"Bana iyi gelen Sensin" -9

215 17 8
                                    

Aradan 3 gün geçmişti. Havalar soğumuş yerleri beyaz örtü kaplamıştı. Hogwarts'ın en güzel zamanları bu zamanlarıydı sanki...

Harry erken kalkmıştı. Gözlüğünü yamuk birşekilde taktı. Camın önüne geçip oturdu. Gözlerini zar zor açıyordu. 3 gündür Draco ile konuşmamışlardı. Uzaktan gülümsemişlerdi birbirlerine. Flörtleşiyorlardı sadece. Ama Harry ona herşeyi anlatıcaktı. Artık vakti gelmişti bile..

Bugün ders yoktu. O yüzden rahattı Draco. Yine herzamanki yerine, bahçedeki en görkemli ağacın altına oturmuştu. Elindeki kitaba odaklanmıştı. Yani dışardan öyle gözüküyordu. Aklı Harry'deydi. Onunla konuşmak, sohbet etmek istiyordu. Sadece onunla mutlu oluyordu sanki..

"Biz bahçeye çıkıyoruz Harry" Harry dışarı izliyordu. Ron'un seslenmesiyle arkadaşına döndü. "Gelicekmisin?" dedi kızıl çocuk.
"Olur hava alırız" dedi Harry oturduğu yerden kalkarak. Beraber Hermione'yi alıp bahçeye çıktılar. Boş bir banka oturdular.

Harry etrafa bakınıyordu. Draco'yu görme umudu ile. Draco onu çoktan farketmişti ve sırıtarak onu izliyordu. Harry gördü onu izleyen çocuğu. Gülümsedi hoş bir şekilde. Draco gözkırptı. Harry hafif güldü. Tabi yanında oturan arkadaşları farketti. Hermione boğazını temizledi.
"Ron kütüphaneye hadi"
"Ne? Ne demek aa ben gelmiyorum" dedi Ron yüzünü buruşturarak. Herm çocuğun kolunu cimcikledi ve gözleri ile Harry'i gösterdi. Ron sırıttı.
"Ha şey tamam tamam". İlk Ron ayağı kalktı. Hermione'de peşinden ayağı kalktı. Harry arkadaşlarına döndü.
"Ron, Mione? Nereye?". Hermione ve Ron birbirine bakıp kıkırdadı. Herm Harry'e döndü. "Kütüphanede işlerimiz var. Hem seninde halletmen gerekenler vardır hı" boğazını temizledi Ron.
"Aynen öğlende ortak salonda görüşürüzz" hızlı adımlarla kaçtı Ron ve Herm oradan. Harry arkadaşlarına şaşkın gözlerle baktı.

Tekrar Draco'ya döndü Harry. Draco gülüyordu. Harry gülümsedi. Ama bir sorun vardı. Harry kaşlarını çattı. Draco'nun az ötesine doğru bakmaya başladı. Draco ne olduğunu anlamadı.
"Draco?" Gelen sesle o tarafa döndü Draco. Gelen Nott'dı.
"Efendim Nott?". Harry göz devirdi. Çocuk Draco'ya öyle bir bakıyordu sanki yiyecekti. Sinirle onları izlemeye devam etti.
"Oturabilirmiyim?".
Draco bir anlığına Harry'e baktı. Sinirlendiğini anladı. Ah şapşal nasılda kıskanıyordu. Draco sırıttı. Tekrar Nott'a döndü.
"Tabiki gel" yana kaydı Draco. Çocuk gülümsedi ve Draco'nun yanına oturdu.
"Ee nasılsın" dedi bu sefer. Draco gülümsedi. Tabiki Harry'e inat olsun diye ehe.
"Çok iyiyim sen?". Çocuk olumlu anlamda kafasını salladı.
"Bende iyiyim".
Harry kıskançlıktan kıpkırmızı olmuştu. Sinirle nefes aldı. "Sakin ol Harry, sakin ol.. Yoksa çocuğa dalıcaksın sakin.." Harry kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Nott Draco'ya yanaşmaya çalışıyordu. Ve Draco kaçmıyordu!.

Harry sinirle ayağı kalktı. Draco'ya dikdik baktı. Draco bakışları hissetmiş gibi Harry'e döndürdü bakışlarını. Harry 'bittin sen' dermişçesine kaşlarını oynattı. Sonra hızlı adımlarla içeri girdi. Draco peşinden kıkırdadı.
"Bir şeymi oldu?" Draco Nott'a döndü.
"Ha şey üzgünüm Nott. Birkaç işim var. Sonra görüşürüz" Draco ayağı kalktı. Nott kafasını salladı.
"Pekala görüşürüz". Draco gülümsedi ve hafif koşarak içeri girdi.

Harry az ilerledi ve durdu. Koridorun duvarına yaslandı. Sinirden köpürüyordu. Şuan gidip o çocuğu dövebilirdi. Zor duruyordu.
"Potter!" koşarak gelen Draco'ya döndürdü bakışlarını.
"Malfoy?" Draco Harry'nin karşısına geçti. Gülmemek için zor duruyordu.
"Sen iyiyimisin acaba?"
"Evet iyiyim. Ne olmuş ne var niye geldin ne istiyorsu-"
"Hey hey sakin. Birşey istemiyorum" Draco sırıttı.
"Sen benimi kıskandın".
"Ne! Hayır tabiki ne kıskanıcam ben seni". Harry'nin kıpkırmızı olmuş yanakları dahada kızardı. Yakalanmıştıı.
"Belli belli" Draco güldü. Harry yavaşça çocuğun kafasına vurdu.
"Gülme! Zaten sinirliyim".
Draco gülümsedi. Elini Harry'nin yanağına koydu.
"Niye sinirliymiş benim aslancığım". Aslancığımmı? Harry düşüp bayılıcaktı neredeyse.
"O çocuğu geberticem!"
"Kimi? Haa Nott'ı. Anladım ben seni peki".
Harry sinirden güldü. Draco'da ona gülüyordu.
"Seni özledim" dedi bir anda Draco. Gülümsüyordu. Harry yutkundu ve gülümseyerek Draco'ya baktı.
"Bende seni. Bende seni özledim.
"O zaman öğlende ormana gel. Konuşuruz ha" dedi Draco sırıtarak.
"Hmm gelirim. Ama sadece konuşacakmıyız" Harry pis pis güldü.
"Belki küçük Potty'ciyi yerim. Bilemeyiz".
"Kes şunu". İkiside güldü.
"Peki o zaman. Görüşürüz bizimkilerin yanına gitmem gerek".
"Pekala Malfoy. Görüşürüz". Harry Draco'nun elini öptü. Draco gülümsedi ve hızlı adımlarla uzaklaştı. Harry'de arkadaşlarının yanına doğru adımladı...

"Ne demek Potter ile buluşacağım?!".
"Hadi ama Draco. Bizi kandırmayı kes artık. Seviyorsun". Draco arkadaşları ile oturuyordu. Yani daha doğrusu tartışıyordu.
"Off Blaise. Kaç kere diyeceğim. Daha hiç birşey belli değil."
"Buluşacaksınız yani. Gizli saklı. Senden beklemezdim Draco" dedi Pansy kaşlarını çatarak.
"Ne yapabilirim Pans? Bizi düşman biliyorlar. Büyük salonda yan yana oturup gülerek sohbet mi edelim?".
"Draco haklı Pansy. Birileri gidip Bay Malfoy'a söyleyebilir" dedi Blaise. Draco Blaise'yi onaylar gözlerle baktı. Pansy iç çekti.
"Pekala. Ama eğer o Potter çocuğu seni üzerse fena olur ona göre". Draco güldü.
"Merak etme. Beni kimse üzemez" ayağı kalktı Draco.
"Gidiyormusun"
"Evet geç kalmayayım" ilerledi.
"Aman sakın geç kalma. Potty üzülür sonra" dedi gülerek Pansy. Draco arkadaşının dediği şeye güldü ve çıktı ortak salondan. Ormana doğru ilerledi...

Harry ne olur olmaz diye pelerinini takmıştı. Boyu kısa olduğu için gayet iyi oluyordu hala pelerin ona. Harry ormana girdi ve etrafa bakarak ilerledi. Sanırım Draco fazla ileri gitmiş olamazdı. Tamda tahmin ettiği gibi. Draco onu bekliyordu. Umarım geç kalmamışımdır dedi Harry içinden. Pelerini üstünde Draco'nun yanına ilerledi.

Draco sırıttı. Harry'nin geldiğini anladı ayak sesinden. O tarafa, boşluğa baktı.
"Buna gerek yoktu Potter" dedi hafif kıkırdayarak. Elini boşluğa uzattı. Harry gülümsüyordu. Eli pelerini tuttu ve yavaşça kafasını açtı Harry'nin. Gülümsedi. Yanakları soğuktan kızarmıştı Harry'nin. Oldukça tatlı duruyordu. Harry birşey demeden sarıldı. Draco'da kollarını ona sardı. Sımsıkı sarıldılar. Harry kafasını Draco'nun boynuna gömdü. Ufak bir öpücük bıraktı. Draco gülümsedi. Kafasını eğip saçını öptü.
"Çok mu özledin" dedi kıkırdayarak.
"Bana diyene bak" dedi Harry.
"Tamam ya birşey demedim" yavaşça ayrıldılar. Birbirlerine bakıp güldüler.

Yere oturdular karşı karşıya. Ama yakındılar. Harry'nin dizleri Draco'nun dizlerinin altına geçmişti. Ellerini brileştirdiler. Sessizce birbirlerine baktılar. Sanki uzun zamandır görmemiş gibi. Biraz zaman sonra sessizliği Harry bozdu. Artık Draco'ya söylemesi gereken birşey vardı.
"Draco" dedi nazikçe.
"Efendim Harry"
Harry yutkundu ve konuşmaya devam etti.
"Hani geçen sene.. Sana söyleyeceğim diye bir söz vermiştim".
"Artık söyleyeceksin heralde ha?".
"Şey evet söyleyeceğim." Harry boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti.
"Hani sana dokunmak güzel dedim ya.." Draco gülümsedi.
"Eee"
"Draco ben sadece sana dokunduğumda huzurlu hissediyorum. Senin yanındayken mutluyum. Bunun bi sebebi var. Yani iki sebebi diyebiliriz".
"Biri bana aşık olman" dedi Draco sırıtarak. Harry güldü.
"Hmm evet bir neden o. Diğer neden ise.."
"Diğeri ne?"
"Şey. Draco benim bir lanetim var". Yutkundu Harry.
"Ne! Nasıl bir lanet"
"Ben, ben sadece sana dokunabiliyorum. Başkalarına dokunduğumda canım yanıyor. Sadece sen iyi geliyorsun".
"N-nasıl. Ama neden ben"
"Dambledor'un söylediğine göre, bu lanet ruh eşimize geçerli değilmiş. Sen benim ruh eşimsin Draco" Harry gülümsedi. Draco şaşırdı. Harry'nin gözlerine baktı. Ona nasıl aşık baktığını görebiliyordu. Gülümsedi Draco. Ne diyeceğini bilmiyordu.
"Kimse bu zamana kadar bana bu kadar iyi gelmedi Draco. Bana iyi gelen sensin" elini daha sıkı tuttu Draco'nun.
"Herşeye rahmen, seni hep seveceğim Draco. Ne bu lanet ne de insanlar hiçbirşey umrumda değil"
"Benimde Harry. Hiçbirşey umrumda değil. Seni hep seveceğim". İkisininde gözleri doldu. Çok güzel seviyordu ikiside. Bunu görebiliyorlardı.
"Sana iyi gelmek için herşeyi yapacağım Harry"
"Sen zaten bana hep iyi geliyorsun Draco. Ben senin için herşeye varım. Söz veriyorum.."
"Söz veriyorum.." Kalbi yerinden çıkacaktı neredeyse Draco'nun. Aynısı Harry içinde geçerliydi. Dudaklarını birleştirdiler. Bu his mükemmeldi. Harry elini Draco'nun yanağına koydu. Diğer elini ise beline. O an zaman dursaydı keşke. Draco Harry'nin belini sardı. Onu kendine daha çok çekti. Havanın soğuklu ikisinide etkilemiyordu. Dudaklarına dolan o sıcak hiss ikisinide ısıtıyordu. Hiç ayrılmayacakmış gibi.

Uzun bir öpücüğün ardından ayrıldılar. İkiside gülüyordu. Alnını alnına yasladı Draco.
"Seni seviyorum Potter"
"Seni seviyorum Malfoy" yanağını okşadı Draco'nun. Gözlerine uzun uzun baktı...

Kalpleri birleşti o gün. Sanki birdaha ayrılmayacakmış gibi. Harry'nin yaraları iyileşiyordu yavaş yavaş. Artık kavuşmuşlardı. Bütün engelleri beraber yıkıp geçiçeklerdi. Kimse önlerinde duramazdı onların. Söz verdiler. Kimse onları ayıramaz..

Bölüme aşık olmakmıı. Ben elendim siz devam edin ağağağğa. Yorumlarınız cidden çok motive ediyor beni çok teşekkür ederim muaah :).

Dokunulmaz Aşk DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin