Crabbe ondan umutsuzca kaçma çabalarımı küçümseyerek beni Umbridge'in ofisine doğru çekiştiriyordu. Etrafımda neler olduğunu fark edince biraz daha fenalaştığımı hissettim. Harry elinde asası olmadan Umbridge'in önünde zıvanadan çıkmış bir şekilde duruyordu. Aynı zamanda Ron ve Hermione de yakalanmıştı ve umutsuzca kaçmaya çalışıyorlardı. Ve Draco, kızgınlıktan deliye dönmüş Neville'ı tutmaya çalışarak, sakince etrafını inceliyordu. Yüzündeki kendini beğenmiş ifade benimle göz göze geldiği anda kayboldu.Draco Crabbe'in bana tutunduğunu görünce, ona pis bir bakış attı. Bir anda "Crabbe yer değiştirelim." dedi. Neville'i, Crabbe'e doğru ittirdi ve Crabbe onu boynundan yakaladı.
Neville'in yüzü neredeyse tamamen morlaşmaya başlamıştı ki "Onu boğuyorsun. Kes şunu." dedim sinirli bir şekilde.
Draco duvara yaslandı ve elimi arkama aldı, beni sıkıca tutmak yerine parmaklarımla oynuyordu. Onları esir alanlara karşı durmadan mücadele eden arkadaşlarıma baktım ve tüm bu olanların ne kadar aptalca ve adaletsizce olduğuna gülmemek için kendimi zor tuttum. Millicent Bullstrode, Hermione'yi sıkıca tutarken, Dreaco'nun parmakları benimkilerle gevşekçe dolanmıştı.
"Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı kulağıma. Cevap vermedim. "Aptal olma, Belly."
Harry'i sorgulayan Umbridge'e baktım. Umbridge, Harry'den bir şey öğrenmek için o kadar çok çabalıyordu ki, pespembe ve darmadağınık görünüyordu. Midem nefretle düğümlendi. Draco tekrar denedi. "Seni buradan çıkarabilirim, Belly." Kafamı salladım. Ginny, şüpheli bir şekilde bize baktı ve Draco'nun beni sıkıca tutmadığını saklamak için hafifçe yerimi değiştirdim. Draco, parmağını avucumun içinde gezdirdi ve kimsenin fark etmeyeceği bir şekilde kulağıma doğru eğildi. "Eğer işbirliği yaparsan, buradan çıkabiliriz."
Ve bunla beraber, sertçe, ona bakmak için arkamı döndüm. "Hiçbir yere gitmiyorum." diye tısladım. Hoşnutsuz bir şekilde omuzlarını silkti.
Umbridge'i daha önce hiç bu kadar heyecanlı ve sinirli görmemiştim. "Bana söyleyemediğin, bu kadar ciddi" yan yan Harry'e bakıyordu "ne yapıyor olabilirsin?" diye sordu. Harry cevap vermeyince, asasıyla göğsüne vurdu. "Ateşi kiminle konuşmak için kullanıyordun? Söyle!"
"Bu seni ilgilendirmez." diye hırıldadı Harry.
Umbridge yüzünde aç bir ifadeyle, ona bakmaya devam ediyordu. Odadaki gerginliğin beni sarstığını hissettim. "Pekala, veritaserum ile birlikte," derin bir nefes aldı ve Harry'nin ondan uzaklaşmak için geriye doğru yaslanmasına neden oldu. "Başka çare yok... Evet... Sanırım basit bir cruciatus laneti dilini kaybetmene sebep olabilir.-"
"Ama bu yasadışı." diğerlerinin neden olduğu birkaç protesto çığlığını bastırarak patladım. Draco sinirli bir şekilde beni dürttü.
Umbridge diğerlerinin konuştuğunu fark etmiyordu. "Eminim Cornelius, başka çarem olmadığını anlayacaktır." dedi asasını Harry'ye doğrultarak.
"Ciddi olamazsın!" diye bağırdım. O kadar yüksek sesle bağırdım ki, Draco arkamda homurdandı ve alnını sırtıma yasladı.
"Bakanlığın güvenlik sorunu." Umbridge, beni duymazdan gelerek konuşmaya devam etti. Artık nefes nefese kalmıştı ve kelimeler ağzından kesik kesik çıkıyordu. "Bunu yapmak istemiyorum, ama belli ki başka çare yok... Cruc-"
"HAYIR!" diye bağırdı Hermione. Sesi o kadar çaresizce çıkmıştı ki, Umbridge'in şaşkınlıkla sıçramasına neden oldu. "Haryır Harry, ona söylemen gerekiyor!"
Herkes Hermione'ye dönüp baktığında sanki odada zaman yavaşlamıştı. Diğerleri ağlamalarını bastırmaya çalışıyordu; sanki Umbridge'e gerçeği söylemenin korkusu ve Harry'nin son anda kurtulduğu lanetin sevinci arasında sıkışıp kalmışlardı. Ron, Ginny, Neville ve hatta Luna bile sanki Hermione'yi ilk defa görüyorlarmış gibi ona doğru döndüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dear draco // Türkçe Çeviri
Fanfiction❝ biraz daha kal ❞ Merhaba, ben sadece hikayeyi okuyabilmeniz için türkçeye çeviriyorum, hikaye ve tüm haklar tamamen malfoyuh'a aittir.