Episode Nineteen

2.1K 202 80
                                    

Hyunjin evin temizliğini bitirir bitirmez yorgunlukla kendisini yatağına attı. Dinlenmek için gözlerini kapattığında aklına gelen şeyle uyumamak için kendisini zorladı. Yorgunluğu, sevgilisinin önüne geçemezdi elbette.

Gelir gelmez yaptığı ilk şey duvar saatini asmaktı. Beş dakikadan az bir zaman kaldığını görünce doğruldu.

"Hadi Hyunjin." Derin bir nefes alarak yorgunluğunu unutmaya çalıştı.

Yataktan kalkarak çalışma masasına yaklaştı. Bilgisayarını çantasından çıkarırken sandalyesine yerleşti.

"Zaman ne kadar çabuk geçiyor!" Kendi kendisine konuşurken bilgisayarının açılmasını bekledi. İnternete de bağladıktan sonra uygulamaya girdi.

"Tam zamanında." Gelen aramayı yanıtlarken konuştu. Ardından sevgilisinin yüzü ekranda belirdi.

"Hyunjin-ah." Gülümseyerek sevgilisini inceledi ekrandan. Onu son görmesinin üzerinden on altı saat geçmişti. Şimdiden çok özlemişti.

"Nasılsın, bir sorun yok değil mi?" Merakla sormuştu Hyunjin. Karşılığında da olumsuz bir baş sallama almıştı.

"Her şey normal. Sende bir sorun var mı, yerleştin mi odana?" Sevgilisine gülümseyip kameranın önünden biraz çekildi.

"Yerleştim." Felix duvardaki çerçevelere bakarak gülümsedi.

"Bunları ne zaman yaptın?" Hyunjin gülümseyerek fotoğraflara döndü.

"Gelmeden birkaç gün önce. Benim çekmeceme de bakmayı unutma." Hyunjin burukça gülümserken, Felix'de heyecanla gülümsemesini genişletti.

"Benim içinde mi yaptın? Teşekkür ederim sevgilim. Hemen gidip bakmak istiyorum ama zamanımız zaten sınırlı." Yüzündeki gülümsemeyi düşürmek istemiyordu Felix.

Yedi ay geçmişti ve Hyunjin emeklerinin karşılığı olarak hayalini gerçekleştirmişti. Annesinin çok istediği ama okumasının mümkün olmadığı okulun bir öğrencisiydi artık. Bunun sevinci vardı elbette ama sevgilisinden ve ailesinden uzak kalmanın hüznü da vardı içinde.

"Evet senin içinde yaptım. Daha önce asla görmenin mümkün olmadığı resimlerimi çerçevelettim hemde çok beğeneceğin başka bir şey daha var." Felix heyecanla yerinde kıpırdandı.

"Ama ben şu anda çok merak ettim. Ya Hyunjin neden beni heyecanlandırıyorsun?" Hyunjin sevgilisinin tatlılığına minik bir kahkaha atarak ekrandan sevgilisini inceledi.

"Bak unutuyordum. Neden bana Chan hyungun kampüsünde olduğumu söylemedin?" Felix'in yüzündeki gülümsemenin gergin bir gülümsemeye dönüşmesini izledi. Sevgilisi elini de saçlarının arkasına atmış ve saçlarını karıştırmıştı hafifçe.

"Bilmiyorum. Heyecan yapmanı istemedim. Kendine daha fazla baskı yapacaktın. Chan yapmış ya ben yapamazsam, diye kendini yiyip bitirecektin." Felix sevgilisini çok iyi tanıyordu.

"Beyefendi bir kez haklı olmasanız." Felix'in kıkırdaması hoparlörden Hyunjin'in kulaklarına dolmuştu. Şimdiden çok fazla özlemişti. Nasıl dayanacağını bilmiyordu.

"Oda arkadaşın geldi mi?"

"Şimdilik bir oda arkadaşım yok. Bu yılki için bir bilgimde yok ama seneye gelecek olan oda arkadaşımı çok iyi biliyorum. Seneye sevgilim ile aynı odada kalacağım." Hyunjin sevgilisinin okuyamadığı yüzüne baktı. Kesinlikle iyi şeyler düşünmüyordu.

"Hyunjin ben... Ya kazanamazsam. Orası çok zor dereceyle alıyor. Sınavda heyecan yaparsam ve kötü geçerse." Bunların hepsini Hyunjin'de düşünmüştü sınavda. İlk dakiklar sınavına odaklanamamıştı bile korkularından dolayı.

"Sınavımda başarı elde etmemin sebebi neydi biliyor musun? Bak şimdi sana bir tüyo vereceğim, sınavın kesinlikle başarılı geçecek." Felix beklentiyle sevgilisine baktı.

"Sınavımda başarılı olmamın tek sebebi sendin Felix. Rahatlamak ve korkularımdan uzaklaşmak için seni düşündüm. Beni rahatlatan tek şeyin sen olduğunu biliyorum. Sınava gitmeden önce de senin yanımda olduğunu hissetmek için parfümünü sıkmış olabilirim."

"Sen delisin." Hyunjin gülümsedi ve dolabına ilerlemek için yerinden kalktı. "Ya nereye gidiyorsun Hyunjin? Özledim, özledim, özlediiiim. Geri gel hemen şuraya." Hyunjin gülümseyerek bedenini sandalyesine attı.

"Sana ne göstereceğim." Yavaş hareketlerle elindekini kameranın önüne getiriyordu. Yorgunluğunu çoktan unutmuştu bile.

"Of hadisene! Tatilde geldiğin zaman kafanı kıracağım!" Hyunjin elindekini sonunda kameraya gösterdiğinde Felix çığlık attı. "En sevdiğim tişörtümün sende ne işi var?! Hyunjin onu nasıl götürürsün?! Anneee!" Felix ağlıyormuş gibi yalancı sesler çıkarıyordu.

"Ya Felix bir dur," Hyunjin kahkaha atarak konuşmasına devam etti, "dolabına bende kendi en sevdiğim tişörtümü koydum."

"O zaman ödeştik." Felix'de dolabına ilerlemiş ve en üstteki tişörtü almıştı. Üzerindekini çıkartıp geri yerine geçerken de kollarını giymeye çalışıyordu. Giymeyi başardığında gülümseyerek kendisini izleyen sevgilisine baktı. "Şimdi sevgilim yanımda."

"Benim sevgilim de yanımda." Tişörtü kendisine yaklaştırmış ve kokusunu içine çekmişti.

"Hyunjin şimdi gitmem gerekiyor. Çalışma saatim başlamak üzere. Size gidip çerçeveleri alacağım." Hyunjin başını sallamış ve ekrana doğru öpücük atmıştı.

"Keşke gelmeden önce seni daha fazla öpseydim. Seni seviyorum." El sallarken sevgilisinin gözünü devirmesini ve elini kaldırmasını izlemişti.

"Öpüşmekten daha fazlasını yapmadık mı zaten? Sen daha fazla sapıklaşmadan kapatıyorum. Görüşürüz, seni çok seviyorum." Hyunjin'in kapanan ekran ile gülümsemesi biraz soldu. Önünde uzun zaman sonra sevgilisi olmadan geçireceği uzun bir yıl vardı.

Sevgilisinin tişörtünü giyerek kendisini yatağına bıraktı.

Felix aramayı sonlandırır sonlandırmaz odasından çıktı. "Anne ben hemen geliyorum."

"Nereye Felix?" Annesinin bağırarak sorduğu soruyu görmezden gelerek hızla ayakkabılarını giyerek dışarı çıktı.

Karşı eve koşarak gittiğinde annesinin kapıyı açtığını duymuştu. Zili çalarak Soobin'in kapıyı açmasını bekledi.

"Felix?" Kadın kapıyı açtığında şaşkınca ismini söyledi kadın.

"Hyunjin bir şeyleri almamı istedi teyze. Çalışma saatim gelmeden hemen onları alabilir miyim?" Kadının cevap vermesini beklemeden ayakkabılarını çıkarmış ve odaya ilerlemişti.

Kapıyı açtığında sevgilisinin havada asılı kalan kokusunu içine çekti. Gülümseyerek sevgilisinin kastettiği çekmeyece ilerledi. Açtığında en üstteki gördüğü resim ile gözlerinin dolmasına engel olamadı.

"Deli." Çerçeveyi eline alarak resmi inceledi. Gözyaşı cama düştüğünde silerek kendi gözlerini de sildi.

"Hayatım iyi misin?" Omzunda hissettiği eller ile başını kadına çevirdi.

"İyiyim... Hyunjin yaptırmış." Çerçeveyi kadına yaklaştırarak görmesine izin verdi.

"Çekindiğiniz ilk resim. Hyunjin'in romantikliğini babasından almadığı çok belli." Felix gülerken diğer resimleri de çekmeceden aldı.

"Ben gitsem iyi olur. Annem beni çok azarlayacak." Gülümseyerek kadının yanağını öptü ve odadan çıkmak için ilerledi.

Mesafeler aşk için asla önemli değildi. Önemli olan, onların birbirine olan aşklarıydı.

Shadow | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin