~8~

118 5 7
                                    

Sabah uyandıklarındaki halleri olarak hayal edebilirsiniz;) :**
***
Deniz

    Hanımeli kokusunun etkisinden son anda kurtulup onu kucağıma aldığım gibi odaya çıkardım ama herhangi bir odaya değil benim odama, nedeninde tam emin değilim ama yalnızken başına bir şey gelir diye korkuyorum. Odaya çıktığımız da üstüne giymesi için tişörtlerden birini verdim , ona az kalsın rahat edemezsin değiştir diyecekken cümleyi çevirerek yatak kilenir yaptim. Yatak kimin umrundaki. Ama banyodan çıktığında hala aynı kıyafetleri vardı. Sanırım ilk defa alkol aldığında vücudu bu şekilde tepki veriyor olmalı. Çok yogun görünüyordu ayrıca solgun. Uyuya kaldığında onun böyle pis kıyafetler içinde görmek istemediğim için kıyafetlerini değiştirmeye karar verdim. Banyodan gidip tişörtü aldım , odaya döndüğümde yatağa yavasça oturup Öykü'yü de oturttum , tişörtünü çıkarttımda kalp ve sinir krizi ard arda geldi , vücudundaki morluklar ve bazi yaralar , içim acıdı sanki biri kalbimi eline alıp limon sıkıyormuşçasına sıkıyordu, ardından sinir tusunamisi geldi " bunu yapanı yaşatmayacağım " dişlerimin arasından konuştum.Bunu yapanı her seferinden bayılıncaya kadar acı çektirip ondan sonra buzlu su ile ayıltmak ve bunu artık nefes almayana kadar tekrarlamak. Hayal dünyamdan çıkıp Öykü'ye  odaklandım biraz daha böyle kalırsa üşütücekti , hızla pantolonunu da çıkardım. Bu sefer kalbim 73661838928716918 km/s  ile atmaya başlamıştı. Tamam daha önce  Öykü'ye hiç bu yöden bakmamıştım , iyiki de bakmamışım yoksa şuan yorgun olmasının sebebi bambaşka şeyler olurdu. Kendimi kontrol altına almaya çalışarak banyodan ecza çantasını getirdim. Kremleri yavaşça vücuduna sürerken bedenimin hiç bitmeyen bir yangın içerisindeydi. İşimi bitirdiğimde vücudum kasılmaktan acır olmuştu .Yavaşça Öykü'ye doğru eğilip dudaklarımı hafifçe anlına değdirdim " iyi geceler saka kuşum"
.Eşyaları öylece bırakarak yorganı açıp Öykü'nün üstüne örttüm , ardından bende yoraganın altına girip Öykü'yü kendime çektim, aşşağı kayarak başımı kalbini üzerine koydum , kollarımı beline sardım. Anlamadığım bir şeyler mırıldanarak ellerini saçlarıma geçirdi , dondum , elini saçlarımın arasında dolaştırıyor sonra biraz durup okşuyordu , saçıma annemden beri kimse dokunmamıştı. Ama şuan  o kadar iyi hissediyordum ki , ama nedeni Öykü'nün yapıyor olmasımı  şuan bilmiyordum. Hanımeli kokusuyla vücudum uyuşurken aklımdaki tek şey ' Öykü'ye zarar vermeyi düşünmeyi bırak , canının acıdığına dair bir mimikle dünyayı karşıma alarım' düşüncesiydi.
      Sabah Öykü'nün mırıldanmalarıyla uyandım. Uykusunda konuşuyordu " hayır... yapmadım...yapma...anne" kesik kesik kelimeler ağzından dökülüyordu. Akşam uykuya daldığımdan tamamen değişik bir pozisyondaydım ; Öykü kolarını belime dolamış başı başımın hemen altında boynumdaydı ve burnunu bana sürttüğünü hissedebiliyordum, ayrıca bacakları bacaklarıma dolanmıştı. Istemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu ama az sonra Öykü bacağını erkekliiğime sürterek bacaklarımın arasından çıkarıp belime sardı , vücuudum anında kasılırken tıslayarak " Öykü" dedim ama kendisi beni hiç duymayarak uykusuna devam etti. Ben bu kadar çabuk tahrik olacak bir insan değilim ayrıca küçücük bir kız çocuğunun uykusunda yaptığı bir hareketle. Sinirlenerek , Öykü'yü uyandırmamaya çalışarak yatktan kalkıp kendimi  buz gibi  duşa zor attım. Normalen uzun süre suyun altında kaldıktan sonra hızla saçımı yıkayıp çıktım. Odaya girdiğim de Öykü benim yastığıma sarılmış ve yorganı üstünden atmıştı ve tabiki tişörtü sıyrılmış bacakları hatta beli ortaya çıkmıştı. Daha yeni sakinleşmeye başlamış bedenim yeniden alev alırken söverek dolaba yöneldim , siyah tişört ve eşofman alarak banyoda giyindim ve Öykü'ye bakmayarak odadan çıkacakken üstünün açık olduğunu hatırlayıp ona yöneldim, yavaşça üstünü örterek yüzünün önüne gelmiş saç tutamlarını yavaşça başının arkasına attım , parmaklarım istemsizce yanağını okşadı , parmak uçlarım dudağına değdiğinde elim ateşe  değmişçesine hemen hemen çektim , kendime kızarak hızla aşşağı indim.
    Son merdiveni indiğimde telefonumun melodisi holü doldurdu , hızlı hareketlerle cebimden çıkardım , tabi ki arayanı gördüğüm de daha yavaş olsaymışım desemde bu konuşma kaçınılmaz olduğu için açtım
- efendim
+oğlum müsaitsin dimi
- evet amca müsaitim
+ hah iyi bende Öykü ilesindir diye kaygılanmıştım , neyse nasıl gidiyor bakalım? Öykü sorun çıkardı mı?
- hayır
+ bir şey söylemeyeceksin dimi?
-  beni tanıyor olman sevindirici
+ inatçı keçi ne olacak , iyi tama....
Öykü merdivenlerden aşşağı  iniyordu son adımda beni görünce duraklar gibi olsada devam ederk başını yine önüne eğip mutfağa geçti ve son anda gözden kaybolmadan üstünde sadece benim , ona bol gelen ve sadece göbeğinin beş parmak altında olan , tişörtü farkedip sırıttım
+ DENIZ !!!
- ahh afedersin amca  dalmışım
+ kim sen mi daldın!!?
Sesinde bariz şaşırmışlık vardı
- evet amca bende insanım
+ yine de senin dalman ....ne biliyim şaşırdım
- neyse amca kapatıyorum işim var
+ iyi peki dikkat et
Cevap vermeden kapattım ve mutfağa ilerledim. Kapıdan içeri adım atacağım da Öykü'yü  tezgahın başında gördüm ve sessizce kapıya yaslandım, bir şeyler hazırlıyordu ama benim ilgimi çeken şuan ki olay bacakları ve omzundan kolunun nerdeyse yarısına kadar düşmüş tişörtün bana sunduğu manzaraydı. Ne kadar öyle kapıdan onu izledim bilmiyorum , ama  Öykü arkasını döndüğünde ruhumu veriyordum. Tişörtün düşmüş kolu mükemmel kuğ gibi boynunu ve hafif göğsünü gösteriyordu. Sonunda konuşmasıyla kendime geldim "a..afedersin ben sana sormadan bir şeyler yaptım ama bıra..." sözünü kestim " sormana gerek yok rahat ol nasıl olsa artık burda yaşayacaksın." Dudakları kıvrılır gibi oldu " ne yapiyorsun "diye  sorarak konuşturmaya çalıştım "omlet ve sosis ama eğer sevmiyorsan istediğin bir şey yapabilirim? " dedi hemen , yüzümde yine istemsiz bir gülümseme oluştu , " gerek yok bunlar gayet iyi görünüyor "  ona yardımcı olmaya karar verdim ve masayı hazırladım , oturduğum da onu bekledim ama o tezgahı temizliyordu , sinirlendim , hizmetçi değildi sonradan beraber yapabilirdik. Oturmasını söylediğim de elbette ki itiraz etti ama sinirli olduğumu belli ettiğimde kuzu kuzu oturdu. Karşımda tabağına aldığı 'bir yaşındaki çoçuğa versen yine doymaz'  azıcık şeyi de oynayarak yemiyordu , dün de şimdi tabağına aldığı kadar ya yedi ya yemedi zaten. Neden yemiyor bu kız?       Acıkınca yiyeceğine söz verdiği için tamam dedim. Masadan kalkarken aklıma alışverişe çıkmamımız gerektiği geldi " o zaman hazırlan çıkalım "  aceleyle "nereye?" Diye sordu. Bu hareketi çok.... yaşına göreydi , çoğunlukla çok olgun davranıyor , " dün bahsetmiştim, alışverişe " kafasını sallayarak tezgaha döndü. Dayanamadım , arkasından yavaşça beline sarılıp kulağına yavaşça konuştum " bundan sonra evde hep benim tişörtlerim ile dolaşmalısın , sana benden daha çok yakışıyor " dondu kaldı , sırıtarak boynunun ve kulağının birleştiği yumaşak yere küçük bir öpücük kondurdum , titriyordu ve nefesini tutmuştu daha çok zorlamamak için " hızlı ol"

        Alışveriş Merkezinde boş boş dolanıyorduk bir yere bakmıyorsu baksa da sonra bana bakıyordu benim ona baktığımı görünce başını önüne eğiyordu " hadi ama Öykü bir yer seç , bir yerden başlamak  zorundayız değil mi? "  yanakları pembeleşirken ben yine sırıtıyordum. Ben bu kızın yanında hep sırıtıyordum. " ş...şe...şey ben nerde ne gibi şeyler var pek bilmiyorum." Efendim bunu onsekiz yaşında bir genç kız mı söylüyor " dalga mı geçiyorsun?" Dedim şaşırmış bir şekilde , kaşlarını çattı başını yere eğdi " benim bir şeye ihtiyacım yok teşekkür ederim zaten evden dışarı çıkmam , üstümdekileride yıkarsam yeter" bekle ne? " onun için burda boş yere zaman harcamanıza gerek yok. Ama yine de beni düşündüğünüz için teşekkürler" dilim tutuldu. Ne demek bir şeye ihtiyacım yok , gurur mu yapıyor neden şaka yaptını düşündüğüm için mi? " ne oldu şimdi , küstün mü yani?" Ilk cevap vermeyecek sandım ama beni yanılttı " hayır , lütfen yanlış anlamayın sadece boş yere para harcamanıza gerek yok"  hemn sonra devam etti " yani demek istediğim para sizin tabi ki karışamam , sadece bana harcamayın"  ahh Öykü seni yargılamak istememiştim ki " olmaz hadi gel şurayı deneyelim " onu önüme gelen ilk mağzaya sürükledim , burası spor kıyafetlerin bulunduğu bir mağzaydı " bedenini biliyor musun?" Başı iki yana sallayarak yüzüme saniyelik bakarak " hayır " diye cevapladı. " heralde 32 sindir , bir tanesi dene bakalım "  çekinerek kıyafetlerin arasında ilerleiyordu hiç bir şeye dokunmuyordu.  O kadar ürkekti ki bu hale gelmesine kim sebep olduysa benden çekeceği vardı. Öykü'ye odaklandığımda mor bir eşofmana hayran hayran bakıyordu ama kesinlikle dokunmuyordu , içim cız etti. Yanına sakince giderek "bunu denemek ister misin?" diye baktığı kıyafeti gösterdim, " deneyebilir miyim ki?" Sakam benim " evet , tabi deneyebilirsin , dur bakalım hangisi sana daha iyi olur " bedenlere göz gezdirdim , 32 de durup elime aldım ve Öykü'nün bacaklarına tuttum " bence bu olur hadi dene görelim"  bacaklarına bakarak " sen bu biraz küçük değil mi?" Diye dudağını bükerek sordu , tebessüm ederek " hayır bence tam olacak"  "tamam" fısıldıyarak konuştu belinden ittirerek kabinlere ilerlettim. En sondakinin içine doğru onu hafifçe ittirdim " hadi bakalım dene görelim ben kapının önündeyim"  kapıyı kapattı. Görevlilerden birini çağırarak bana bu mağzadaki 32 beden ve small size , on sekiz -on dokuz yaş grubuna uygun her şeyi getirir misiniz? " sesimde ricadan çok emir vardı " tabi efendim size göre değil heralde" tek kaşımı kaldırarak " on sekiz yaşında gibi mi görünüyorum?"  Sesim sinirli çıkmıştı , 'boşa flört çabaları ' diye düşünüdüm " bayan olacak" diye konuşmayı sonlandırdım "tabi  beyfendi" diyerek ayrıldı. Görevlinin gitmesiyle Öykü'nün kapıyı açması bir oldu. Bdenini kabinin arkasına saklamıştı " giydim "dedi, kısık sesle " e o zaman çıkta bakayım" hayır olmaz" diye hemen ısrar etti , çarpık bir şekilde gülümsedim " nede?" Sesimdeki neşeye engel olamıyordum " o zaman ben gelirim " diyerek diye fısıldayıp içeri atıldım , bir çığlık attı , ağzını kapatarak "şttt" derken aynı zamanda kapıyı kapattım ve kilitledim...

MAVIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin