Telefonumdan gelen bildirimlerle kaşlarımı çatıp Suna'ya döndüğümde bana bakmıyordu bile, konuşabilirdi oysa. Çünkü yemin ederim tam dibimdeydi. Yinede onu bozmayıp derin bir nefes alarak telefonuma geri döndüm.
Onimasu: Kiyoomi bizi ıslakken arabasına almayacagını söylediginde ve tsumuyla acımasızca dalga gectikten sonra bu salagin onu su birikintisine itmesinden dolayı olabilir mi
Onimasu: Hayır olcagindan degilde belkide bu yuzdendir diyorum
Osamubottomdur: Ama atsumu boyle olsa bile susmazdi
Osamubottumdur:
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Onimasu: Sacmalama
Osamubottomdur: Ben hep haklıyımdır
Osamubottumdur: Sor hadi o zaman Ne olmuş diye
Osamubottumdur: Banane enistenin hayatindan
Onimasu: Ayrılırlarsa ne olur biliyo musun
Osamubottomdur: Bu beni ilgilendirmez sadece arkalarından konusmak istedim
Onimasu: Yanımdasın zaten yazmak yerine soyleseydin
Osamubottomdur: Hayır
Onimasu: Neden boyleler sor
Osamubottomdur: Sorayım
"Dünkü maçta karşı takım içinizden geçti sanırım."
Uygulamadan çıkarken Suna'nın ezikleyen gülüşüyle Tsumu'nun yüzünde oluşan değişimi izledim.
"Birileri paslarımı uyumlu bulmuyormuş."
Atsumu hâla takılı olan peruğun siyah uzun saç tutamlarıyla oynarken itici bir gülümsemeyle sevgilisine dönmüştü. Sakusa her hangi bir cevap verme zahmetine girmediğinde Tsumu bir kez daha laf atmıştı.
"Ne diyordu? Ah, evet. İlk okulda oynar gibi oynuyormuşum."
Sahte güldüğünü belli edercesine arabadaki sessizliği bozduğunda bacaklarını üst üste atmıştı.
"Ama bir de kendisini görseydiniz keşke, yoldan çevirdiğim biri daha güzel smaç basardı."
Sanırım bu sonunda Sakusa'yı kızdırmış olacak ki hızla Atsumu'ya dönmüştü. Bütün o siniri aniden uçmuş gibi yüzündeki ciddiyetsiz ifadeyle gülmemek için kendini tutuyordu. Evet, kim olsa Atsumu'yu bu perukla ciddiye alamazdı.
"Çıkar şu şeyi,"
Atsumu şokla elini ağzına götürüp sanki demek istenileni anlamamışçasına Kiyoomi'ye bakmıştı. Bizde Suna ile tiyatro izler gibi onları izliyorduk.
"Çocuklar var!"
Tam olarak katıksız bir salaktı.
"Yabancı değiliz ya,"
Suna gülerek elini ne yaparsanız yapın derecesinde salladığında elini omzuma atmıştı.
"Bu konuşma güzel yerlere gitmiyor."
Araya karıştığımda Atsumu onu kurtarmışım gibi bakıp özenle peruğu sevgilisinin önüne bırakmıştı. Kiyoomi yine bir şeyler söylemeyince; Atsumu sessizliği bozan kişi olmuştu.
"Buluşmanızı kutlamak için bu gece içmeye gidelim!"
Fikir güzel olsada beni pek sarmamıştı. Atsumu'da bende içkiye pek dayanıklı olduğumuz söylenemezdi. Ama bu mal için hayat güzeldi.
"Bana uyar."
"Bence yemek yemeğe gitsek yeter."
Anında itiraz ettiğimde Suna sırıtarak içme fikrini daha çok üstelemişti. İkimizde içmiyorduk aslında.
"Belki yalnız kutlamak istiyorlar?"
Sakusa umursamazca Atsumu'ya baktığında bende Suna'ya baktım. Sürekli hint dizilerindeki dram sahnelerinden birindeymişiz gibi bakışıyorduk. Açıkcası sinir bozucuydu.
"İyi yalnız kutlasınlar. Bizde benim dördüncülüğümüzü kutlarız ne dersin?"
Anlaşılan Tsumu şu 'dördüncü' olayına baya üzülmüştü. Genelde üzüldüğü zamanlar ağlak bir bebek gibi olsada kimse anlamasın diye iğneleme yapardı.
"Olur Atsumu,"
Sakusa'da aynı iğnelemeye cevap verdiğinde kesinlikle gecelerinin iyi geçmeyeceğini düşünmeye başlamıştım. Aniden kafamda kurduğum senaryolar Suna'nın fısıldamasıyla bölünmüştü.
"İddaya girelim mi?"
"Ne konuda?"
"Atsumu mu beyaz bayrak çeker Kiyoomi mi?"
"Atsumu,"
"Bende Kiyoomi diyorum o zaman."
Bana serçe parmağını uzattığında bende serçe parmağımla karşılık vermiştim. Neden iddaya böyle girdiğimiz hakkında bir fikrim yoktu ama ilk sınıfta bir birimize serçe parmak sözü verdiğimizden beri sürekli bunu yapıyorduk. Aslında hoşuma gitmiyor değildi. Bu Rintarou'yu daha tatlı gösteriyordu.
