8. Bölüm

1.8K 179 1.1K
                                    

Bu bölümü güzel kuşum Selambebekimnbr2 'ye ve yeni bölüm için her yeni günde hatim indiren Lolashiyu kuşlarıma ithaf ediyorumm 🏳️‍🌈

Veee, yeni bölüm için yılbaşını bekleyen kuşlarımm, sanırım bu sefer bozuyoruz ha geleneği 😌😌

Keyifli keyifli okumalar diliyorum bütün, güzel kuşlarıma 🤍🤍

Dönüşü olmayan yollar taştan olurdu. Benim dönüşü olmayanımı ise dalgalar esir almıştı. Ben nasıl sapağımın sonunda dalgaların hükmedicisi tarafından alıkoyulmuşsam, yollarım da onun çıkmazlarındandı. Ne dalgalardan kaçasım vardı ne de kulaç atmaya mecalim. Altı yılın gölgesi binmişti, bugünümün yasına.

Bir kere daha yüz üstü bırakılmışlığımın koynuna sığınmıştım. Muradımdı, bir kere için dahi olsa, geçip gidilemeyenin adı olmak.

Günün ilk ışıkları kutsarken günahkar bedenimi, geride bırakılan olmak istemiyordum. Hele ki şu an, tüm varlığını tüm varlığımın kıyısında tutan adamın gerçekliği sarmışken bedenimi.

Ruhumu hapsetmişti küçük geçmişimin gölgesine, bu günümde ise bedenimi kendine esir bilmişti. Şu anda ise, nedendi bu dudaklarımı hiç edercesine içine çekmesi? Olmamış mıydık zaten bir? Olmuştuk ya, o bilmese bile ben kendi içimde ona karışmıştım çoktan.

Tüm nefretimle, nefretime karşı duran aşkımla, aşkımla yarışan öfkem ile, öfkemi söndüren özlemim ile, özlemimin kanatlarını kıran kinim ile. Tüm bunlara karşı zafer kazanmaya çalışan sınırlarım ile, sınırlarım onun çizgisiydi. Bir önü ya da bir arkası, iki taraftan sınır da onun çıkmazına açılıyordu.

Çok yaralar almıştım ben. Kendime sarılarak avunmuştum. Ben sadece avunmuştum.

Peki bugün, o gün değil miydi, sana yılların ardından sığınışımın miladı? Dudakların yaralarla berelenmiş dudaklarımı okşarken ve ellerin de sensizlikle hissizleşmiş bedenimi hislere gebe kılarken, yine sana yanışım değil miydi sonum?

Sonumun adı değil miydin peki, tek tonu haykırış olmuş ürkek bedenlerin kara bulutu. Sen iyi değilsin ya, nedendi bana böylesine iyi gelişlerin? Sorunum da, kaçışım da, kinim de, sığınışım da sendin. En büyük nefretim, en büyük sevgim de yine sanaydı.

Gözlerim yılların avunuşu öpüşün uğrunda örtmüşken göz kapaklarını perde niyetine, nereye koyacağımı bilmediğim ellerim iki yanımda salınan yumruklarım olmuştu. Öpüyordu beni, sahi öpüyordun değil mi beni?

Ulysea'dan böylesine nefret ederken yine ona böylesine yanışım adil değildi. Tek bir öpücüğün beni böylesine yıkımlara sürüklemesi, adil değildi. Öyleydi ya, Ulysea hiçbir zaman adil bir adam olmamıştı. Ondan geleceklerin de adil olacağını düşünmek ahmaklıktan başka bir şey değildi.

Çıplak tenimin terli dokusuna dayanmış parmakların hissiyatı kuruydu. Gözümden taşan özlem yaşlarının hissi ise nemliydi. Bir yandan kuruyan, bir yandan yeşerendim ben. Bunun nedeni ise, tek bir ismin gölgesine sığınmıştı.

Kendi içimde Ulysea'ya karşı olan özlem gelgitlerimde salınırken, altı yılın baharında ruhumu avuçları arasına almış bugünüm, sonunda uyanmıştı. İki yanımda sıkıca yumruk olmuş ellerimi havaya ittirerek, yaralı sırtımı teğet geçerek ense köküme yapışmış peruğumu kavrayan adama sert bir şekilde karşılık vermiş, dudaklarımı kendine esir bilmiş hükümdarlığına ilk isyan darbemi indirmiştim.

Sertçe sıktığım yumruklu elimden sol olanı, havaya kalkarak peruğuma tutunmaya başlamış adamın sağ kolunu sertçe kendinden uzaklaştırmak mahiyetinde onu ittirmişti. Ulysea, dudaklarımı ıslak bir ses beraberinde içine çekercesine öperken, elini sertçe ittirişim ile kendine gelirmişcesine kaskatı kesilmişti.

Alabora (BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin