Mavi'nin Keşfi

Yolculuk

Akşamüzeri Vincent arabasına bindi ve dönmek istemedigi yere doğru tekrardan ilerlemeye başladı. Çabuk olması gerekiyordu çünkü ertesi gün işe gidecekti ve oraya yaklaştığı her an, orda olduğu her an içini bir korku kaplıyordu. Luffy de onunla beraber gidiyordu. Hem duygusal destek olarak hem de yol arkadaşı olarak. Aslında daha fazla yemek ve tuvalet molası anlamına geliyordu onun gelmesi ama "buna değecektir" diye düşünüyordu.

O gitmeden bir kaç saat önce Rose valizdeki kıyafetleri yerleştirirken mavi taşlı ve hilali andıran bir küpe bulmuştu. Küpenin rengi karşısında hem büyülenmişti hem de tuhaf bir korkuya kapılmıştı."Ordakilerden birinin olsa gerek gözlerindeki maviye benziyor sonuçta. Ne yapmaya çalışıyor bu deliler ailemi lanetlemeye mi?!" diye düşündü ve küpeyi fırlattı sinirini çıkarmak için de tüm gücüyle ezdi. Paramparça olmasını istiyordu onlara dair olan herşeyin ama kırılmamıştı, tek bir çizik dahi yoktu. Daha da sinirlenen Rose evin dışındaki çöpe attı ve birdaha görmemeyi umdu sinirden gözleri dolmuşken. Oldukça açıktı ki yıpranmıştı ve hala da yıpranıyordu. Luffy ise dışarı çıkıp ihtiyacını gidermiş, yiyecek bişey var mı diye etrafı kokluyordu. Sürekli açtı. Çocuklarla oynamak acıktırıyordu sonuçta.
O sırada Rose'un birşey fırlattığını farketmiş bunu bir oyun sanmıştı. Belki de yemekti? Tüm çöpü indirmişti fakat bulduğu tek şey kötü kokulu atıklar ve tuhaf kokulu küçük birşeydi. Tuhaf kokulu olanı alıp sahibine geri götürmeye karar verdi. Eve geri girdi. İlk gördüğü kişi Nova'ydı. Yanında durdu kuyruğunu salladı ve ağzında taşıdığı tuhaf kokulu şeyi onun önüne bıraktı. Nova ise burnunu tutuyordu çünkü Luffy iğrenç kokuyordu sanki bi kutu çöpte yuvarlanmış gibiydi. Kardeşi oyun oynuyordu ve annesinin de işi vardı. O da babasının yanına gitti. Luffy ise tuhaf kokulu şeyi tekrar ağzına alıp Nova'yı takip etmeye başladı. Bu sefer de Vincent'in önüne bıraktı bulduğu şeyi. Vincent Luffy'nin getirdiği şeyi inceledi bir süre "Bu ordakilerin olsa gerek. Giderken götürsem iyi olur anne görürse kızabilir. Aferim sana Luffy" Luffy kuyruğunu salladı mutlulukla ardından Vincent ekledi "aramızda kalsın olur mu Nova?". "Tamam da sorun o değil sorun Luffy. İğrenç kokuyor! Nasıl dayanabiliyorsunuz ki bu kokuya?!" Vincent kıkırdadı ve Luffy'i de alıp banyoya gitti. Güzel bir banyonun ardından Luffy mis gibi kokuyordu. Başı dik kuyruğu havada banyonun rahatlığı ve temizlik hissinin verdiği özgüvenle etrafta dolanıyordu. Onun bu halini görenler gülmekten kırılmıştı. Nova ise "belki babamla gitmesi daha iyi olur. Yol boyu onu güldürəbilir." diye düşünmüştü ve bunu babasıyla da konuşmuştu. Uzun bir süre ısrar ederek kabul ettirmişti.
Aslında keyifli bir yolculuk olabilirdi. Şehirden uzaklaşmak, doğayla iç içe olmak... Tabii genelde gündüz ve sakin bir havada tercih edilen bir aktiviteydi bu Vincent için. Hava çoktan kararmış neredeyse gece yarısı olmuştu buna rağmen hala yarım saatlik yolları vardı. Sadece Luffy den dolayı değildi bu geç kalma. Fırtına birkaç kazaya sebep olmuştu ve yollar tıkanmıştı.
Bir süre sonra neredeyse varmıştı. Ormanın içinde fazlasıyla büyük bir malikane. Eski bir aile mirasıydı burası ve şuanda Vincent'in en büyük ablasına, Irene'e, aitti. Irene 40larının sonunda olmasına rağmen herkesi cebinden çıkarabilecek kadar sağlam ve dinç, neşe doluydu. Aileye çok değer verirdi kırmızı çizgisiydi bu. Kan bağının önemli olduğuna, ne olursa olsun aynı kanı taşıyan kişilerin ayrılmaması birbirine düşman olmaması gerektiğine inanırdı. Bu düşüncesi de ailedekilerin biraz uzaklaşmasına sebep olmuştu çünkü uzak akrabalardan bazılarıyla pek anlaşamıyorlardı.