Bölüm × 6

2.1K 365 131
                                    

motivasyonum inip inip çıkıyor bu günlerde o yüzden yazdıklarım pek içime sinmiyor,, yine de buradayız....

Kulübenin içi bir anda yine çocukluk günlerindeki kadar kalabalık bir hâl almıştı. Jimin bundan hoşnut muydu, yoksa gerginleşmesine mi sebep olmuştu, bilemiyordu. Elbette hâlâ bütün arkadaşları için çokça özlem duyuyordu ama bir anda bu kadar ilgiye maruz kalacağını düşünmemişti. 

"Anlat," dedi Chaeyoung onu sandalyelerden birine oturtmuşken. "Ülkenin en seksi herifine nasıl yüzüğü geçirdiğini derhâl anlat, en ince ayrıntısına kadar."

Jimin gergince gülüp ensesindeki saçları kaşıdı. "Önce biraz sohbet falan etseydik, beni özlemediniz mi?.. Jisoo ile Jennie nerede hem, göremedim onları,"

"Boşversene onları! Böyle de sohbet etmiş oluyoruz işte, anlat sen."

"Hyung..." Jimin ayağı ile Yoongi'yi dürttü yardım istercesine ve yanındaki Hoseok'a baktı. "Cidden hiç mi özlemediniz beni ya? Bu ne gelir gelmez sorguya çekiliyorum resmen..."

"Onu aniden böyle bir haberle patlamadan önce düşünecektin,"

Dudaklarını büzüp arkasına yaslandı. "Çok kötüsünüz, o kadar yol geldim onu bile düşünüp biraz dinlen demiyorsunuz,"

"Sevgilinin özel jetiyle gelmek yol gelmekten sayılıyor mu ki? Biz üç saat trenle geliyorken," 

Gözlerini devirdi, yeniden kendini savunmak adına bir şey söyleyeceği anda Jaeha karşıda kollarını önünde bağlamış masanın kenarına kalçasını dayarken onları gülümseyerek izleyen haliyle araya girdi. "Tamam, cidden üstüne gitmeyin ama... Ne zaman geldiniz Jimin?"

Jimin sonunda birinin onun tarafını tutmasının mutluluğu ve Jaeha'yı gördüğünden beri hissettiği hafif tedirginlikle gülümseyişine karşılık verdi. "Yeni, yarım saat olmamıştır. Eve uğramadım daha karşılaşacağım şeylerden korkup ama burada da farklı olmuyor şu an..."

"Jimin'im," dedi Chaeyoung koyu renk saçlarını kulağının arkasına ittikten sonra. "Sen koskoca Jeon Jungkook ile evleneceğini bize çıtlatmadan bir anda devrim yaratır gibi haberler duyurmuşken ne bekliyordun söyler misin? Hâlâ inanamıyorum hatta ben, o haberler de evlilik fotoğrafları da yalan bence..." 

"Koskocaymış," diye tısladı kendi kendine ama sonra düzelip omuz silkti umursamazca. "Bir anda oldu işte, ben de anlamadım ki. Ünlü biriyle çıkınca kolay kolay söylemek olmuyor, gizli tutmamız falan gerekiyordu..." Yine eli saçlarına gitti, batırıyormuş gibi hissediyordu hafiften. 

"Aramızda evlilik adına bir şey yapacak en son kişi senken ilk haberi duyulanın da sen olması şaşırtıcı sadece," Dedi Seokjin ona bakarak. Jimin ne diyebileceğini bilmiyordu çünkü sonuna kadar haklıydı aslında. 

"Gerçekten ama. Asla evlenmeyeceğim diye bas bas bağıran ergenliğin şu halini görse kendini ateşe verirdi,"

"Kimseyle geçinemediğinden bahaneydi o asla evlenmeyeceğim sözleri ama sonunda turnayı gözünden vurdu bak..." 

Hoseok ve Yoongi'ye onlar gülerken kıstığı gözleri ile baktı. Yapacağı herhangi bir savunma asıl düşüncelerine tezat olacağından susmalıydı, her ne kadar zorlansa da dilini tutması gerekiyordu. Gerçekten de çocukluğu ve ergenliği boyunca evliliğe hep burun kıvırmıştı, ne kadar gereksiz bir eylem olduğunu yaşı geçtikçe daha da benimsemişti. Lisedeyken belki asilikten ve hırçın, hafif burnu havada bir omega olduğundan böyleydi ama aslında iki insanın birlikteyken gidip de evlilik adı altında bir onay alması hep saçma gelmişti kulağına, ve bunu savunmuştu da. Biri kendi kasabasında kendi ortamındaki imajını elindeki sivri uçlu bir çivi ile karizmasını baştan aşağı bir güzel çiziyordu şimdi ise adeta. Ve yapabileceği gerçekten hiçbir şey yoktu, üstelik Jungkook'un adı ve yüzü aklına her düştüğünde midesinde harekete geçen tuhaf duygulara sahipken... 

moon rises, love falls ʲⁱᵏᵒᵒᵏHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin