2.5

2.5K 235 137
                                    

"Baba sence Taehyung da orada olur mu?" Jeongguk bugün bu soruyu beşinci kez sorduğu sırada Jimin bıkmış bir şekilde iç çekti. Oğlunun dudaklarından bu çocuğun adının düşmemesi onun biraz sinirlerini bozuyordu. Umarım Taehyung oğlu için sadece bir çocukluk aşkı olurdu çünkü Jimin'in o serseriye oğlunu emanet etmeye hiç niyeti yoktu.

"Bilmiyorum bebeğim, dedim ya sana daha önce. Öğretmenin haber verdiyse orada olabilir ama kesin konuşmuyorum. Hem o olmasa da ne fark eder?"

Jimin sorduğu soruya karşılık oğlundan aldığı homurtularla gözlerini devirdi. Şu sıralar onunla pek anlaşamıyorlardı. Eğer henüz beş yaşlarında bir bebek iken böyleyse ergenlik çağında ondan kesinlikle çok çekecekti. Jeongguk asi yönünü şimdiden açığa çıkarıyor ve babasını az uğraştırmıyordu sonuçta.

Jimin de içinden oğluna sitem ederken giydiği siyah gömleğin ilk üç düğmesini açıp kollarını katladığı sırada ise aynadan son kez kendine bakmış ve yeterince özenli ve iyi göründüğünden emin olmuştu. Sonuçta bu sevdiği adamın evine gidip onunla romantik anlamda vakit geçireceği ilk seferdi. Yoongi onu halen affetmiş sayılmazdı ama ondan hoşlanmayı bırakmamıştı ve bu da Jimin için yeterdi. Kendini affettirecek ve onu kendisine ait yapacaktı. Plan basitti.

Her ihtimale karşı ceketini de koluna alıp odadan çıkarken adımlarını küçüğünün odasına yönlendirip ona seslendi.
"Haydi çıkalım bebeğim, montunu giyip önünü sıkıca kapattın mı bakayım?" Jimin oğlunun üstünü düzelttikten sonra onun minik elini kavradığında ise ikisi de sevdiklerine kavuşmak için hazırdı.

..................................................................

"Baba kapıyı çalsana ne diye burada bekliyorsun?" Jeongguk kısa kollarını göğsünde bağlayıp homurdanarak söylendiğinde Jimin bir kez daha kapıya bakarak iç çekti ve cesaretini toplamayı denedi. Arabdan inmiş ve kapıya kadar gelmişlerdi ama hiçbir şekilde kendini Yoongi'nin karşısına çıkmaya hazır hissetmiyordu. Ne uzun zaman sonra onun tüm güzelliği ile karşısında olmasına hazırdı ne de tüm yaşananlardan sonra ona vereceği tepkilere. Sonuçta buraya gelmesini kabul etmesinin tek sebebi şu an yanında homurdanan minik bedendi.
"Ufff." Jimin oğlundan gelen sesle başını ona çevirmiş ve sıkıntıyla iki yanağını da şişerek elini zile basmak üzere kaldırmıştı. Öyle ya da böyle daha fazla bekleyemezdi. Ama içeride ondan daha sabırsız birileri olacak ki daha o zile basamadan kapı açılmış ve Jimin karşısında gördüğü bedenlerle panikle elini aşağı indirmişti.

"Kapının önünde neden beş dakikaya yakın dikilip zile basmadığınızı sorabilir miyim acaba?" Yoongi'nin sesi Jeongguk'un sevimli kıkırtısıyla yumuşarken beyaz tenli gülümseyerek diz çökmüş ve küçükle aynı boya gelip onu kendine çekerek sarılmıştı. "Jeongguk, seni çok ama çok özledim. Hiç konuşamıyoruz şu sıralar okul dışında değil mi?" Jeongguk kollarını Yoongi2ye dolamaya çalışırken dudaklarını büzerek nazlı bir şekilde mırıldandı. "Evet, babam hiç getirmiyor beni buraya artık. Ben de sizi çok özledim Bay Min." Yoongi biraz içtenlikle biraz da oyuncu bir şekilde Jimin'e kızgın bir bakış atarken Jeongguk'u kucağına almaya davranmıştı ki arkadan sırtına yediği küçük ama etkili yumruk onun bunu yapmasına engel oldu. Arkadaki Taehyung amcasına ölümcül bakışlarından atarken Yoongi fazla rahat sayılmazdı. Bu yüzden gergince gülümseyip tavşan dişliyi kucağına almaktansa geri çekilip yeğenini ona doğru yönlendirmişti.

"Bak Jeongguk, Taehyung da burada. Senin geleceğini duyunca onu da çağırdım. Beraber oynarsınız."  Taehyung'u görmesiyle Jeongguk'un anında gözleri parlarken uzun olanın aksine hiç çekinmeden ona doğru atılmış ve kollarını boynuna dolamıştı. Yoongi küçüklerin bu ilişkisini gözlerinde kalplerle ilerken Jimin sadece tanrıdan sabır diliyordu. Bir bacaksızın oğlunu hiçbir şey yapmadan bile kendine tav etmesi biraz sinirini bozmuştu. Bu yüzden içeri geçerken gözlerini onlardan alıp asıl ilgilendiği şeye çevirdi.

take me to church, yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin