Burada uyumamaya karar verdim, gerçi geçen zamanlar da uyumamıştım (ne zaman gece olduğunu da bilmiyordum o yüzden zaman dedim). Kantine şimdi gitmeye karar verdim ve yola çıktım. Kantin zaten bu kattaydı o yüzden pek dikkat çekmeyecektim, yine de olabildiğince sessiz adımlarla yürümeye başladım; korkudan ve dikkatten alnımda terler birikmeye başlamıştı. Kantinin kapısını görünce sessizce açıp içeri girdim ve buraya geldiğimden beri en mutlu olduğum anı yaşadım; içeride benden büyük bir oğlan çocuğu vardı. Beni ilk görünce korkudan beti benzi attı ama sonra benim de ONUN GİBİ birisi olduğumu görünce rahat bir nefes aldı. Onunla uzun süre kantinde arta kalan atıştırmalıkları yiyerek konuştuk, diğer şeyler bozulmuştu. Elektrikte olmadığı için karanlığa gözlerim alışmıştı. Aklıma uzun zaman önce okuduğum "Metro" adındaki üçleme geldi. Oradaki insanlar nükleer savaştan sağ çıkmak için metro hatlarına sığınmış ve oradaki çürümüş karanlığın içinde yaşamışlardı. Orada en azından metro hattından bir çıkış vardı diye düşündüm. Burada çıkış yoktu. Kendimi köşeye sıkışmış bir fareden bile daha zavallı hissettim. Büyük bir bulmacanın tam ortasındaydım. Ya da bir trajedinin... Bunları düşünürken karşımdaki çocuğa odaklandım. Ona güvenebilir miydim? Sonuçta burada dönen şeyler kesinlikle normal değildi. Paranormal? Böyle şeylere inanmayan biri bile olsam ortada garip bir şeyler dönüyordu. O yüzden henüz kimseye tam olarak güvenemezdim. Yine de bu ondan faydalanamayacağım anlamına da gelmezdi. Ona buraya nasıl düştüğünü sordum. Derin bir nefes alıp anlatmaya başladı. Kendisi de sınıfından çıkmadan önce bir ışık parlaması olmuş ve kendisini burada bulmuş. Bende aynısının bana da olduğunu söyledim ve baskı bir şey görüp görmediğini sordum. Bir anda yüzü bembeyaz oldu ve hafifçe titremeye başladı. Anlattığına göre koridorda sürekli çığlık sesleri duymuş, korktuğu için sınıfından çıkamamış. Ama açlığı galip gelince kapısını hafifçe aralamış ve bir silüet görmüş. Dediğine göre silüet ondan yardım istedikten sonra üst kata doğru kaçmış. Ona ters ters baktım. O ise istifini bozmadan devam etti. Dediğine göre silüet üst kata doğru giderken "NERDESİN?" diye inlemiş. Demek ki silüet bir şey arıyordu. Peki aradığı şey neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam
HorrorBir okulda mahsur kalan çocukların katili bulmak ve hayatta kalmak için verdikleri mücadeleleri okuyacaksınız.