"Her şeyin yolunda olduğuna eminsin değil mi? Bir aksilik çıkmasını istemiyorum." Jimin'in belki de bu haftanın başından beri yüzlerce kez kurduğu cümle uzun boylu arkadaşının bir kez daha göz devirmesine sebep oldu.
"Kaç defa söylemem gerek her şey planlandığı gibi ve hiçbir sorun çıkmayacak. Biraz rahatlar mısın lütfen?" Jimin gözlerini Jin'in bıkmış yüzüne çevirdiğinde sıkıntılı bir nefes vererek başını geriye attı. Aylardır bu defile için uğraşıyordu, kariyeri ve hayatı neredeyse buna bağlı hissediyordu ve bu baskı yüzünden son zamanlarda ciddi bir şekilde yorulmuştu. Tek istediği artık bu işten kurtulup bu sezonun ürünlerini sergilemek ve olabildiğince çabuk bir şekilde eve gidip sevgilisi ve oğluyla vakit geçirmekti. İşlerin yoğunluğu yüzünden ikisini de fazla göremiyordu. Sadece sabah Jeongguk'u okula bırakırken biraz vakit geçirebiliyorlardı. Eve geldiğinde ise minik bebeği çoktan uyumuş oluyordu. Yoongi'yle ise işler zaten pek iyi gitmiyordu Jimin'e göre. Son konuşmalarının ardından pek uzun süre geçmemişti ve işlerin de bu kadar yoğunlaşması ikisini uzaklaştırıyordu. Onu ne derece kırdığını ve bir şeyler yapması gerektiğini, düzelmesi gereken şeyler olduğunun farkındaydı.
İstemsizce derin bir nefes daha verip elini kaldırarak saçlarına götürdü ve sıkıntıyla geriye doğru taradı. Son zamanlarda gerçekten kötü bir sevgili ve kötü bir babaydı.
"Jimin tanrı aşkına neden sadece biraz rahatlamıyorsun? Seni böyle izlemek beni de sebepsiz yere geriyor lütfen bu hallerinden kurtulur musun, yoksa gerçekten seni Namjoon'a dövdüreceğim. Sinirimi bozuyorsun." Jin hiddetle söylediği cümlelerin sonuna doğru yüksek başlayan sesini düşürmüş, elindeki dosyaları düzeltirken gitmeye hazırlanmıştı.
Daha fazla burada durup bu adamın karamsarlığı ile kalırsa sıkıntıdan öleceğini düşünüyordu. Fakat henüz daha adımını atamadan onu kolundan kavrayan el ile durmuş ve başını yana eğip 'bu kez ne var?' bakışını Jimin'e yollamıştı.
"Şey, düşünüyordum da sence işe yarayacak mı? Ya hoşuna gitmezse ve her şey daha kötü olursa ne yapacağım, böyle olmasını istemiyorum."
"Her şey mükemmel olacak Jimin, aranız düzelecek ve bu gece harika bir gece olacak. Bana güven tamam mı?" Uzun olanın kendisine söylediği şeylerle yüzünde ufak bir gülümseme oluşurken hafifçe başını salladı. Biraz rahatlaması gerektiğinin o da farkındaydı ama bunu bir türlü başaramıyordu. Belki de işleri zora sokan onun bu gerginliğiydi. Arkadaşı haklıydı her şey mükemmel olacaktı. İçine gelen hafif rahatlama ile bu kez parlayan gözlerini Jin'e çıkarmış ve minnettar bir gülümseme sunmuştu. Jin de ona aynı şekilde baktıktan birkaç saniye sonra ise her zamanki ifadesini takındı. "Şimdi kolumu bırak ve gideyim, ciddiyim sıkı tutuyorsun.""Oh, üzgünüm."
.................................................
"Gitmek istediğinden emin misin? Bence evde oturup defilesi hakkında iğrenç tweetler atmalıyız. Belki ondan nefret edenleri toplar ve böylece bir anti Jimin sayfası açabiliriz. Güzel fikir değil mi ama?"
Hoseok beklenti dolu gözlerle etrafında oturmuş arkadaşlarına bakarken bacağına çarpan oyuncak inekle acı dolu bir inleme çıkardı. Ardından ise son birkaç gündür evin içinde duymaya alıştıkları tiz ses yüzünden yüzünü buruşturdu.
"Benim babama böyle şeyler deme!"
Jeongguk kollarını huysuz bir şekilde sallayarak bağırırken Yoongi, Hoseok'a kötü bakışlarını dikip huysuzlanan küçüğün yanına ilerlemiş ve kucağına almıştı. "O ne dediğini bilmiyor bebeğim, sinirlenme tamam mı? Babana şaka yaptığı için öyle dedi." Sesi ne kadar yumuşak çıksa da arkadaşına attığı bakışlar kesinle korkutucuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
take me to church, yoonmin
Fiksi Penggemar"biliyorum asla beni sevgilin olarak tanıtamazsın, bu hayalden de öte"