Sarışın genç sabah arkadaşlarının sesleri ile uyanmıştı.Yatağından çıkıp ortak tuvalete ilerledi.Kapıyı açmak için elini kapı kulpuna koyduğunda aynı anda karşı taraftan biri daha kulpu tutmuştu.
Sarışın çocuk hissettiği baskı ile gözlerini kocaman açtı."HYUNG EVDE HIRSIZ VAR!!"
Açılan tuvalet kapısından göruş açısında beliren mavi tutamlar ile gözlerini kırpıştırdı.
"Yeosang hırsızın sabah sabah ve tuvaletimizde ne işi olabilir?"
"Ya hyung ben ne bileyim korktum bir an sonra direkt aklıma gelen şeyi söyledim..."
"Tamam tamam bir şey demedim.Çabuk gir okula geç kalacağız."
Tuvaletten çıkan hyungunun ardından hızla içeriye girdi.Dün gece Seonghwa hyungunun evinde kalmışlardı hep beraber.Yurttan izin alması çok zor olmuştu ama başarmışlardı.
Şimdi ise okula gitmek için hazırlanıyorlardı.Yeosang tuvaletteki işlerini halledip Seonghwa hyungunun odasına ilerledi.Onun kıyafetlerini giymeyi çok seviyordu.Kapıyı yavaşça aralayıp hemen içeriye girdi.Dolabın kapağını açtıktan sonra hyunguna göre normal olan ama kendisine çuval gibi olan hoodielerinden mor olanı aldı.Hızla odadan çıkıp salona indi.
"Ben üzerimi nerede giyeceğim hyung?"
Salodaki yer yataklarıni toplayan Seonghwa durup Yeosanga döndü.
"Benim odamda giyin Yeo."
Sarışın olan havadan bir öpücük gönderip çantasını alıp az önce çıktığı odaya geri girdi.
Çantasından beyaz okul gömleğini çıkarıp üzerine geçirdi.Düğmeleri ilikledikten sonra hyungundan (ç)aldığı mor hoodie'yi giydi. Tekrar çantasından beyaz şortunu çıkarıp giydikten sonra gizli gizli aldığı makyaj malzemelerini çıkardı çantasından.Sade bir makyaj yaptıktan sonra çantasını alıp salona gitti."Hyunglarım ben hazırım."
"Hadi çıkalım artık."
7 genç evden çıktı.Aralarında ki en büyük olan durağa geldiklerinde her genci yanağından öptü.En son sevgilisiyle göz göze gelince kısa olanın dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.
"Iyi dersler sevgilim bu veletlere iyi bak tamam mı?"
"Tamam seonghwa zaten öyle sorunlu çocuklar değiller."
"Ya bizden çoçuğunuzmuş gibi bahsetmeyi keser misiniz?"
"Hayır."
Gelen pembe otobüsle 6 genç otobüse bindi.
Geride kalan tek genç ise iş yerine doğru yürüdü.7 genç de okula vardıklarında otobüsten inip okula girdiler.Yeosang,Wooyoung,Yunho ve Mingi bahçede her zamanki yerlerine otururken Jongho direkt sınıfına çıkmıştı. O her zaman derslerine daha çok önem verirdi. Ve Jonghonun onlardan tek farkı bir ailesinin olmasıydı.HongJoong ise tuvalete gitme bahanesiyle okula girdi.Elinde duran zarfı kimsenin olmadığı bir anda Yeosangın dolabına koydu.Tekrar etrafa baktıktan sonra kimsenin görmediğine emin olup bahçeye diğerlerinin yanına indi.
Zil çalana kadar bahçede oturmuşlardı.Ders zili çaldığında hepsi sınıflarına dağıldı. Yeosang tuvalete gidip altında ki gömleğini çıkardı ardından dolabına ilerleyip elinde tuttuğu gömleği katladı.Dolabının kapağını açtığında içeride gördüğü zarfla gülümsedi. Beyaz zarfı alıp gömleğini dolaba koydu ve kapağını kapattı.
Sınıfa girip sırasına oturdu.Zarfı açıp içinde ki katlanmış kağıdı sıranın üzerine koydu.Zarfın içinde ki papatyayı ve yanında gördüğü şeyle ağzı aralandı.Iki gün ardı ardına papatyalı takı hediye etmesi çok garibine gitmişti.Zarftan çıkan papatya desenli bileklik ile gözleri parıldadı.Kimseye fark ettirmeden bileğine taktı ve hoodie'nin altına sakladı.Zarftan çıkardığı yine ikiye katlanmış kağıdı açıp içindekileri okudu.
'Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok,apansız inen akşamdan,
Bir kadeh,bir sigara,dalıp gidene,
Seni,anlatabilsem seni...
Yokluğun,cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum,kapama gözlerini...'Kocaman bir gülümseme oluştu yüzünde.Bu şekilde kendisine güzel duygular besleyen birisinin hayatında olmasını çok isterdi.Lakin karşısına çıkacak cesareti olmadığını öğrenmişti ilk mektubunda.Bu bir nebze üzse de en azından var olduğunu biliyordu. Yüzünden silinmeyen gülümseme ile başını sırasına yasladı.Gözlerini kapatıp tatlı bir hayale daldı.Kendisini kapıdan izleyen sevdiceğinden habersiz.