giriş

1.5K 65 17
                                    

bir çırpıda ingilizce versiyonunu okuduğum Hidden'ı türkçeye çevirmek (ve belki eklemeler ve uzatmalar yapmak) istedim. birkaç bölüm sonra çeviriye biraz daha alışacağımı düşünüyorum o yüzden ilk bölümleri okurken hoşunuza gitmeyen şeyler olursa bana haber verin.

[jisung]

"Hey, selam. Boşsa yanına oturabilir miyim?" Bulundukları yer zifiri denebilecek kadar karanlık olduğundan bu kibar sesin kaynağının sadece silüetini görebiliyordu Jisung.

"Merhaba. Evet boş, oturabilirsin." dedi Jisung bir o kadar kibar olmaya çalışan bir ifadeyle. Yabancı oğlanın sesi çok daha neşeli geliyordu.

Jisung bundan birkaç saat önce küçük bir idol şirketinin seçmelerine katılmış fakat daha ilk sahnesinde her şeyi mahvettiği için apar topar evine yollanmıştı. Sinirden ağlamak üzere otobüsü beklerken bir de üstüne filmlerdeki gibi yağmurdan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamış ve üzerindeki incecik kıyafeti yüzünden neredeyse iç çamaşırlarına kadar sırılsıklam olmuştu. Neyseki çok geçmeden otobüs durağa yaklaşıp üzerindeki Jisung'a oranla devasa olan reklamla birlikte karşısına dikilmişti.
"Danse Le Noir" adında karanlıkta yemek yeme konseptli yeni bir restoranın reklamıydı gördüğü. Aslında reklam başta sadece restoranın adı Fransızca olduğu için dikkatini çekmişti (Fransızca ile ilgili her şeyde berbattı) ama bir anlığına durup, şu an tam da ihtiyacım olan şey diye düşündü. Kimsenin bu hâldeyken onu görmesini istemiyordu ve karnı da çok açtı. Bugün yapacağı en mantıklı hareket bu olabilirdi, hem kim bilir durumunun saçmalığından dolayı belki biraz neşelenebilirdi bile.

"İyi misin?"
Tanımadığı güzel sesli oğlan Jisung'un karşısındaki sandalyeye yerleşmeye çalışıyordu.
"Kim olduğunu ve neler yaşadığını bilmiyorum ama... Sadece boş ver."

Jisung böyle bir şey duymayı beklemediği için aniden gelen gülüşü neredeyse onu tükürüğünde boğacaktı. Demek sesinden bile belliydi moralinin ne kadar bozuk olduğu. Oysa sesinin olduğundan daha güzel çıkması için epey uğraşmıştı.
"Boş vermeliyim demek... Peki. Bunu söylemeseydin şuracıkta kendimi asacaktım zaten bu peçeteyle." Jisung elinin altındaki peçeteyi alıp boynuna doladı ve dilini dışarı çıkararak gözlerini kapattı. Hâlâ bir yandan gülüyordu. Yabancı oğlan sanırım onunla gerçekten dalga geçtiğini düşündüğü için sesini çıkarmamayı tercih etmişti.

"İyiyim, merak etme. Sanırım henüz delirmedim."
Birkaç saniye duraksadıktan sonra devam etti, "Ah, bu arada niye benim masama oturdun onca boş masa dururken? Büyüklerin sana yabancılarla konuşmaman gerektiğini söylemedi mi?"
Biraz olsun yabancıyı konuşmaya teşvik etmesi gerekiyordu çünkü sessizliği Jisung'u fazlasıyla germişti.

"Yabancılarla hiç konuşmamamız gerekiyorsa nasıl arkadaş edincekmişiz?"

"Olsun, yine de..."

"Masandan kalkmamı istiyorsan neden oturmama izin verdin?" Altta kalmamanın verdiği memnuniyetle kıkırdadı.

"Tamam, tamam. Tanıştığımıza memnun oldum." Sadece silüetini görebildiği muhtemelen onun yaşlarında olan oğlan bir anda ayaklandı ve koridorun sonuna kadar yürüyüp arkasında kafası allak bullak olmuş bir Jisung bırakarak gözden kayboldu.

Jisung birkaç dakika daha öylece oturdu. Az önce ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. "Siktir."

"Ya sesi kadar yakışıklı biriyse?"

Bunu düşünür düşünmez zihninin içinde büyük bir kargaşa koptu ve her açıdan mükemmel olabilecek birini elinden bu kadar çabuk kaçırdığı için kendine sövdü. O da bir an önce restorandan ayrılma isteğiyle hızla ayaklandığında masaya vuran loş ışığın altında gözüne az önce ölü taklidi yaparken kullandığı peçete takılmıştı. Üzerinde bir şeyler yazılıydı. Merakla peçeteye uzandı ve üzerinde yazanları okumaya çalıştı.

"032554419081
-minho"



***

𝐇𝐈𝐃𝐃𝐄𝐍 | 𝒎𝒊𝒏𝒔𝒖𝒏𝒈 (𝐜̧𝐞𝐯𝐢𝐫𝐢)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin