ve omuzları gerçek olamayacak kadar geniş ve yapılıydı. Hala adamı seyrettiğime inanamıyordum. Ama gözlerimi çekmek istemiyordum. Başımı sağa sola sallayıp önüme döndüm. Ayağa kalktım. Bugünlük terapi benim için yeterliydi.
Kulağımı sağır eden silah sesleriyle dizlerim titredi. Kalbim her ateş sesinde sanki deliniyordu. Korkudan dişlerimi ve yumruklarımı sıktım. Silah sesleri kesildiğinde o tarafa döndüm. Az önceki adam yerde yatıyordu. Başında 2 tane adam ve siyah bir araba vardı. Nefesim kesildi hemen ağacın arkasına saklandım.
Gitmeye hazırlanmaya başladıklarında adamların yüzlerine bakmaya çalıştım. Yan profilden de olsa çok net görebiliyordum. Arabanın plakasını beynime kazıdım. Araba gözden kaybolunca yerde kanlar içinde yatan adama koşmaya başladım. Dehşete kapıldım. Dizlerimin üzerine çöktüm başını kucağıma aldım. "Beni duyabiliyor musun?" "Lütfen uyan" hıçkırıklarımın arasından bir ümit uyanması için yalvarıyordum.
Ellerimin arasında ki hareketsiz beden bir türlü gözlerini açmıyordu. Çalan telefon sesiyle hıçkırıklarımı susturmaya çalıştım. Ses adamdan geliyordu. Hemen ceplerini karıştırmaya başladım. Sonunda telefonu bulduğumda hemen açtım. "A-Alo lütfen yardım edin o-onu vurdular. K-kan her yer k-kan" sonlara doğru sesim yüksek çıkmıştı. "Geliyoruz" duyduğum kelime çaresiz bedenime ilaç gibi gelmişti. Yerde yatan adama tekrar döndüm. Nefes alıyor mu diye kontrol etmek için dudaklarına kulağımı yaklaştırdım. Sıcak nefesi kulağıma ulaştığında tüylerim diken diken oldu. Şükürler olsun yaşıyor. Biraz da olsa rahatlamıştım. Üzerimdeki hırkamı boynumdaki şalımı çıkarıp yaralarına baskı uygulamaya çalıştım. Kan kaybetmesini engellemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANA SIĞINMA!
Ficción GeneralYanlış zamanda yanlış yerde bulunan tek beden... "O adama ne olacak? Kim bu insanlar?" meraklı bakışlarımı kıza çevirdim. Bana endişeli gözlerle bakıyordu. Hızla yaklaştı. Sanki gizli bir iş çeviriyormuş gibi davranıyordu. "Sen bu adamların kim oldu...